CHP yönetimine ders vereceğim derken...

M. İnce, 4 Eylül'de yola çıktı. Maksadı, hiç şüpheniz olmasın, kendisince CHP yönetimine bir ders vermek. Ben cumhurbaşkanı adayı yapıldıysam, partinin oyundan fazla oy aldıysam, itibarım da o derece olacak. Siz ne yaptınız? Beni kıyıya attınız ve hatta kurultayda en arkalara oturttunuz. (Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyu kendi oyu göstermesi basit bir oyundur. Bir hareket başlattığını iddia edene yakışmayacak ucuz politikadır.)

M. Kemal, 4 Eylül'de Sivas'ta kongre kararı aldığında yurdun dört bir yanına telgraf çekerek il temsilcilerini kongreye davet etmişti.

M. İnce ile M. Kemal arasındaki tek benzerlik ikisinin zorlu şartlarda yola çıkmalarıdır. Ülke işgal ediliyordu. Yer yer millî mücadele başlamıştı. Delegelerin Sivas'a ulaşmaları bile çok güçtü.

M. İnce de virüs salgınının dört bir tarafı sardığı bir zamanda harekete geçti. Aralarındaki tek benzerlik bu! Buna da benzerlik denirse!

4 Eylül'de bir hareket başlatan, M. Kemal'in yolunu takip ediyorsa, memleketin dört bir yanından temsilcilerin de gelmesi lâzımdı. Bir karar alınmalı, bir ortak bildiri okunmalıydı... Değil mi?!

M. Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmış, 22 Haziran'da Amasya Tamîmi yayınlanmış, Erzurum (23 Temmuz-7 Ağustos 1919) ve Sivas (4 Eylül-1 Eylül 1919) kongrelerinin toplanma kararı alınmıştır.

Millî mücadelenin ruhu tamîmin ilk üç maddesidir:

"1-Vatanın tamamiyeti, milletin istiklâli tehlikededir.

2- Hükûmet-i merkeziye deruhde ettiği mesûliyetin icabâtını ifâ edememektedir. Bu hâl milletimizi ma'dûm tanıttırıyor.

3- Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır."(Nutuk, 1927 baskısı, s. 24)

"Hükûmet-i merkeziye" Osmanlı Hükûmeti. Vatan için gereğini yapmıyor.

"Ma'dûm nedir? Biliyor musunuz? Yok saymadır. Millet yok sayılıyor.

Burada, M. Kemal'in pek bilinmeyen bir tarizini hatırlatmak isterim. Nutuk'ta Amasya Tamîmi'nin maddelerini sıraladıktan sonra şu iğneleyici sözü eder:

"Görüyorsunuz ki bu dikte ettiğim husus; zaten vermiş ve dört gün evvel Trakya'ya teblîğ etmiş olduğum bir kararın Anadolu'ya da tamîmen teblîğine müteallik bulunuyor. Bu kararın 21/22 Haziran [1]335 [21/22 Haziran 1919] gecesi, karanlık bir odada ittihâz edilmiş mahûf ve esrârengiz yeni bir karar olmadığı, zannımca suhûletle takdir buyurulur."(Nutuk, s. 25).

Basit mahalle kahvesi ağzıyla politika tökezler. Ancak, boş gezenlere, orada ne konuluşuyor, bakayım diyenlere hitap edilebilir.

M. Kemal "millet" demiş, "halk" demiş, "millî devlet"i esas almıştır. Millî devlet içinde kimseyi dışarıda bırakmamış ve kimseye imtiyaz tanımamıştır. Hepsini aynı çatı altında "bir" görmüştür. "Etnisite" yok "millet" var.

 "Arı" Türkçeciler"i memnun edecek bir kelime kullanacağım: M. İnce, M. Kemal'e öykünüyor ama M. Kemal'in zerresini anlayabilmiş değil.

Şimdi "öykünme" dedikleri kelimenin asıl manasını söyleyeyim:

Yozgat ağzında "Ne oğkeniyon?" derler meselâ... Birisi diğerini, ağzını yamup yumup taklit eder. Bu "oğkenmek/öykünmek"tir.

Ben bu kadar yazayım, gerisini siz getirin!

Yazarın Diğer Yazıları