Suriye üzerinden PKK nasıl biter?

Suriye’deki Türkiye bağlantılı silahlı hareketlerle, Türkiye’de Abdullah Öcalan’ı kıymete bindirme arasında bir bağ var mı?

Ak Parti Hükûmeti zamanda Abdullah Öcalan hep kıymetteydi. Taviz üzerine taviz verildi. Her tavizde, PKK militanları ve sivil bağlıları hedeflerine yaklaştıkları hesabı içine girdiler. Silahlar daha bir ateşlendi, öyle bir hâle gelindi ki, “özerklik”ten bahsedilmeye başlandı. Yer yer muhtariyetlerini bile ilân ettiler. Ankara, PKK’nın göz koyduğu bölgedeki valilere, ne yaparlarsa yapsınlar dokunmayın, dedi.

Sonrasını biliyorsunuz, polislerimizi vurdular. “Çözüm” bitti. Silahlar konuştu. PKK süpürüldü. Görünen o ki, dağlar temizlendi. Sık sık Suriye ve Irak’ta PKK yuvaları dağıtıldı.

PKK, Türkiye’de yine varız, demek için Suriye’den, Irak’tan gönderilen militanlara arada bir eylem yaptırdılar... Son eylemleri Ankara’da TUSAŞ’a idi.

Şimdi Suriye’de bir fırsat çıktı. Beşşâr Esad’a karşı gruplar harekete geçtiler. Daha doğrusu harekete geçirildiler. Meselâ; Türkiye Suriye’ye girdiğinde Esad’ın hâmisi Rusya, Afrin’e yakın Tel Rıfat’a girmemize izin vermemişti. Orada PKK vardı. Şimdi ise hedef Tel Rıfat... Doğu tarafından yardıma gelen PKK’lıların önü Türkiye’nin kurduğu Suriye Millî Ordusu tarafından kesildi. Herhâlde Tel Rıfat, Türkiye’nin elindeki Afrin’le bütünleştirilecek.

PKK meselesinde Recep Tayip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin görev bölümü yaptıkları aklınıza geliyor mu?

Recep T. Erdoğan, “Ben devleti yöneten kişi olarak bütün gücümle PKK’nın üzerine gideyim, siz, yapınız itibarıyla kesinkes PKK’ya tavırlısınız, eğer kapı aralarsanız, herkesi şaşkına çevirir, terörle mücadelenin geldiği yeri de belirlemiş oluruz. Bir tarafta siz Öcalan’a kıymet vereceksiniz. Öcalan bu kıymeti yine bilmeyecek, PKK’ya açık kapı bırakacak. Biz de bütün yolları denediğimizi göreceğiz. PKK’yı dışarıda da silip attığımızda kimse bize soru işaretiyle gelmeyecektir.” mi dedi?

Bahçeli, Öcalan TBMM’de DEM’in kürsüsünde konuşsun.”, demiş, hapisten çıkması için “umut hakkı” diye bir şeyden bahsetmiş, sözlerini üç grup toplantısında da tekrarlamıştı. Sonra ara verdi. Bir de baktık bu defa “Öcalan’a DEM Partililer gitsin, görüşsün.” dedi.

Diğer tarafta kayyumlar meselesi, DEM’den, CHP’den DEM bağlantılı seçilen belediye başkanları koltuklarından indiriliyor, yerlerine kayyum getiriliyor.

Hâlbuki, Devlet Bahçeli ile Recep T. Erdoğan, Bahçeli’nin “Öcalan Meclis’te konuşsun.” demesi ile, DEM’liler Öcalan’a akıl almaya gitsinler” demesi arası bir zaman içinde Saray’da görüşmüşlerdi. (“Saray’da görüşmüşlerdi” deyince, acaba R. T. Erdoğan’ın kıymet verdiği kişileri ağırladığı odanın bir adı var mı? Hani ABD’de “Oval Ofis” diyorlar ya onun gibi. Bir teklif: Bizde de “Altın Varaklı Oda” olabilir!)

“PKK-Öcalan” teklifi arasında Saray’da Devlet Bahçeli ağırlanıyorsa, bir hesap içinde olmadıklarını söyleyebilir miyiz?

Sanırım o görüşmede, Suriye’de Esad üzerinden PKK’ya indirilecek darbe konuşulmuş ve hatta İran “he” derse PKK’nın sonlandırılabileceğinden bile söz edilmiştir. Bunu önceleri yazdım. Kandil, İran sınırında. Birbirlerine geçişler olmadığını kimse söyleyemez. Yoksa Türkiye’nin her türlü imkânı var. İnlerine girer, militanların başlarını derdest ederdi. PKK başları, hastalanınca, ağır yaralanınca sınırın öbür tarafında tedavi gördükleri yazılıp söyleniyor.

İran için Şam, kırmızı çizgi. Türkiye, kim ne derse desin, Halep’i alan güçlere büyük destek veriyor. Hama’ya dayanıldı, Humus’a yol açıldı. Buralarda Nusayrîlerin ağırlığından bahsediliyor. Nusayrîler ile Lübnan Hizbullah’ı bir görülüyor. Hizbullah, bildiğiniz gibi Tahran’ın uzantısı...

Acaba Türkiye, sen bana ver, ben sana vereyim, havasına girer mi?

Bir tarafta hiç beklenmeyen isim Devlet Bahçeli, PKK’ya, Abdullah Öcalan’a “umut” dağıtacak, diğer tarafta Suriye’de PKK’nın üzerine gidilirken, Esad tepelenecek.

Pazarlık büyük. Ver PKK başlarını, al Esad’ı denebilir mi?

Yazarın Diğer Yazıları