STRATEJİK REZALET!

STRATEJİK  REZALET!
STRATEJİK REZALET!

‘Stratejik derinlik’ dehası Hariciye Nazırı Davutoğlu, K. Suriye’ye yerleşen PKK’yı destekleyen Barzani&

‘Stratejik derinlik’ dehası Hariciye Nazırı Davutoğlu, K. Suriye’ye yerleşen PKK’yı destekleyen Barzani’yi Ankara’ya çağırıp haddini bildirmek yerine ayağına gidiyor.


Rica ederim yapmayınız

PeŞmerge reisi Mesud Barzani ile bugün kukla Kürdistan’ın başkenti Erbil’de buluşacak olan Ahmet Davutoğlu, Kuzey Suriye’de oluşturulmak istenen Batı Kürdistan bölgesi konusunda çekincelerini iletecek. AKP’nin Hariciye Nazırı, çapulcubaşıdan ‘PYD’ye yardım etmemesini’ rica edecek.


Kırmızı çizgi mizgi yok

DavutoĞlu, ziyaret öncesi yemek verdiği akredite gazetecilere de şu mühim açıklamaları yaptı: Kuzey’de emrivaki yapılırsa bizim tarafımızdan da Suriye’nin diğer unsurları tarafından da kabul edilmez. Otururlar kendi geleceklerini tayin ederler. Biz de çıkıp ‘bu bizim kırmızı çizgimizdir’ demeyiz...


Ankara’dan tepki yağdı
Oktay Vural / MHP Grup Başkanvekili
Bir taraftan Suriye’deki muhalifleri silahlandıracaksın, Esad diktatördür diyeceksin, ondan sonra da kırmızı çizgimiz yok diyeceksin. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.

Gürkut Acar/ CHP Antalya Milletvekili
Başbakan ve AKP hükümeti kendi varlık sebebi olarak gördükleri ABD’ye tam tabidir. Suriye’nin bütünlüğü bizim için kırmızı çizgidir, bundan ödün verilmez.


İnal Batu / Emekli Büyükelçi
Kuzey Suriye’deki Kürt bölgesini, Irak’taki gibi kabullendik. ‘Kırmızı çizgilerimiz Irak’ın toprak bütünlüğü’ diyorduk onu unuttuk. Dış politikanın iflas manzarasıdır.


Onur Öymen / Emekli Büyükelçi
Suriye’nin kuzeyindeki Kürt oluşumlarını doğrudan doğruya ayağına gittiğiniz Barzani yönlendiriyor. Bunu yaparken PKK benzeri kuruluşu da davet ediyor.


Postal öpücünün
ayağına gidiyor!
Davutoğlu, daha düne kadar pasaportunu bile bizden alan peşmerge reisi ile Erbil’de bir araya
gelerek, Türkiye’nin “Kuzey Suriye’deki rahatsızlığını iletecek.


Haber: Fatih Erboz
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bugün Erbil’e gidiyor. Peşmerge reisi Mesud Barzani ile bir araya gelecek olan  Davutoğlu’nun “Kuzey Suriye”de oluşturulmak istenen “Kürdistan” bögesi konusunda çekincelerini ileteceği belirtiliyor. Davutoğlu, ziyareti öncesi bazı gazetelere açıklamalarda bulundu. Bakan Davutoğlu, Türkiye’nin kırmızı çizgilerinden nasıl vazgeçtiğini ortaya koydu. Davutoğlu şunları söyledi: “Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’nin kaderini değiştireceğini düşünenler Türkiye’ye güvenmiyor. İdari yapıya gelince, aylardır süren müzakereler bunun için. Ama de facto bir emri vaki yapılırsa bizim tarafımızdan da Suriye’nin diğer unsurları tarafından da kabul edilmez. Otururlar kendi geleceklerini tayin ederler. Biz de ona çıkıp ’bu bizim kırmızı çizgimizdir’ demeyiz” ifadelerini kullandı. Davutoğlu’nun kırmızı çizgilerimizi yok sayarak, Cemil Çiçek’in 2006’da Hükümet Sözcüsü iken “postal öpücü” olarak nitelendirdiği Barzani’nin ayağına giderek, “Kürdistan” konusunda ricacı olması tepkilere neden oldu. Emekli Büyükelçi İnal Batu, “Kuzey Suriye’de otonom bir Kürt bölgesi aynı Irak gibi biz bunu da kabullendik. Kırmızı çizgilerimiz Irak’ın toprak bütünlüğü diyorduk onu unuttuk. PKK’ya benzer bir yapının olmaması kaydıyla Kuzey Suriye’de bir Kürt devletinin olmasına da bir şey diyeceğimiz yok yani. Bu bir iflas manzarasıdır. Dış politikanın iflas manzarasıdır bunlar” dedi.

Yardım talep edecek
Batu şunları söyledi: “Davutoğlu Suriye’deki durumdan dolayı Erbil’e mecburen gidiyor. Talep etmek için gidiyor. ‘Kuzey Suriye ikinci bir Kandil olmasın’ demek için gidiyor. Bu PYD orada terör üssü olmasın demek için gidiyor. Kuzey Suriye’ye Peşmergeleri gönderiyorsunuz, biz de onları izliyoruz, iyi ilişkilerimizi sürdürmek için Kuzey Suriye’de PKK’ya benzer bir varlık, PYD olmasın demek için gidiyor. Biraz yardım talebi, biraz da tehdit var tabii. Sen oraya Peşmergelerini gönderirsen bozuşuruz gibi. Koca bölgede Barzani, Suudi Arabistan, Katar başka da dostumuz yok. İşin tuhafı Irak toprak bütünlüğünü yıllardır dile getirdik, bir nevi bağırdık çağırdık, şimdi Irak’ın toprak bütünlüğünden bahsetmediğimiz gibi, Barzani’nin Irak’ın toprak bütünlüğünü yerle bir eden girişimlerine de destek veriyoruz. Ondan petrol alıyoruz mesela.”


Öymen: Milleti cahil
yerine koyuyorlar
Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun peşmerge reisi ile görüşmeye gitmesini, “Irak’ta kaç hükümet var? Hiçbir federal ülkedeki eyalet ülkenin dış politikası hakkında söz sahibi değil. Dış politika merkezi hükümetin görevi. Irak politikasını ya da Kuzey Irak politikasını biz Barzani ile mi tartışacağız?” diye yorumladı. Onur Öymen şunları söyledi: “İşin esası gözden kaçırılıyor. Kuzey Irak’ta fiilen adı konmamış bir devlet kurmuş. Ordusu var, parlamentosu var, hükümeti var, petrol çıkarıyor, ihracat yapıyor, ilişkiler kuruyor. Biz de onu meşrulaştırıyoruz. Kimse Irak hükümeti 1. Körfez harekatından sonra 36. paralelin kuzeyine ülkenin kuzeyine geçemediği dönemde biraz farklıydı bunlar. Bağdat hükümeti askeri birlik göndermeye çalışıyor Barzani gönderemezsin çarpışırız diyor. Biz bu insanları meşrulaştırıyoruz. ABD’liler kuzey Suriye’de PKK benzeri, Kandil benzeri bir yapının çıkmasına karşıyız demişler. Irak’ta da karşı mısınız? Karşıysanız bugüne kadar PKK’nın olmaması için ne yaptınız, Türkiye’ye neden engel oldunuz? Sorular bunlar ama bunları soran da yok, tartışan da yok. Kimse şu soruyu neden soruyu sormuyor Davudoğlu’na: Sizce Irak’ın dış politikasından Barzani mi sorumlu? Ayağınıza gittiğinizi Barzani Suriye’deki Kürt kuruluşlarının tamamını 12 Temmuz’da Erbil’e davet ederek onlara Suriye Kürt Özerk Yönetimi’nin içine girmelerini söyledi, baskı yaptı ve bunu sağladı. Şimdi de tekrar çağırıyor. Suriye’nin kuzeyindeki Kürt oluşumlarını doğrudan doğruya Barzani yönlendiriyor. Bunu yaparken de PKK benzeri kuruluşu da davet ediyor. Milleti cahil yerine koymak kaygı verici.”


Bu ne perhiz,
bu ne lahana turşusu
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun  Türkiye’nin kırmızı çizgilerini yok sayan açıklamarına tepki gösterdi. Vural, “Çizgisiz bir politikalarını bu sözlerle ortaya koyuyor. Çizgisiz ve ilkesiz bir politikaları var demek ki. Bir dış politikanın dayanması gereken temel ilkeleri olur. Dolayısıyla Türk dış politikasının unsurlarının, hangi gelişmelerin Türkiye’yi etkileyeceğini bilmeleri gerekiyor. Bu bakış açısı kafalarında Türkiye’nin menfaatlerini ilgilendiren bir politikanın olmadığını da böylelikle ortaya koymuş oldular. Yani ne olursa olsun fark etmez diyorlar” ifadelerini kullandı.

Caydırıcı olunmalı
Oktay Vural şöyle devam etti: “Türkiye’nin elbette kırmızı çizgileri olmalıdır. Türkiye’yi yakından ilgilendirecek bir takım gelişmeler varsa Türkiye bu gelişmeleri yönlendirebilmelidir. Türkiye bu gelişmeleri etkileyebilmedir. O bakımdan bir taraftan Suriye’deki muhalifleri silahlandıracaksın, para yardımı yapacaksın, Esad antidemokratik diktatördür diyeceksin, ondan sonra da kırmızı çizgimiz yok diyeceksin. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Önemli olan milli menfaatleri ilgilendiren bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin caydırıcı gücünü kullanabilmesidir. Gelen ağam, giden paşam diye politikaları var anlaşılan.”


Amerikan
politikalarına
teslim olunuyor
CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar, “Dış politikada artık Türkiye Cumhuriyeti hükümeti inisiyatifi tamamen kaybetmiştir. İpin ucu başkalarının elindedir” dedi. Acar, “Gittikçe dış politikada inisiyatifini kullanamayan koskoca bir ülke durumundayız. Suriye politikasında komşularımızın bütünlüğü Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünün bir garantisi olması gerekirken, bu bütünlüğün ihlaline göz yumacak bir yorum pes etmek anlamına geliyor” diye konuştu.

Vahdettin örneği
CHP’li Gürkut Acar, “Artık, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti pes etmiştir. Suriye politikası da iki ucu pis bir değnek haline gelmiştir. Bugün ABD Ortadoğu’da kendisinin giremediği bir Suriye’ye Türkiye’yi oraya girmesi için zorlamaktadır. Bu olayda tamamen ABD politikasıdır ve onlar desteklemektedir. Bakanın açıklamaları ABD politikalarına teslim olmak anlamına gelmektedir. Bu aynen son padişah Vahdettin’in aman koltuğum altımdan gitmesin Osmanlı İmparatorluğu ne olursa olsun, isterse gelsin işgal etsinler hiç mühim değil, yeter ki ben koltuğumdan olmayayım anlayışı aynen burada da geçerlidir. Başbakan ve AKP hükümeti kendi varlık sebebi olarak gördükleri ABD’ye tam tabidir. Cüneyt Zapsu da söylemiştir zamanında bunu. ‘Bundan daha iyi kullanacağınız adam bulamazsınız, deliğe süpürmeyin, kullanın’ demiştir. Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için kırmızıçizgidir, bundan ödün veren her hükümet Türkiye’ye ihanet ediyor demektir. ”


Türk nüfusu
yok sayıldı
Prof. Dr. Ümit Özdağ, Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarını skandal olarak nitelendirdi. Özdağ, Davutoğlu’nun “Halep’de Türk yok” dediğini belirtti. Ümit özdağ, “Davutoğlu, Halep’in demografik-etnik yapısı ile ilgili olarak: ”Nüfusun yüzde 80’i Sunni Arap, yüzde 10’u Kürt, kalanı Hristiyan vb. unsurlardır“ demektedir. Bu inanılır gibi bir açıklama değildir” dedi. Özdağ şunları söyledi: “Suriye nüfusunun yüzde 8-10’nunu oluşturan Suriye Türkleri’nin sayısı 1.5-2 milyon arasındadır. Suriye Türklerinin belkemiğini Halep Türkleri oluşturur. Dış İşleri Bakanlığı ile yakın temas içinde olan Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) tarafından hazırlanan  raporda ’Halep’de  Şehir merkezinde Hüllük, Kadı Asker, Hayderiyye ve Eşrefiyye önemli Türkmen mahalleleridir. Şehir merkezinde bulunan mahallelere ilaveten; Kurdağı, Azez, Bab, Münbiç, Carablus Kazalarında olmak üzere Halep Bölgesinde toplam 145 Türkmen köyü mevcuttur’denmektedir. Rapora göre Halep’de Türk sayısı 975.000’dir.” Özdağ, “Ahmet Davutoğlu bu açıklaması ile Halep’in Türk kimliğini ve yarısına yaklaşan Türk nüfusunu inkar etmiştir. Yarın Suriye’de siyasal yapı tekrar şekillenirken Türklerin siyasal haklarını inkar etmek isteyenler, Davutoğlu’nun bu açıklamasını masanın üzerine koyacaklardır” diye konuştu.