Fitne sokmayalım!

Ak Parti hükûmetlerinde etnisitenin, devlete ardını vermiş, ötesinde devleti Orta Asya'dan beri kura kura gelmiş, bütün etnisiteleri kavramış, kucaklamış, içine indirmiş, bütünleştirmiş bir milletin adının önüne çıkarılmak istenmesini anlamak zor değildir. Evveliyatı, 20. yüzyılın başlarında, Osmanlı Devleti'nin erimeye ve parçalanmaya yüz tutmuş zamanındaki şiddetli tartışmalardır. (Yusuf Akçura'nın "Üç Tarz-ı Siyaset"te vardığı nokta, hususiyetle Balkan savaşları içinde ve Balkan savaşlarının akabinde, Ömer Seyfettin'in dilimiz ve fikrimiz üzerine tespitleri, teklifleri; tabiî Ziya Gökalp'ın  "Türkleşmek İslâmlaşmak Muasırlaşmak"  olarak formüle ettiği görüşleri incelendiğinde "tek millet" zarureti kendiliğinden ortaya çıkar. Ahmet Naîm'in itirazları havada kalır.

(Hepsini incelediğim ve birçoğunu yayınladığım için söylüyorum. Hatırlatacağım; şu zaman gerekli: Akçuraoğlu Yusuf'un "Üç Tarz-ı Siyaset"ini, ilkin Mısır'da Ali Kemal'in çıkardığı bilinen "Türk" gazetesindeki yayınlanan "imzasız" makalelerini, bu makaleler üzerine imzalı-imzasız tartışmaları "Üç Tarz-ı Siyaset ve Tartışmalar" başlığı altında topladım.  Ömer Seyfettin'in "Türk Ülküsü" başlığı altında, üç "Yeni Lisan" makalesini, "Vatan! Yalnız Vatan...", "Yarınki Turan Devleti", "Amelî Siyaset", "Türklük Mefkûresi"; Sebilürreşad'ta milliyetiyle ilgili yazı ve verdiği cevap bu kitapta bir araya getirdim (Bilge Kültür ve Sanat Yayınları). Gökalp'ı ayrıca inceledim. Basılacak. Hemen belirteyim, "Gökalp'ın 'İslâm' Konulu Makaleleri", Nargiza Sattarova tarafından ilk defa derlenip yayınlandı. O da Bilge Kültür Sanat'tan.)

Etnisiteleri ayırmak; farklılaştırmak, bütünden koparmak, en kötüsü aynı inanç ve aynı kültür dairesi içindekilere azarlarcasına "Sen başkasın!... Sen başkasın!... Sen başka kalmalısın!..." diskuru çekmek, mensup olduğu milletin ötesinde, etnisiteye ait insana en büyük ihanettir. Bu insanları, emperyalist güçlerin kucağına atmaktır! Bu insanları paramparça etmek, karıyı kocadan, kardeşi kardeşten ayırmaktır!

"Niye bu kadar kızıyorsunuz?" diyeceksiniz. Kaç defa yazdığımı, kaç defa Balkan ülkelerinden, kanunlarından örnek verdiğimi hatırlamıyorum...

Koronavirüs çıktı. Tedbirler alınıyor. Kimileri oraya buraya bir etnisite dilinden afişler asıyor. Üstelik bu etnisitenin kendi içinde etnisiteleri var ve birbirleriyle anlaşamıyorlar.  (Bizzat sahada inceledim.) Bunun mantığı ne? Bu yazıyı bilen varsa, okuyan varsa onların Türkçeyi en iyi şekilde kullanacaklarını bilmiyorlar mı? Bu kadar gericilik, bu kadar yobazlık olur mu? Aynen öyle... Yaptıkları gericiliktir, yobazlıktır; çağı anlamamaktır. Daha ötesi halk arasına nifak sokmaktır.

Birbirimizden ayrışmamalıyız. Bakın burada HDP/PKK dediğimiz gruba bir bakıma "selâm" gönderdim. Daha doğrusu, HDP'in yeni başkanı Prof. Dr. Mithat Sancar'ın virüs çıkınca "kardeşlikten, birlikten, dayanışmadan" bahsetmesini "selâm" kabul ettim; "aleykümselâm" dedim.  

Birleşen noktalardan hareket ederken, her kültür dairesinde bulunabilecek birbirini tamamlayan, birbirini zenginleştiren farklılıkları, birinin diğerine tahakkümü gibi ortaya sürmek istilâcıların oyununa gelmektir.

Kardeşlik göstereceğimiz şu zamanda, sanki bir kısmımız diğerinizi anlamıyormuş gibi etnisite dilinden afişler hazırlamak, oyuna gelmekten başka nasıl izah edilebilir!

Bu meseleyi yine girmeyecektim. Özdemir İnce'nin "Türk Edebiyatı Türkçe Edebiyat" (Cumhuriyet, 22 Mart) başlıklı yazısında, haklı itirazını okuyunca yine birileri ortalığı karıştırıyor, dedim. (Devam edeceğiz.)

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları