Devekuşu Cumhuriyeti(!)

Çünkü, "gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar" yaftasına çok uygun; bütün kara omurgalılarından daha büyük gözleri var ancak "tehlike anında" kafalarını kuma gömdükleri için o gözleri layığıyla kullanamıyorlar!

İlaveten; kanatları var uçmuyorlar!

***

Başlarını kuma gömünce, bedenlerinin geri kalanını da mevzu bahis tehdit karşısında "görünmez" kılabildiklerini sanıyorlar; farkında değiller tehlikelere karşı daha davetkâr ve korunmasız hale geliyorlar!

***

Birileri nazarında hâlâ "gâvur" olan İzmir,  Cumhuriyet tarihinin önemli bir bölümünü "Allah ile aldatmacılar"ın, "Allah adına robotlaştırmacılar"ın, "şirkçiler"in kalesi olarak geçirdi; şimdi "FETÖ" diye anılan yapının "beşiği" İzmir'di!

Türkiye'ye, Cumhuriyet tarihinin en büyük darbesini -"darbe" derken sadece 15 Temmuz gecesinden söz etmiyorum- bu yapı indirdi; devleti temellerinden dinamitledi.

Sözüm ona, bu yapıyla "ölümüne" bir mücadele yürütülüyor şimdi.

"Ne pahasına olursa olsun" çekildi adaletin kılıcı onlara; sözüm ona…

***

CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel de, iddia olunan bu mücadele azim ve kararlılığının samimiyetine de güvenerek herhalde, "Aman Cumhurbaşkanım" tadında bir çıkış yaptı geçenlerde;

- Sakın yine kandırılıyor, aldatılıyor olmayasınız?

***

Zira, İzmir'de kurdelesini Cumhurbaşkanı'nın kendi elleriyle keseceği ilan edilen caminin adından başlayarak harcına kadar her unsurunun buram buram "FETÖ" koktuğu söyleniyordu.

 Sertel'in paylaştığına göre;

- Camiyi yaptıran ve ismini veren MÜSİAD İzmir Şube Başkanı Bilal Saygılı,  hem de daha 15 Temmuz'dan önce yani "at iziyle it izi" sorunsalı baş göstermeden evvel İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması soruşturması kapsamında "Himmet" operasyonunda gözaltına alınmıştı.

- Baba Eflatun Saygılı'nın İzmir'de çıkardığı Sondakika gazetesi, 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'yle ilişkisi dolayısıyla kapatılmış, burada çalışan gazetecilerin basın kartları iptal edilmişti.

- Gazetenin bağlı olduğu şirketin hissedarları arasında "FETÖ'nün dünya imamlarından Barbaros Kocakurt"un kardeşi de vardı.

- Döneminde caminin temeli atılan Ege Üniversitesi eski rektörü Mustafa Cüneyt Hoşcoşkun, FETÖ firarisiydi.

***

Ortada, üstelik ortaya da değil "soru önergesi" biçiminde TBMM'ye sunulmuş böyle bir iddia ve dahi ikaz varken, İzmir'deki o cami, dün, aynen planlandığı şekilde açıdı. "Devlet" açılışa "en üst düzey"de katıldı. Açılış konuşmasında, "FETÖ" iddialarının göbeğindeki aileye  "şükranlar" yollandı.

Ne zaman "şehitlik" bahsi açılsa, "15 Temmuz şehitleri"ni es geçmeyenler, hatta 29 Ekim gibi, 30 Ağustos gibi, 19 Mayıs gibi, 23 Nisan gibi Kuvayı Milliye şehitlerimizin baştacı edilmesi gereken günlerde bile önceliği "15 Temmuz şehitleri"ne verenler, -dikkat ettim- dün, "FETÖ" ilişkisi tartışılan o caminin açılışında Barış Pınarı Harekatı'nda şehit olanlara dua yollayıp, "15 Temmuz Şehitleri"nin adını bile anmadılar. Tuhaf değil mi?

"Terör koridoru"na karşı çıkılan kürsünün hemen arkasında "Megri Megri"ci İbo'nun kıs kıs sırıttığını düşününce; dün İzmir'deki "tuhaflık" bir tane de değildi!

***

CHP'li Sertel'in bildirdiğine göre, FETÖ'cüler bu camiyi "günahlarının kefareti için" yaptırdıklarını söylüyordu.

Bu doğruysa…

Allah katındaki karşılığını biz bilemeyiz tabii de; devleti yönetenler açısından bu mudur yani;

"Devlet"i çökertip yerine "cami" dikince ödenebilir o tarihi alçaklığın diyeti?

***

Baktım, haber kanallarının tamamına yakını "canlı" yayınladı dün o caminin açılışını; mimarisine kadar her özelliğini öğrendi izleyenler. Bir tek CHP Milletvekili'nin iddialarından haberdar edilmediler. Bir tanesi bile Sertel'in soru önergesini iliştiremedi yaptığı haberin bir köşesine…

***

Şimdiye kadar, "Osmanlı Cumhuriyeti"nden "Korku Cumhuriyeti"ne kadar yığınla yakıştırma yapıldı kuşatıldığımız iklime; bugünlerimizi en iyi tarif eden psikolojiyse galiba "Devekuşu Cumhuriyeti"… Umarım 15 Temmuz'dan da ağır biçimde ödemeyiz, başımızı kuma gömerek karşılamayı yaklaşan tehlikeyi!

SORU-YORUM

Gebze Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Nurettin Kuyucu, öğrencisi tarafından öldürülmüştü. Yeniçağ muhabiri Tugay Topçu'nun özel haberine göre, olayla ilgili davanın ilk duruşmasına hiçbir Milli Eğitim Bakanlığı yetkilisi, temsilcisi, gözlemcisi katılmadı. 24 Kasım öncesi bakanlığın öğretmen ve öğrencilerine hediyesi "sahipsizlik" hissi mi?

Ankaralıların dikkatine…

Atayurt Yayınevi'nin, bu yıl üçüncüsünü düzenlediği "Okur-Yazar Buluşması" etkinliğinde, bugün ve yarın 13.00-18.00 saatleri arasında, Ankara, Sıhhıye'deki Gür Kent Otel'de olacağım… Kitap imzası veya sohbet için gelmek isteyen bütün okurlarımızı beklerim.

 

Yazarın Diğer Yazıları