Artık bu halka bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yok

Cezaevinde bir gün gecikmeli gelen gazetelerden az sayıda çeken kanalları olan radyodan ve yeni temin ettiğim televizyondan mümkün olduğunca güncel haberleri takip etmeye çalışıyorum.

Son dönemde yapılan açıklamalar içerisinde bazı kelimeler özenle seçilip “Darbe” tartışması yaratılmaya çalışılıyor. Bu son derece tehlikeli, halkta tedirginlik yaratan sözcük yeniden ısıtılmaya çalışılıyor. Yeniden diyorum çünkü 15 Temmuz FETÖ’cü hain darbe girişimi sonrasında bu söylem tekrar tekrar ısıtılıp duruyor.

Şöyle ki…

2017 yılında FETÖ’nün sosyal medya hesaplarından 15 Temmuz için “Ergenekoncu, Ulusalcı, Perinçekçi yapı TSK’ya hakim oldu” gibi iftiralar yazılıp çizildi. Mustafa Önsel’in son kitabı Bellek’te de dikkat çektiği bir örneği vermek gerekirse FETÖ hesabı olan Mustafa Yılmaz adlı hesaptan “Perinçekçi cunta Hulusi Akar’ı hedef aldı” gibi paylaşımlar yapıldı.

Hürriyet gazetesinde 25 Şubat 2017 tarihinde “Karargah rahatsız” manşeti yer aldı. Bu manşet sonrasında 27 Şubat’ta Rasim Ozan Kütahyalı “Askerde hareketlenme var”, 1 Mart’ta da Nagehan Alçı, “Askeri hareketlilik var. Genelkurmay Hürriyet üzerinden mesaj verdi” diye yazdı.

FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, Mısır’ın El Yevm gazetesine, “Darbeyi ulusalcı, laik kesim yapmış olabilir” iftirasını beyanat olarak veriyordu. Bu açıklamadan sonra Micheal Rubin “Ulusalcıların Erdoğan’a darbe” yapacağını dile getirmişti.

Bu gelişmelerden sonra FETÖ’nün hedefinde bulunan 58 generalden 37’si emekliye sevk edildi.

Yine bir gazete, “Türkiye gazetesi”, “Yeni darbeyi Ulusalcılar yapabilir” manşeti ile çıktı. Çok fazla uzatmadan en son CIA gölgesi “RAND Corporation” raporu yayımlandı.

Raporda özetle “Ordu’da yapılan tasfiyeler neticesinde orta kademedeki subaylarda tedirginlik yarattığı”ndan bahsediliyor ve “Orta kademedeki subayların askeri liderliğe son derece öfkeli olduğu belirtiliyor ve bunun darbe girişimine dahi neden olabileceğine inanıyor” ifadesine yer veriyor.

Raporla ilgili Milli Savunma Bakanlığı (MSB) tepki gösterdi. Hulusi Akar, “Aramıza nifak tohumları ekmek isteyen çevreler” ifadesini kullandı. Süleyman Soylu da “Türkiye’de darbe yapabilecek ne kimse var ne de bir kurum var. Bir takım mahfiller tahrik ediyor, tahrik etmeye çalışıyor. Halep ordaysa arşın burada” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de grup toplantısında “bir darbe girişimi durumunda Türk Milleti ve MHP’nin canı pahasına buna karşı duracağını” söyledi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da partisinin grup toplantısında, “Darbe hazırlığı varmış gibi gündemler, Türkiye’yi ana hedeflerinden saptırmaya dönük bir yaklaşımdır” diye açıklama yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da “Madem böyle bir söylenti var, savcı iktidarın emrinde, bunları yazanları çağırıp sorsunlar. Nereden kaynaklandığını öğrensinler. Devletin bütün kurumları kontrollerinde. Onlara sorsunlar” dedi.

Rapora karşı iktidar ve muhalefet liderlerinin tutumu açık ve netti. Ancak raporun içerisindeki kısımlar belirli çevreler tarafından “kaşınmaya” çalışıyordu.

Hükümete yakın medya organlarında “olası bir darbe girişiminin Kemalist subaylardan gelebileceği” iddia edildi. AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan DHA’ya yaptığı açıklamada rapor ile ilgili “Kulak tıkanacak bir konu değil” dedi. Yine Yeni Şafak’ta Yusuf Kaplan “Bu kez pat diye darbe yapmaya kalkmayacaklar, önce darbenin ortamını oluşturacaklar, yazılı görsel medyalarda, sosyal medyalar üzerinden darbe, laikçi, Kemalist şebekelerden gelecek” diye yazdı.

Örneklerini verdiğim “operasyonel” manşet ve makaleler ile askeri şurada emekliye sevk edilen kahraman subay ve generaller arasında bir bağ var mı bilinmez. Ancak bilinen gerçek şu ki iktidar temsilcileri yandaş medyanın ve “kum saatleri”nin desteği ile tabanını sıklaştırmak, tedirginlik yaratmak amacıyla “darbe” argümanına devamlı sarılmaktadır.

Bugün yeniden aynı “darbe” polemiğine sarılmanın da amacı aynı nedenlerden dolayı olsa gerekir. Bu argümandan bir an önce vazgeçilmelidir. Toplumun bu konuda yaşadığı travmalar daha çok taze. Yaralarımız daha kabuk bağlamışken aynı yerin kanaması daha büyük acılara neden olur.

Artık bu halka bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Kısa süreli fayda sağlanacağı düşünülebilir ancak en büyük faydayı terörden beslenen, kaostan beslenen terör örgütleri görür.

Yazarın Diğer Yazıları