Dervişoğlu: Akşener, buluşma ve kucaklaşma adresidir

Dervişoğlu: Akşener, buluşma ve kucaklaşma adresidir
MHP İzmir eski İl Başkanı Dervişoğlu, 9 Eylül Gazetesi'nden Murat Attila'ya çarpıcı açıklamalarda bulundu. Referandum sürecini değerlendiren Dervişoğlu, "Akşener, herkesin kendinden bir değer yakalayabileceği buluşma ve kucaklaşma adresidir" dedi.

MHP İzmir eski İl Başkanı ve Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, referandum süreci ve MHP içindeki atmosfere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

Murat Attila'ya konuşan Dervişoğlu, vatandaşın yeni bir reçete aradığına dikkat çekerek, kucaklaşma adresinin MHP Genel Başkan adayı Meral Akşener olduğunu söyledi.

İşte Dervişoğlu'nun röportajından öne çıkanlar:

HALKI İNANDIRAMAYINCA 'BEKA SORUNU'NA ÇEVİRDİLER

Türkiye’nin en önemli gündemi anayasa değişikliği referandumu. AKP ve MHP yönetimine göre bu değişiklik Türkiye’nin önünü açacak. Söylenildiği gibi Türkiye’nin bir beka sorunu var mı?

Türkiye’nin çözüm bekleyen birçok sorunu varken tek adam yönetimine dönüşmesi muhtemel bu sistem değişikliğinin neden gündeme getirilmiş olduğunu doğrusunu isterseniz anlayabilmiş değilim. Sayın Cumhurbaşkanının anayasal sınırlarını aştığını ve dolayısı ile suç işlediğini, onu suç işlemekten kurtarmak adına işlediği suça bir hukuki kılıf oluşturmanın ve bu suçu ortadan kaldırmanın gerekliliğine işaret ederek bu anayasa değişikliğini meclisten geçirip, referanduma taşıdılar. Halkın bu değişikliğe sandıkta hayır demesi halinde cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırında kalacağının sanki bir garantisi mi vardır? Halk bu gerekçeye sıcak bakmayınca konuyu beka problemine çevirdiler.

Türkiye’nin yaşadığı coğrafyada devasa sıkıntılarla karşı karşıya bulunduğunu ve mevcut sistemin acil kararlar almaya elverişli olmadığı bu durumun da milli geleceğimiz açısından tehdit oluşturduğunu dile getirdiler. Bilindiği gibi bu anayasa değişikliği referandumda geçerse 2019 yılının sonunda yürürlüğe girecek. Türkiye bahsedildiği gibi bir beka problemiyle karşı karşıya ise neden hemen yürürlüğe girmiyor da 2.5 yıl erteleniyor diye sormak lazımdır.

dsc04568.jpg

Bunların hepsi aldatmaca ve dayatmadır. İşin aslı Türkiye’ye büyük bir tuzak kurulmaktadır. Bu değişiklik paketinin kabul edilmesi halinde Türkiye gelişmiş ülkeler penceresinden bakıldığında sıradan bir Ortadoğu ülkesi gibi anılmaya mahkum kılınacaktır. Nitekim bunun emarelerine de rastlanmaktadır.

Bir milletin kaderinin tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkacak söze ve karara bırakılmasının kabul edilebilecek yanı yoktur. Ayrıca Türkiye yeni kurulmuş bir devlet değildir. Baştan aşağı hukuki garabet içeren bu anayasa değişikliğini sıradan bir arzuhalci üslubuyla savunmaya kalkışmanın da bir anlamı yoktur. Türk Milleti bu dayatmaya hayır diyecek ve kurgulanan kaos senaryosunu elinin tersiyle itmek suretiyle kendi iradesiyle reddedecektir.

BAHÇELİ SARAYA NEDEN YAKIN?

MHP 7 Haziran seçimlerinden sonra parlamentoda güçlü bir şekilde temsil edilme şansını yakaladı. Ancak o dönem Sayın Devlet Bahçeli, AKP ile olası bir koalisyona yeşil ışık yakmadı. Ne oldu da sonradan ‘Başkanlık Sistemi’ konusunu gündeme getirerek, AKP ile yakınlaşma başladı. Bu yakınlaşmada MHP içinde yükselen muhalif seslerden duyulan rahatsızlık ve yaşanan sancılı kongre süreci belirleyici oldu mu? Bu konuda yorumunuzu alabilir miyim?

Şu anda gündemimiz referandumdur. MHP içindeki gelişmelerle ilgili geride bıraktığımız süreç içinde yaşanmış kongre çalışmalarını dikkatle incelemek gereklidir. 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında takip edilen politikaları yerinde bulmayan ve hezimeti içine sindiremeyen büyük çoğunluk tamamen haklı, meşru ve hukuki kongre talebini genel merkeze iletmiş ve Bahçeli beyin engellemeleriyle karşılaşmıştır. Her şeye rağmen 19 Haziran 2016 tarihinde olağanüstü kongre toplanmış ve seçimli kurultayın önünü açan gerekli tüzük değişikliklerini gerçekleştirmiştir.

10 Temmuz için kongre tarihi veren Bahçeli bey bu kararından rücu ederek yapılan kongrenin sonuçlarına mahkeme kanalıyla tedbir koydurmuş, Ülkücü iradenin önüne set çekmiştir. Ve hatta bununla da yetinmeyip, genel başkanlığa aday olması muhtemel kişileri bir bir ihraç ederek koltuğunu sağlama alma derdine düşmüştür. Saraya yakınlığının nedeni de budur.

Bugün Beştepe ile Balgat arasındaki ılık rüzgarlar 7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında esiyor olsaydı 15 Temmuz hain kalkışması yaşanmayacaktı. Meseleye bir de bu yönüyle bakmak lazımdır diye düşünüyorum. Esas itibariyle çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir konudur. Zamanı geldiğinde tüm ayrıntılarıyla tartışılacağı kanaatini taşıyorum.

AKŞENER KUCAKLAŞMANIN ADRESİDİR

Türk siyasetinin bugün geldiği noktada, Meral Akşener’in başlattığı hareketi nasıl değerlendirmemiz gerekiyor? Bu hareket, parti içi muhalefetten ziyade daha farklı bir oluşum gibi algılanıyor. Ne dersiniz?

Sayın Meral Akşener’in başlattığı hareket, sıradan bir parti içi muhalefet hareketi olarak tanımlanamaz. Artık herkes kabul ediyor ki Türk siyaseti tıkanmıştır. Vatandaş karşı karşıya bulunduğu problemlerin aşılması noktasında yeni bir kurtuluş reçetesi ile birlikte sivil ve demokratik bir çıkış yolu aramaktadır.

15 yıldır seçim kazanmak adına uygulanan stratejiler ve oluşturulan yanlış algılar yüzünden kutuplaşmalar had safhaya ulaşmış, toplumsal ve siyasi merkezin içi boşaltılmıştır. Halk alternatifsizlik ve çaresizlikten yorgun düşmüştür. Siyasette kullanılan hamaset, husumet, hakaret dilinden bıkmış ve gerginlikten muzdarip hale gelmiştir.

Sağduyu sahibi insanlar ortak değerlerde buluşarak bir toplumsal uzlaşma arayışı içindedir. Velhasıl felaket senaryolarıyla uğraşmak yerine, yeni bir yüz ve yeni bir umut aramaktadır. Bu yönüyle bakıldığında umudun adıdır Meral Akşener. Herkesin kendinden bir değer yakalayabileceği buluşma ve kucaklaşma adresidir.