MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Voltada bile yalnızsın
 

"Acemi casus" Can Dündar Silivri'den bildiriyor

Voltada bile yalnızsın

Erdem'le Silivri'ye getirildiğimiz gece, ilk kayıtta hangi suçtan tutuklandığımızı sordular:

"Terör mü, adi mi?"

Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım:

"Casusum ben" dedim, ciddi bir edayla...

Muhataplarımda yarattığı hayretle karışık hayranlığın keyfini sürdüm.

İyi de... Sorsalar hangi ülkenin casusu olduğumu, bilmiyordum. Bilsem, oranın bir casusuyla bir köprü üzerinde takas edilmemi isteyeceğim; ama söylemediler.

(...) Bizim casusluk şebekesine bir mektup yazdım:

"Derhal bu gazeteleri bulup manşeti bir keçeli kalemle çizin, karartın."

Bunu yazıp kâğıdı turna şeklinde katladım, gökyüzüne fırlattım.

Ama acemilik işte; mektubum tellere takıldı.

Şimdi, Silivri Cezaevi'nin dikenli tellerinde sallanan bu turnadan dolayı, "Delilleri karartmaya çalışmak"tan ayrı ceza yerim kesin...

(...) İkinci günümde "ıslah olmam için" psikolog karşısına çıkardılar. Âdettenmiş.

İçeri giren herkese uygulanan bir anket yaptılar. Zarif bir küçük hanım ve anketörler, "Sizi suça kim itti" diye sordu.

"Annem" dedim:

"Daha bebekken bana kitap okumaya başladı. Bir de ilkokul öğretmenim... Bana yazmayı öğretti."

"Çıkınca suç işlemeye devam edecek misiniz?"

"Öyle görünüyor. İçeriden bile yazıyorum, baksanıza..."

Bir de kütüphaneden Don Kişot kitabı istediğimi duyunca, teşhisi koydular sanırım.

***

Adliyede mahkemenin kararını beklerken tecrübeli iki eski mahkûm, Celal Doğan ve Celalettin Can, koridorda volta atma kursu veriyordu bana.

Celalettin, "Tempolu yürüyeceksin. Aslolan, karşıdan yürüyenin yolunu kesmemek" diyordu.

Şimdi Silivri'deki hücremin küçük havalandırmasında tek başıma volta atarken, kulaklarını çınlatıyorum.

"Karşıdan gelen" yok.

(...) Voltada bile yalnızsın.

(...) Zormuş bu casusluk işi...

Neyse, yine de hırsızlıktan iyi...

Silivri'den selam-sevgi...

 

1-255.jpg

Can Dündar / Cumhuriyet

 
*
 

"Devletsizlik" kendi çocuklarını yiyor(!)

HDP Eş Başkanı Demirtaş, "Tahir Elçi'yi öldüren devlet değil devletsizliktir" diyerek bambaşka bir konuyu gündeme taşıyor!

(...)  Biz HDP Eş Başkanı Demirtaş'a şunu sormak isteriz:

 Dikkatleri üzerine çekmeye çalıştığınız ve şikâyetçi olduğunuz "devletsizlik" kavramının hayata geçmesinde partinizin ve partinizin uzantılarının payı yok mu? Bir takım istismarları bahane ederek her fırsatta devlete başkaldırmanızın ve devlete ait bir takım fonksiyonları üstlenmenizin bu sonucun ortaya çıkmasında rolü yok mu?..

Zeki Ceyhan / Milli Gazete

 

*

 

Skandal

Devletin savcı ve polisleri Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılması için olay yerinde araştırma ve inceleme yapmaya gidiyor, ancak üç gündür bu görevi yerine getiremiyorlar. Çünkü her teşebbüslerinde teröristlerin silahlı saldırısına maruz kalıyor, görev yapamadan geri dönmek zorunda kalıyorlar.

Bir devlet düşünün ki Diyarbakır'ın göbeğindeki Sur ilçesinde olay mahalline günlerdir giremiyor. Meydanın çevresini teröristlerden temizleyemiyor. Silahlı YDG -H militanları orada serbestçe dolaşabiliyor. Barış sürecinin Türkiye'yi getirdiği noktadır burası.

Melih Aşık / Milliyet

 

*

 

Rusya bir Ali Tatar değil tabii!.

...Müslüman oluyorsunuz, inanmış oluyorsunuz, dindar oluyorsunuz, mümin oluyorsunuz, mücahit oluyorsunuz...

Ama "insan" olamıyorsunuz...

Mesele bu...

Ve bu yüzden Tanrı'nın verdiği en güçlü ve kapsamlı duygu "İnsan olmak" sizde yoksa, savunmasıza vurursunuz...

Ama Rusya çıktı mı karşınıza kıvırıyorsunuz, bir özür dilemediğiniz kaldı...

Çünkü o Türkan Saylan değil, Ali Tatar değil, Kuddusi Okkır değil...

Ali İsmail değil...

Berkin değil...

En son Can Dündar, Erdem Gül değil...

Havada serçeydi onlar...

*

Rusya karşısında kıvırma süreci ise...

Havada serçe gibi vurulmuş Rus pilota askeri tören düzenlediler gece vakti... "Bir de dini tören yapalım" dediler, Ortodoks papaz çağırdılar... Selam duruşundan sonra yine tören mangası eşliğinde...

Yani olanak olsa; vermeyip gıyabında belediye başkanı yapacaklar...

Tiyatro gibi...

Bekir Coşkun / Sözcü

 

*