Eski yardımcısından Erdoğan'a şok suçlama!

Eski yardımcısından Erdoğan'a şok suçlama!
Milli Gazete yazarı Ekrem Şama, bugünkü yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 28 Şubat döneminde “Çevik Bir ve arkadaşları ile temasta olduğunu” belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olduğu dönemde yardımcılığını yapan Milli Gazete yazarı Ekrem Şama, bugünkü yazısında, Erdoğan’ın, 28 Şubat döneminde “Çevik Bir ve arkadaşları ile temasta olduğunu” ifade etti.

Şama, “28 Şubat ve Recep Tayyip Erdoğan” başlıklı yazısında Milli Görüş’ün lideri Necmettin Erbakan’dan ayrılmak için Erdoğan’ın o dönem temaslarda bulunduğunu aktardı.  

Şama, ayrılma aşamasında bir toplantıda Erbakan’ı eleştirince Erdoğan’ı, protesto ettiklerini söyledi. Şama yazısında, “Bir keresinde Balat semtinde böyle bir toplantıda, aynı minval üzere Erbakan’ın aleyhine konuşurken yüksek sesle kendisini bizzat protesto ettik. O da bize cevap vermeye kalkıştığında herkesin huzurunda salonu terk ettiğimizi hatırlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Şama'nın yazısının ilgili bölümü şu şekilde;

Belediye Başkanı olduktan sonra Sayın Erdoğan’ın etrafı değiştikçe; yani hatırlılar, meşhurlar, zenginler, Gülen’e bağlı olan iş adamları, üst düzey siyasiler, dış dünyanın temsilcileri, ilim adamları, etrafına doluştukça söylemleri de değişmeye başladı. Bizim dışımızda, etrafında yakın ilişki kuranlar artık onun için, “Geleceğin Başbakanı” demeye başladılar. Fısıltıların yankısı bize kadar geliyordu:

“Erbakan asla Tayyip Bey’in önünü açmaz. Onun artık lider olması lazım. Bunun için de kendi partisini kurmaktan başka bir yolu yoktur.”

1997’de 28 Şubat MGK toplantısı oldu. Orada Başbakan Erbakan’a dayatılan 18 maddenin, adeta ültimatom olduğu basına yansıdı. O günün hemen ertesinde Sayın Erdoğan, “Erbakan dik duramadı, İmam Hatiplerin kapatılmasını isteyen evraka imza attı” demeye başladı. 18 maddelik listenin ayrıntıları henüz belli değilken bu bilgileri kimden ve nasıl aldığına şaşıyorduk. Kısa süre sonra RP’nin MKYK toplantısına katılmak için Ankara’ya gitti. Duyduk ki orada da bu çıkışı yapmış, Erbakan Hocamızı yüzüne karşı “İmam Hatip Liselerinin kapatılması vebalinin çok ağır olduğunu” yüksek perdeden dillendirmiş. Erbakan’ın o toplantıda bu çıkış karşısında “böyle bir belgeyi imzalamadığını” söylemiş olduğunu ama Tayyip Bey’in buna inanmadığını tahmin ediyoruz.

Ankara dönüşü Sayın Erdoğan, Erbakan aleyhtarı “dik duramama” söylemlerine halka açık toplantılarda devam etti. Bir keresinde Balat semtinde böyle bir toplantıda, aynı minval üzere Erbakan’ın aleyhine konuşurken yüksek sesle kendisini bizzat protesto ettik. O da bize cevap vermeye kalkıştığında herkesin huzurunda salonu terk ettiğimizi hatırlıyoruz. O safhada etrafında bulunanlarca artık ayrılmak için altyapı oluşturduğunu, kendisinin 28 Şubat’ın baş aktörlerinden Çevik Bir ve arkadaşları ile temasta olduğu konuşuluyordu. Nitekim sonradan basına yansıyan fotoğraflar, Halman ve Civaoğlu gibi gazetecilerin yazdıkları bunun doğruluğunu teyit etmiştir. Bizim kendisi ile diyalogumuz bu Balat olayından sonra asgariye inmişti.

Erbakan Hocamızın iç ve dış baskılara 4 ay daha göğüs gerdiği, ama içeriden böyle bir hançerlenmeyi haber alması ile de direncinin zayıfladığı ve istifa sürecine böyle gelindiği kanaatindeyiz. 28 Şubat ile Erbakan’ın istifa olayı arasındaki 4 aylık zaman dilimi iyi tetkik edilmeden, bu “Postmodern Darbe”nin tarihi doğru ve tam olarak yazılamaz.

Yıllar sonra Erbakan’ın Başbakan olarak girdiği 28 Şubat’taki MGK tutanaklarının açıklanması ve takip eden 4 ay içinde lehte ve aleyhte bulunanların tanıklığı ve delilleri  ile nasıl “dimdik” durduğu ortaya çıktı. Yukarıda bahsettiğimiz “dik duramadı” söyleminin Sayın Erdoğan’a kimler tarafından nasıl ifade edildiğini halen ve yakinen bilmiyoruz. Ama tahmin etmek hiç de zor değil.

İlgili Haberler