Devlet Bey İmamoğlu üzerinden ölçüyü koydu
Devlet Bahçeli’nin Ekrem İmamoğlu açıklaması tartışılıyor. Kimi Ak Parti ile arasına mesafe koyduğunu, kimi adaletsizliğe, keyfîliğe, beğenmediğini “içeri atma”ya karşı tavır aldığını söylüyor. Ne demişti Devlet Bey:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir. Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet zanlı Ekrem İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir.” (14 Nisan 2025)
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin “adalet” vurgusunu, diğer siyasîler için de ölçü görebiliriz.
MHP’nin içinden çıkmış bir isim Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın niye “içeri” alındığını kimse çözemedi.
Kimse çözemediği için, özellikle gençler Ümit Özdağ’ı anlamaya, destek vermeye yöneldi. Bazı kamuoyu yoklamalarında Zafer Partisi’nin oyu, yüzde 10’a kadar çıkıyor. Şu durumda anlaşılan o ki, Ümit Özdağ’ın içeriye alınması ilgiyi Zafer Partisi’ne yöneltti.
Daha önce nelerle suçlandığı üzerinde durmuştuk.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 20 Ocak 2025'te hazırlanan iddianamede, Ümit Özdağ aleyhine Cumhurbaşkanı’na hakaretten 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapis talebiyle dava açıldığı ve Adalet Bakanlığı’ndan kovuşturma izninin alındığı bildirilmişti.
Ümit Özdağ’ın gözaltına alınmasından, mahkemeye sevk edilmesine kadar geçen vetirede hakkındaki dosya genişletiliyor ve Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuksuz yargılanmasına kararı veriliyor. Ümit Özdağ, 21 Ocak’ta nöbetçi sulh ceza hakimliğince, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçundan tutuklanıyor.
Bu gelişmeler gösteriyor ki, Ümit Özdağ’ın tutuklanması isteniyor ama, hangi suçu üzerine atsak da tutuklasak, diye kara kara düşünüyorlar. Sonra “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçu isnat edilerek hapsediliyor.
Milliyetçi Hareket’in içinden yetişmiş, yıllar yılı üniversitelerde ders vermiş, resmî kuruluşlar bile ders vermesi için peşine düşmüş bir ilim adamının halkı “kin ve düşmanlığa sevk”i nasıl düşünülebilir?!
Bir tarihte “Güneydoğu raporu” furyası vardı. Türk Metal Sendikası tarafından Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ümit Özdağ’ın koordinatörlüğünde bir grup ilim adamına “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ve Doğu ve Anadolu’dan Batı'ya Göç Edenlerde Kültürel Yapı ve Kültürel Kimlik Sorunu” raporu hazırlatılmıştı. 1995 yılının sonunda basılan bu ayrıntılı rapor 461 sayfadır.
O tarihlerde, Ankara’ya geçmiş, Ümit Özdağ ile Gazi Üniversitesi’nde, odasında, kendisiyle bu rapor üzerine ayrıntılı röportaj yapmıştım.
Ümit Özdağ’ın avukatı da olan kardeşi Savaş Özdağ ile şimdi el üstünde tutulan, hapisten çıkarılması için gün sayılan Abdullah Öcalan’ın yargılandığı İmralı’da şehit yakınlarının avukatı olarak karşılaşmıştım. Diğer avukatlardan ayrı olarak Av. Kürşat Karacabey ve Av. Selâmi Macit'le birlikte hazırladıkları ayrıntılı iddianameyi “İmralı’daki Konuk” kitabımda verdim.
Şunu da söyleyeyim... İmralı duruşmalarında şehit yakını avukatlar içinde o dönemdeki Ak Parti’nin kökü Fazilet Partili avukatlar yoktu. Özellikle, neden olmadıklarını araştırmış, aldığım cevaplar beni çok şaşırtmıştı. Kitapta hepsini tek tek yazdım.
Zafer Partisi’ni Genel İdare Kurlu üyesi Prof. Dr. Baran Dural’ın, particiliğinden önce “siyaset bilimci” kimliği ile yaptığı şu değerlendirme her şeyi ortaya koyuyor:
“Tüm bu gelişmelerin ardından Başsavcılığın 78 gün sonra açıkladığı iddianamenin sadece 9 sayfadan ibaret olması, binlerce sayfalık evrak-rapor getirten iddia makamının her 10 güne bir sayfa düşen iddianamede, iddialarını döndürüp dolaştırıp 34 tivit, X paylaşımına sığdırması, parti tarafından, mahkemenin hukukî boyutunu yitirerek hızla siyasallaştırıldığı yorumuna neden oldu. Üstelik mahkeme, Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’ne, olay gününü anlatan bir rapor olup olmadığını sormuş, varsa gönderilmesini istemiş ve Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü, elinde hazır bulunan olay tutanağını yollamak yerine, birkaç saate sığdırdıkları düzmece bir raporu İstanbul'a ulaştırmıştı. Savunmanın iddiasına göre, böyle bir rapor yoktu. Aynı Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü, savunmanın, 2 Temmuz tarihli olay tutanağını talep etmesine rağmen, bu talebi iki hafta bekletmişti. Birkaç saat içinde olmayan raporu var eden İl Emniyet Müdürlüğü, elinde var olan tutanağı yollamak için 2 hafta bekleyince, dosya tekemmül etmişken, bayram öncesine yetişebilecekken, Zafer Partisi liderinin tutukluluk hali, bayram boyunca devam ettirilmişti.”
***
Beni şaşırtan, Sırrı Süreyya Önder’in akıl almaz bir itibar görmesi. Bu itibar, TBMM Başkan vekili olduğu için mi, yoksa Abdullah Öcalan’dan laf getirip götürdüğü için mi? Elbette rahatsızlığı üzücü. Ben de samimiyetle geçmiş olsun diyorum. Ama bu kadar itibar, her seferinde PKK’nın önceliğini akla getiriyor. Bunun başka izahı yok. O öncelikle Sırrı Süreyya, Abdullah Öcalan’ı “başkan” görüyor. Çözüm=Çözülme döneminde de İmralı’ya gidip gelenler arasındaydı. Konuşmalarında “Sayın Başkan”, “Sayın Başkanım”, “Başkanım” hitaplarından geçilmiyor. PKK’nın yayınladığı “İmralı Notları”nda hepsi yazılı.
Bir tarafta milyonların seçtiği bir belediye başkanı içeride tutulurken, milliyetçiliği öne çıkarmış bir parti başkanının, ne kadar hapiste kalırsa kârdır hesabıyla duruşması ertelenirken, “Çocuk katili” denilen, “Yıkıcı bölücü” denilen birinin “adamı”na bu kadar itibar, en hafif ifadeyle aldatılmışlığı, daha ötesini söyleyeyim “kötü” niyeti göstermiyor mu?
***
Dr. Devlet Bahçeli, hapiste tutulan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu üzerinden bir ölçü koymuştur. Kendisinin aynı zamanda bir ilim adamı olduğunu da göz önüne getirsek, meseleyi enine boyuna ölçtüğünden şüphemiz olmaz.
Dediğim gibi bu “ölçü”yü, Prof. Dr. Ümit Özdağ için de düşünemez miyiz?
Kin batırır, adalet kazandırır.
19 Mayıs’a asıl neden öfkeliler?
Sürgünün 81. yılı... Bir meselemiz de Kırım olmalı
Uyanık Siyonistler, uyuşuk Müslümanlar
‘Türk Dünyası Şamanizmi’
Rusya-Ukrayna savaşı İstanbul’da biter mi?
Yine aynı: ‘PKK’lılar dediklerini yaptıracaklardır’
Ankara PKK’ya kanar mı?
Hangi dil bayramı! Hangi Türkçe?!
Öcalan, Diyarbakır’da MHP’nin mitingine katılır mı?!
‘Moskof’la İttifak’









