Bağımsız Yargı İçin… (2)

Bağımsız Yargı İçin… (2)

Pazar günkü yazıda hâkimlerin mali teminatından bahsetmiştim. Gelen okuyucu maillerinden hareketle konuyu genişletmek ve biraz daha açıklamak gerektiği sonucuna vardım.

Şöyle başlayalım… Öncelikle, bağımsızlık, hâkimlerin üstünlüğünü sağlamak için ya da onlara ayrıcalık sağlamak için değil hak arama özgürlüğünün bir koşulu olarak, hukukun nesnelliğini gerçekleştirmek için olmazsa olmazdır.

Hâkimlik teminatı

Yargı bağımsızlığı dediğimizde mahkemelerin bağımsızlığı ve Hâkimlik teminatından bahsediyoruz demektir.

Mahkemelerin bağımsızlığı, yargının yasama ve yürütme organları karşısında bağımsız olarak görevini yerine getirmesini ifade ederken; hâkimlerin bağımsızlığı, hâkimlerin yasama, yürütme organlarına bağlı olmadan Anayasa ve yasalara göre hüküm kurmasını ifade eder.

Mahkemelerin organ olarak bağımsız olması için de hâkimlerin teminatlı statülerinin olması gerekir. Bu açıdan, azledilememe, kanunda gösterilen haller dışında görevlerinden alınamama, rızaları olmaksızın görev yerlerinde değişiklik yapılamama, emekli edilememe ve maaştan mahrum edilememe hususları, hâkimlik teminatı kapsamındadır.

Bunlar hâkimlere tanınmış ayrıcalıklar değildir. Halkın hak arama hürriyetine getirilmiş güvencelerdir.

Bu şekilde, hâkimlerin verdikleri kararlarda objektif ve adil olmaları hedeflenir.

Mevcut hükümete borçlu değiller

Tabii burada Türkiye’de pek çok açıdan bağımsızlık teminatı sağlayamayan Türk yargı sisteminde, en büyük sorunun atama usulü ile ilgili olduğunu belirtmek gerekir. Mevcut atama usulü başlıca sorundur ancak tek sorun değildir.

Yine de yukarıda bahsettiğim hususlara ve yargı etiğine dair temel ilkelere yer verilen Bangalor Yargı Etiği İlkelerinin Yorumu” metninde (2020) Birleşmiş Milletler tarafından atılan şu başlığa dikkat çekmek isterim:

Hâkimler mevcut hükümete borçlu değildir.”

Bu başlık altında yer verilen, kamu hukukçusu J.A.G. Griffith’e ait şu alıntı ise, oldukça çarpıcıdır:

Hâkimler hükümetlerin su gibi geldiğini, rüzgâr gibi gittiğini görür. Hâkimlerin bakanlara karşı hiçbir sadakat borcu yoktur, devlet memurlarının geçici olarak duyduğu sadakati dahi duymazlar. . . Hâkimler tahtın altındaki aslanlardır, ancak onlara göre tahtta oturan başbakan değil, hukuk ve onların toplum menfaati algısıdır. Bu hukuk ve toplum menfaati algısına karşı bağlılıkla yükümlüdürler. Bu bağlılıkta, kuvvetli ve zayıf yanları ile değerleri ve riskleri yer alır.”

Yazarın Diğer Yazıları