Arda Güler ve özel yetenek...

Olağanüstü yetenek sahibi insanlar, bağlı bulundukları kurumların veya içinde yaşadıkları toplumların seviyesini yukarı çeker. Bilim dünyasından, devlet adamlarından sanatçılardan, sporculardan örnekler verilebilir.

Tabii medya gücüyle dünya çapında öne çıkarılan şarlatanlarla gerçek yetenekleri birbirine karıştırmamak gerekir.

Doğru anlaşılmak adına hemen herkesin çıplak gözle özel yetenekleri görebildiği futboldan ve lider futbolculardan bahsetmek istiyorum...

***

Bir Metin Oktay vardı... Galatasaray onunla anılırdı. Hem kişiliği hem de yeteneğiyle takımını zirveye taşımıştı... Hagi’nin yeteneğini ve takım başarısındaki rolünü kim inkâr edebilir? Son sezonda, İcardi ve Kerem’in takımı zirveye taşıdığı çok net değil mi?

Bir Lefter Küçükandonyadis vardı, Fenerbahçe taraftarı ona “ordinaryüs” diyordu... O da takımını hep zirvede tuttu. Can Bartu’lar, Cemil Turan’lar, Rıdvan’lar gibi...

Beşiktaş’ta Sergen adeta konser verirdi... Metin Tekin fırtına gibi eser, takım da onun temposuna uyardı. İlhan Mansız, Beşiktaş’ın tılsımı gibiydi. O gidince takım uzun süre kendine gelememişti.

Trabzonspor’da Ali Kemal Denizci, Hami Mandıralı, Şota Arveladze ve Fatih Tekke hep özel yeteneklerdi...

***

Son büyük yeteneği, Fenerbahçe keşfetti. Arda Güler’i daha çocukken, Gençlerbirliği’nden transfer ettiler... Arda Güler hakkında en doğru değerlendirmeyi kendisi de Türk futbolunun büyük bir yıldızı olan Nihat Kahveci yaptı:

“Bana soracak olursanız, Arda’nın artık fiziksel olarak gelişime ihtiyacı yok. Hiçbir şeye ihtiyacı yok. İster 18 yaşında olsun, ister 36, Arda Güler zaten fazla süre almasına ve çok gol atmasına yetecek kadar sorumluluk duygusuna sahip. Çok yetenekli ve sahada çok sakin bir çocuk... Kendisinden beklentilerin farkında... Bence Arda Güler'in olgun bir oyuncu olduğunu söylemek için 25 yaşına gelmesine gerek yok. Arda zaten olgun bir oyuncu, çünkü onu sahada gördüm. Kaptanlık pazubandını takmamasına rağmen sahada öyle davranıyor ve takıma bir kaptan gibi liderlik ediyor. Takım arkadaşlarına neler yapmaları gerektiğini söylüyor, birlikte neler yapabileceklerini anlatıyor, maçı nasıl kazanacaklarını iletiyor. Sahada sorumluluk alıyor ve ben bu yönünü seviyorum. Ben bir futbol yorumcusuyum ve onu izlediğimde... Top süren bir oyuncu gördüğünüzde, bu iyi bir futbolcu diyebilirsiniz. Ancak Arda Güler farklı... Bambaşka bir şey...”

***

Şimdi Arda’nın durumu böyleyken, Fenerbahçe’nin onu satmaması, bunun için her türlü fedakârlığı yapması gerekmez miydi? Yapılacak iş, Barcelona’nın Messi’ye göre, Real Madrid’in Ronaldo’ya göre bir takım kurması gibi Fenerbahçe’nin de Arda ile birlikte oynayabilecek kalitede futbolculardan kurulmasıydı... Yoksa bırakın Avrupa’yı Türkiye’de nasıl şampiyon olacaksınız?

İşte Arda’yı satan Gençlerbirliği de 100 yıllık kulüp ama ligden düştü, bir alt lige daha düşmekten ise son maçta kurtuldu...

Cengiz Ünder’i yetiştiren Altınordu da şimdi 2. Lig’de...

Ya Arda’yı satan Fenerbahçe’yi seyretmenin ne anlamı olur?

***

Real Madrid ve Barcelona, dünyadaki büyük yetenekleri genç yaşta alıyor ve takımı onlara göre yapılandırıyor. Bir yetenek bulmuşsunuz, onu da satıyorsunuz! Öyleyse nasıl dünya takımı olacaksınız?

Türkiye’de özellikle bilim dünyasında gençler harcanıyor... Bilimin yobazlığı yapılıyor... Bu sebeple bilim adamı yetişmiyor. Batı’da üretilen bilimsel bilgiyi öğretmek bilim değildir. Siz o bilgiye ne katabiliyorsanız, bilim odur.

Kıssadan hisse; hayatın bütün alanlarında özel yetenekler el üstünde tutulmalıdır. Özel yetenekleri değerlendirmezseniz, bir değerlendiren bulunur...

Yazarın Diğer Yazıları