Gladio'nun bugünkü tezgâhına gelmeyin!

Sabah’ta Emre Aköz, “Masumları vurmak teoriye uygundu” başlıklı yazısında, terörü sadece ayaklananların değil, devletin de uyguladığını anlatırken özel harp teorisyenlerinden David Galula’nın suçu karşı tarafın üstüne yıkma numarasına ve eski Özel Harp Dairesi Başkanı Tümg. Cihat Akyol’un, David Galula’dan esinlenerek 1971’de yazdığı Gayrinizami Kuvvetlere Karşı Harekât başlıklı makalesinden bir paragrafa dikkat çekiyor:
“Bazı ahvalde, propaganda için istismar edilmek üzere mürettep olaylar meydana getirilir. İsyancıların yaptığı izlenimini verecek; yağma ve katliam, ırza tecavüz olayları ele alınabilir.
Halkı mukavemetçilerden ayırmak için, sanki ayaklanma kuvvetleri yapıyormuş gibi, mücadele kuvvetlerince zulme kadar varan haksız muamele örnekleri ile sahte operasyonlara başvurulması tavsiye edilir.”

* * *

Aköz, sonuç olarak “Yukarıdaki satırları okuyunca, özel harp teorisine uygun davranmış bir görevliye niye laf ettirmediklerini ve omuzlar üzerinde meçhule giderken selam durduklarını anlıyoruz” diyerek Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının, intihar eden emekli albay Abdülkerim Kırca’nın cenazesine tam kadro katılmalarını eleştiriyor. Böylece, itirafçı Abdülkadir Aygan’ın iddialarını doğru kabul ederek, komutanlar hakkında bir suç ortaklığı isnadında bulunmuş oluyor. “Selam duranlar, Kırca’nın ne yaptığını biliyordu, onun için selam durdular” demiş oluyor!
Bu suçlama karşısında, komutanlar cevap vermeden, bizim bir yorum yapmamız doğru olmaz. Fakat, isim verilmiş olmasa da ortada ağır bir iddia vardır.

* * *


Bunun ötesinde asıl üzerinde durmak istediğim konu “suçu karşı tarafın üzerine yıkma tertipleri”dir. Mesela Abdülkadir Aygan da aynı yöntemi uyguluyor olabilir. Bu ihtimal niçin kimsenin aklına gelmiyor da herkes Türk subayını suçluyor?
Defalarca yazdım, ama bu vesileyle tekrarlamam gerekiyor ki NATO’nun Gladio örgütünün en önemli yöntemi, toplumsal muhalefetin üzerine yıkılacak eylemler yapmaktır.
Bu yöntemi, Gladio içinde rol alan İtalya’nın eski Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, Corriere della Sera’ya açıklamıştı.
En açık örnekse, İtalya’nın eski başbakanı Aldo Moro’nun Kızıl Tugaylar örgütü tarafından kaçırılıp öldürülmesi idi. İtalya ve bütün dünya, Aldo Moro’yu komünistlerin öldürdüğünü zannediyordu. Çünkü, CIA İtalya’da demokratik yollardan iktidara gelen komünist partisini tasfiye etmek istiyordu. Kızıl Tugaylar örgütünün militanları ise Belçika’nın Mons şehrinde bulunan NATO’nun Gladio eğitim merkezinde yetiştirilmişti.
Yani Kızıl Tugaylar CIA kontrolünde bir örgüttü!
İtalya, bu gerçeği yıllar sonra öğrenebildi!

* * *


Bugün asıl sorulması gereken soru şudur. Muammer Aksoy’dan Hrant Dink’e kadar Türkiye’de işlenen siyasi cinayetlerde tetiği çektirenler ortaya çıkarılmamıştır. Dolayısıyla, suçun planlayıcıları ortaya çıkarılmadan, kullanılan tetikçiler üzerinden TSK’yı veya siyasi grupları suçlamak, tuzağa düşmek demektir.
Yine bugün, bütün suçlar toplumsal muhalefete yüklenmek istenirken, aynı Gladio tezgâhı uygulanıyor olamaz mı?
Gerçekler ortaya çıkarılmadan, işaret edilenleri suçlamak, bilerek veya bilmeyerek Gladio operasyonuna alet olmaktır. Bu da sadece gazetecilik meslek ilkelerine değil, hiçbir ahlak ölçüsüne sığmaz.

Yazarın Diğer Yazıları