İyi bir maç olmasını bekliyordum. Ama bu kadar tek taraflı olmasını doğrusu hiç de ummuyordum. Manchester City bir kabus gibi çöktü Liverpool''un üstüne. 90 dakikada bazı bölümlerde top bile göstermediler.

Maça çok iyi başladılar. Sağdan, soldan, ortadan... Hemen her yerden atak yaptılar. Üst üste inanılmaz paslar izledik. Buna rağmen ani bir kontratakta Liverpool öne geçti. 17. dakikada Salah topu filelere gönderdi. Bu zaten maçta Salah''ın göründüğü tek andı.

Sonra yine Manchester City''in tek taraflı oyununu izledik. Bu güneşe kar dayanmaz. Gol geliyorum diyordu. Bir kanattan Mahrez, diğer kanattan Jack Grealish, ortadan Bruyne ile İlkay. Baş döndürücü bir şekilde atak üstüne atak geliştiriyorlardı. Liverpool kalesi ne kadar direnebilirdi ki buna. Direnemedi de. 27''de Grealish''in nefis pasını Alvarez gole çevirdi: 1-1.

Ben Liverpool''u bu kadar aciz hiç görmemiştim. Jurgen Kloop''u da çaresiz. İlk yarının son anlarında bu kez Mahrez''in yasını gole çeviren Kevin de Bruyne oldu ve City soyunma odasına 2-1 önde girdi.

İkinci yarıya Liverpool canlanır diye bekleyenler yanıldılar. Çünkü buna izin vermeyen City vardı sahada. Oyuncu değişiklikleri de fayda etmedi. Bu City''i durdurabilmek imkansızdı.

53''te İlkay Gündoğan, 74''te de Bruyne''nin asistiyle Jack Grealish havalandırdı fileleri.

4-1''di skor, 4-1''di ama çok daha farklı olabilirdi.

Sonraki dakikalarda da Manchester City''i izledik sadece. Liverpool''un da çaresizliğini.

Maç biterken Manchester City biraz daha yaklaştı Arsenal''e. Liverpool ise zirve yarışından çok uzakta, hatıralarıyla baş başa. İyi ki Haaland yoktu City''de, bu da Liverpool''un şansıydı.

Manchester City''de herkes iyiydi ve bu Grealish bambaşkaydı. Ben böyle bir şey görmedim. Bi yorul be arkadaş bi dur bi soluklan. Bir bakmışsın defanstan top çıkarıyor, bir bakmışsın ileride gol atıyor veya attırıyor.

Maçın bir başka müthiş adamı da hakem Simon Hooper''dı. Bizim hakemlerin izlemesini tavsiye ederim.