Darbeye katılmamanın bedeli(!)

15 Temmuz 2016...

106'ncı Topçu Alayı, İslahiye, Gaziantep...

Yarbay Hakan Aydemir'in TSK'daki fiilen son akşamıydı. Onuruna düzenlenen kokteyle katıldı ve silah arkadaşlarıyla vedalaştı.

Çok istemesine, çok çalışmasına, çok da başarılı bir asker olmasına rağmen -nedense(!)- bir türlü kurmaylık sınavını kazanamamıştı. Akademik kariyerine odaklandı.

TSK'da, yüksek lisans ve doktora yapanların erken terfi imkânı vardı. Ancak Aydemir, bu imkândan yararlanamadığı gibi bir de üzerine tabur komutanlığından harekât kısım amirliğine çekilmişti. Haksızlıktı; durumu yargıya taşıdı. Talebi, üç kurmay üyesi 15 Temmuz'dan sonra FETÖ üyesi olmaktan tutuklanıp, meslekten ihraç edilen Askerî Yüksek İdare Mahkemesi tarafından reddedildi.

Kendini adadığı Türk Ordusu'nda bir "geleceği" olmadığını anlamıştı. Emeklilik kararı aldı. Hayatının geri kalan kısmında uzmanlığı olduğu üzere bir yazılım firmasında çalışacaktı; iş anlaşmasını bile yapmıştı.

***

O gece...

Duygusal veda töreni sonrası evine henüz dönmüştü ki, nöbetçi amiri acil göreve çağırdı. Aydemir istirahatte olduğunu söyleyerek çağrıya uymadı.

Peşinden, bu defa Alay Komutanı aradı. Tehditkâr bir tonda, "İstirahat ve emeklilik planlarını erteliyorum" diyerek, Aydemir'i acil toplantıya çağırdı. Bütün alay personeli oradaydı.

Yarbay Aydemir, emir üzerine katılmak zorunda kaldığı toplantıda, "yasal sınırlar dışına çıkmaması" konusunda Alay Komutanını uyardı.

Komutanının, Belediye Başkanı ve Emniyet Müdürüyle görüşeceğini öğrenince, bir uyarı daha yaptı:

- Görüşmeler, Harekât Yıldırım mesaj esaslarına göre olacaksa, bunu uygun bulmuyorum!

Herkes tanıktı.

Birlik komutanlarıyla konuşup, Alay Komutanı'nı son defa aradı:

Bugün burada yapılanları sadece kışla güvenliği kapsamında kabul ediyorum.

Ve...

KOKTOD uygulamasını onaylamadığını açıkladı.

Askerî araçların kışla dışına çıkmamasını ve garaja çekilmesini sağladı.

Personelini yatırdı.

Sahiden de o gece İslahiye sokaklarında "kalkışma" olmadı. Gece, "olaysız" sonlandı.

Sonra ne oldu dersiniz?

Bütün alay personeliyle birlikte Yarbay Aydemir ve kalkışmaya katılımı engelleyen arkadaşları da tutuklandı.

Ya sonra?

Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesi, o gece alaya gelen astsubayların tamamını -ve evinde 1 dolar bulunan, Kara Harp Okulu'nda FETÖ'cü olmayanlara işkence uyguladığına dair hakkında şikâyet bulunan bir binbaşıyı da- beraat ettirirken, o gece kışladan bir tek aracın dahi çıkmamasını sağlayan, Alay Komutanı'na direnen, bütün bunlar hem tanık ifadeleriyle hem de kamera kayıtlarıyla sabit olan Aydemir ve arkadaşlarını müebbet hapse çarptırdı!

Daha inanılmazı...

Mahkeme, kararını, üyelerinin tamamı FETÖ üyesi oldukları gerekçesiyle ihraç edilen Yargıtay 9. Dairesi'nin, "FETÖ kumpası" olduğunu sağır sultanın duyduğu "Balyoz Kararı"na dayandırdı!

***

15 Temmuz ihanetine katılmadığı, katılımı da engellediği halde "darbeye karşı çıkmadığı" gerekçesiyle müebbede çarptırılan subayların son umudu -bu tablo bile tek başına yeterince absürt aslında- başında vaktiyle FETÖ'ye beraat veren bir hâkimin bulunduğu Yargıtay!

20 Mart 2019'da duruşmaları var.

Adaletin tecellisini diliyorum.

15 Temmuz'un asli failleri ellerinin ellerini kollarını sallaya sallaya yurt dışına kaçtığı/kaçırıldığı, darbecilerin devleti ele geçirmek üzere kurdukları kumpasların yürütmesinden sorumlu olanların birer birer tahliye edildiği, meydanların "bir kısım siyasi"nin kendi sicillerindeki lekeleri rakiplerine atfettiği "yansıtma"lardan geçilmediği şu ortamda çok kritik bir aşama...

31 Mart öncesi "kimleeeer kimlerle beraber"i gösterecek "turnusol" niteliğinde de olacak çünkü bu karar!

Çünkü utanmazlık bunu gerektirir

Toplumu haberdar etmek için canını dişine takan haber kanallarımız sağ olsun, önceki gün, gün boyu bize AK Parti Sözcüsünün, Mansur Yavaş hakkındaki iddia/ithamlarını dinlettirdi.

Canlı yayında... Haber bültenlerinde... Tartışma programlarında...

Tekrar tekrar... Enine boyuna...

Tamamının finalde şuydu dediği:

Mansur Yavaş cevap versin!

Eee verdi.

Ve hepsi de Yavaş'ın cevabını duymazdan, görmezden, bilmezden geldi.

Yavaş'ın cevabına rağmen, sanki o cevap hiç verilmemiş gibi, çürütülen iddiaları servise devam etti.

Neden mi?

Çünkü utanmaz olmak bunu gerektirirdi!

İktidara göbekten bağlı olmak, "hürriyet"ini "satmış" olmak, gazeteci görünümlü yağdanlık olmak bunu gerektirirdi!

Utanmazlıklarıyla, mesleğimizden utanır hale getirdiler bizi!

Yazarın Diğer Yazıları