Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Odatv davasında yargılanan gazeteci “linç”ten şikayet eden
Today’s Zaman yazarına böyle cevap verdi:

Etme bulma dünyası!

Bir gün gelip Fethullah Gülen cemaatine bağlı gazetecilerin, kendi yarattıkları düzenin kurbanı olacağını biliyordum ama bu kadar çabuk gerçekleşmesini beklemiyordum. Etme bulma dünyası
işte...
(...)
Zaman gazetesi, Aksiyon dergisi, Samanyolu televizyonu, İngilizce yayınlanan Today’s Zaman gazetesi, bizi ‘Ergenekoncu’ ve ‘terörist’ ilan etti. Hakkımızda ‘kara propaganda’ yapmak için haber ve kitap yazdılar. Ama bugün artık onlar da ‘linç edilmekten’ şikayetçi. Kısaca Gülen cemaati ile AKP çatışmasından söz ediyorum. Bu savaşta ilk ‘komplo’ uyarısı aylar önce Fethullah Gülen’den gelmişti. “Bir ihbarcı bulurlar evlerinize baskın yaparlar, uyuşturucu ve silah koyarlar” demişti.

 

***

 

Şimdi de cemaatin medyası ayakta; hükümete yakın medya tarafından linç edilmekten şikayetçiler.
(...)
Bülent Keneş de eleştirilere “Yeni Türkiye bu mu?” diye bir yazı ile karşılık verdi. Sitemini şöyle dile getirdi; “Eee ama biz hani demokratikleşme uğruna onca mücadele vermiş, onca badire atlatmamış mıydık? Sivil siyasetçilerimizin liderliğinde ülkemizi fikir özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün olmazsa olmaz olduğu Batılı standartlarda bir demokrasiye daha da yaklaştırmamış mıydık? Evet, öyle sanıyorduk... Yanılmışız...”

 


***

 


Bu satırları okuyunca “İşte orada durun” demekten kendimi alamıyorum. Hayır sizin savaşınız güç paylaşımı savaşıydı. İfade ve basın özgürlüğü konusunda en son konuşacak kişiler ise sizlersiniz. Unutmayın bugün 65 gazeteci hapisteyse ‘Yeni Türkiye’ sizin eserinizdir.
‘Terörist diye yargılanan gazeteci sayısı 180’i bulmuşsa ‘Yeni Türkiye’sizin eserinizdir. Kitap yazmayı terör suçu sayan, basılmamış kitabı toplatan, masum insanların evlerini çocuklarını odalarına varıncaya kadar aratan savcıyı kahraman ilan ediyorsanız ‘Yeni Türkiye’ sizin eserinizdir...
Nedim Şener/Posta

 


+++

 

Bay Testere...

Elektrikli testere gibisin...
Ağaç kesiyorsun...
Kafa kesiyorsun....
Ceza kesiyorsun...
Söz kesiyorsun...
Haraç kesiyorsun...
Ses kesiyorsun...
*
Suyunu kesti derenin...
Ne dere kurtuluyor elinden...
Ne de deve...
*
Komşularla politikası diyelim; selamı kesmek üzerine...
*
Bu kez gözüne ODTÜ’yü kestirdi...
(...)
Koca Ankara ovasında yer kalmamış gibi ortasından yol açmaya başladılar...
Kesmedi...
Önceki gece, terör kampı gibi uykuda bastılar ODTÜ’yü...
Sabaha karşı...
İçeridekiler üniversiteliler değil, eşkıya sanki...
Çığlıklar, sirenler...
Panzerler, gaz bulutları, fişekler, bombalar...
*
Ve tabii ki testeresi...
Ağaçlarla birlikte kesiyor aslında:
Üniversitelinin dilini...
Gençlerin sesini...
Direnişin önünü...
Meydanların sesini soluğunu...
*
Devlet adamı diye kendisini oraya getirip oturtan cumhuriyetin önünü keseyim derken, inşallah bindiği dalı da kesecek ya...
Keşke...
Kurtuluruz, kestirmeden...
Bekir Coşkun/Cumhuriyet

 

+++

 

Odatv, “o muhabir”in şeceresini döktü

Kayıp muhbir bulma uzmanı

Bundan 3 yıl önce...
Bugün Erhan Tuncel’i “eliyle koymuş gibi” bulan Star Muhabiri Helin Şahin, ilginç bir yerde görülmüştü. Silivri Cezaevi’nin avukat odasında Osman Yıldırım ile Helin Şahin buluşmuştu.
Bu tür bir görüşme için Adalet Bakanlığı’nın özel izni gerekirken daha önce hiçbir gazeteciye bu izin verilmemişti. Şahin’e iznin verilmesi bu nedenle tartışma yaratmıştı. Sözün özü...
Yine büyük bir oyun oynanıyor.
Dün nasıl Osman Yıldırım’ın yalan “itirafları” üzerinden Danıştay cinayeti ve Ergenekon davası bağlanmış, Osman Yıldırım beraat etmiş ve tüm bu operasyonun medya merkezi Star gazetesi olmuşsa...
Bugün de Erhan Tuncel üzerinden Hrant Dink cinayeti jandarmanın üzerine yıkılmak isteniyor. Burada da yine Star gazetesi medya üssü olarak görev yapıyor.
Polis aklanıyor, jandarma tek günah keçisi haline getiriliyor.
O halde sormamak olmaz: Erhan Tuncel’i 36 gündür kim saklıyor acaba?
Unutmadan; jandarma sivilleşecek miydi; al işte bahanesi de hazır!
odatv.com

 

+++

 

Milli Gazete’den Erdoğan’ı yerden yere vuran manşet

Kiliseleri aç, camileri yık

Fethin sembolü Ayasofya’yı kapalı tut, Sultanahmet dolmadan açmam de. Gayrimüslimlerin gönlünü hoş etmek için ardı ardına kiliseleri restore et, hizmete aç. Sonra, ‘Gerekirse yol yapmak için Camileri yıkarım’ de. ‘Camiler kışlamız’ diyen Başbakan Erdoğan ‘gömleğini’ çıkardı, Kışladan ayrıldı. Şimdi de Kışlayı yıkmaya geliyor!
Milli Gazete

 

+++

 

Cemat AKP’nin “Gavur İzmir” muamelesine
resti çekti:

Bir de oy mu bekliyorsunuz?

Seçmenin tercihini etkileyen birinci etken, partilerin onlara karşı tutum ve davranışlarıdır. Mesela bir parti, diyelim CHP iktidara geldi ve İzmirlilere düşmanıymış gibi davranıyor. O şehirden olan hiç kimseyi devletin herhangi bir yerine almıyor. Hatta hafiye teşkilatları daha önceden devletin çeşitli yerlerinde görev yapan İzmirlileri tek tek fişleyip görevden uzaklaştırıyor. İzmir halkının çok sevdiği, diyelim Konak Meydanı’nı ve Kültürpark’ı -bütün şehrin tepkisine rağmen- konut alanlarına dönüştürüyor. İzmir’e giden yolları köstebek yuvasına çeviriyor, bütün yatırımları kasten askıya alıyor, yapılanları bozuyor. Üstelik CHP yönetimine yakınlığıyla bilinen yazarlar, gazeteler İzmirliler hakkında akla hayale gelmedik tezviratlar yapıyor, yalan yanlış sözlerle iftiralar atıyor. Kavgada söylenmeyecek sözleri kolaylıkla İzmirlilere söylüyorlar. İzmirlilerin CHP’ye karşı nasıl bir tutum içinde olmalarını beklersiniz? Aynı adamların bir de kalkıp yoksa siz CHP’ye oy vermeyecek misiniz, diye aba altından tehditler savurmasını sineye mi çekersiniz? Sahi İzmirlilerin bu durum karşısında nasıl bir tavır içinde olmasını beklersiniz? “Efendim bize her türlü sıkıntıyı çıkartsanız da, en önem verdiğimiz yerleri kapatsanız da, bizim kente gelen yollarımızı harabeye dönüştürseniz de, İzmir’in CHP’ye desteği sürecek.” demesini mi beklersiniz?..
Mehmet Kamış/Zaman

 

+++

 

“İrancı MİT” iddiasının sahibinden Hakan Fidan’a sürpriz destek

MİT doğru veya yanlış yapabilir. Sonuçta bu bizim kurumumuz. Biz eleştirir veya biz destekleriz. Başka hiçbir ülkeyi ilgilendirmez. Başka ülkelerin medyası bu konuda Türk istihbarat şefini tehdit etme hadsizliğine kalkamaz. Türkiye babalarının yolgeçen hanı değil. Hakan Fidan’a bomba göndeririz tehditleri haydut devletlerin yapacağı şeylerdir bu tehditleri yapanlar karşılarında bu milleti bulur. Haydutluğa prim vermeyiz. Bu nedenle MİT ve Hakan Fidan’a yönelik eleştirilerim saklı kalmak üzere, özelikle Jewish Press’de çıkan o tehditlere karşı gün, Hakan Fidan’ı destekleme günüdür...
Emre Uslu/Taraf