Güle güle turnalar yolunuz açık olsun

Güle güle turnalar yolunuz açık olsun

Turnaların göç mevsimi başladı. Yolları açık olsun.

Türk kültür tarihine baktığımızda Türklerin asırlardır hayvanlarla iç içe yaşadıkları ve onlardan çeşitli nedenlerle etkilendikleri görülür. En çok etkilendikleri hayvanlar da kuşlardır.

Kuşlarla ilgili İslamiyet öncesi inanç birikiminin Türk halkınca İslami rivayetlerle zengin bir görünüme sokulduğu bilinmektedir. Türkler, mezar taşlarından, halk danslarına, deyim ve atasözlerinden şiirlere kadar bütün kültür alanlarında kuşlardan esinlenmiş ve sanatlarında kullanmışlardır.

Özellikle kültürel değerler ve mistik bağlamda en çok anlam yüklenen ve motif olarak kullanılan kuş cinsi turnadır. Bütün Türk boylarında sözcüğün turna ve durna biçimine benzer olması, örneğin; Azeri Türkçesinde "durma", Başkurt Türkçesinde "turna", Kazak Türkçesinde "tırna", Kırgız Türkçesinde "turna", Tatar Türkçesinde "torma", Türkmen Türkçesinde "durna", Özbek Türkçesinde "tırna",  Çuvaşçada "durna", Kazan dilinde "terna" diye kullanılması bu kuşa verilen ortak değerin bir başka işaretidir.

Turna, İslamiyet öncesi Türk inanışlarında Gök Tanrı dışındaki ilah olarak kabul görmüş, ruhu Tanrıya ulaştıran aracı olarak düşünülmüştür. Tokat''ta, 1341 yılında Mehmet Çelebi''nin oğlu adına inşa edilen mezarın kitabesinde, koruyucu ruhun sembolü olarak işlenmiştir. Ayrıca Anadolu''da folklor ve etnoğrafya ürünlerinde motif olarak sıkça görülmüş, Anadolu''da hep mutluluğun, şansın ve uzun yaşamın simgesi olarak anılagelmiştir.

Geçmişten günümüze kutsal bir kuş olarak değerlendirilen turna kuşu, uzun boyunlu uzun bacaklı büyük ve zarif bir kuş türüdür. Estetik bir görünüme sahip olan turna kuşunun kendine özgü birçok özelliği bulunmaktadır.

Uyumaları tek ayak üstüne tüneyerektir. Diğer ayağının pençeleri arasına bir taş tuttururlar ve bir tehlike anında bu taşı yere düşürdüklerinde çıkan sesle turna sürüsünü uyandırarak topluca uçup tehlikeden kaçarlar. Bu nedenle turna "tehlikelere karşı hazırlıklı olmayı" temsil eder. Hatta, az sayıda yavru yetiştirdikleri için "uzun hayatı", tek eşle yaşadıkları için de "aile birliği ve sadakatı" temsil ederler. Çiftleşme zamanlarında ilginç danslar yaparak birbirlerini etkilemeye çalışırlar. Kuluçka zamanı yumurtanın üzerine dişi ve erkek sırayla yatarlar. Eşine en sadık hayvan turna kuşudur, tek eşli olan turna eşini kaybettiğinde başka kuşla eşleşmediği gibi eşine sadakatinden intihar ettiği bile görülür.

Halk anlatılarına göre vurulan ve yaralanan turnayı eşi terk etmez. Turnanın bu davranışı ''vefa, sadakat ve ikrara bağlılık'' olarak ifade edilir.

Ortalama ömürleri de 20-30 yıldır. Göç sırasında sulak yerlerde konaklayan, yükseklerden uçarak göçen bu iri kuşları her yerde insanlar kutsallaştırmış ve saygı duymuşlardır.

Anadolu''da turnanın bolluk ve bereket getirdiğine inanılır. Gelinlerin saçına turna teli takılması da bu nedenledir. Turna aynı zamanda temizliğin, sadakatin, saflığın, sabrın, özgürlüğün, vefanın ve onurun  simgesidir.

Halk Edebiyatında sevgiliyi ve haberciyi, Alevi-Bektaşi edebiyatında ise özellikle Hz. Ali''nin avazını temsil eden simge kuştur. Alevi-Bektaşi kültüründe Hz. Alî''yi temsil etmesi özelliğiyle dikkat çeken, sesinin Hz. Ali''nin sesine benzetilmesi ile de kutsal sayılan, İslam dininin kabulünden sonra "donuna girilen" varlıklardan biri, belki de ilki ve en önemlisi olarak gösterilen kuş "turna"dır.

Vilâyetnâme''de Hacı Bektaş Velî ile olan bağı nedeniyle yer alan ilk Türk mutasavvıfı Ahmed Yesevî''nin "turna donuna girme"si ile ilgili çeşitli menkıbelerin oluştuğu bilinmektedir.

Turnanın, Alevî-Bektaşî geleneğinde Hz. Alî ve Hacı Bektaş Velî ile bütünleştirilmesi, Hz. Alî''nin sesini bu kuşa verdiğine inanılması, Pir Sultan''ın:

                Hazret-i Şâh''ın avâzı

Turna derler bir kuştadır

ve

Turnaya vermiş sesini

Aşıklar tutsun yasını

Ayrıca çeşitli âşıkların:

Gitme turnam gitme nerden gelirsin

Sen nazlı canana benzersin turnam

Her bakışta beni mecnun edersin

Gönülden mihmana benzersin turnam 

biçimindeki turna üzerine söylemleri bu inancın belirgin işaretlerindendir.

Bilindiği gibi, cem âyinlerinde semahların ve semahlar arasında da "turna semahı"nın özel bir yeri vardır.

Turna Semahı kozmik bir danstır. Erkek kollarını açarak kadının etrafında pervane olur. Turna Semahı''nı dönenler sağ eli ile gökyüzünden enerjiyi alır, sol eli ile yeryüzünden enerjiyi alır. Dans sonunda semazen ikilisi ellerini göğsünde mühürlerler ve gönül gözünü güçlendirirler.

Dansta hareketler ağır ve olgundur. Semah dönenler ard arda dizilerek kollarını turnanın kanatları gibi yana doğru açarak ezginin ritmine uygun yürürler. Başlangıçtaki bu yürüyüş turnanın ağır ağır havalanıp uçuşunu andırır. Turna Semahı''nda devran esastır. Canlar döne döne bu devranı ve döngüyü tamamlarlar.

Turnaların yaşam tarzı Osmanlı ordusunu da etkilemiş, Osmanlı Ordusunda Yeniçeri Ocağının simgesi olarak kabul edilen  turna kuşunun tüyü Yeniçeri börküne işlenmiş,  Yeniçeri Ocağı''nın devşirmeden sorumlu önemli bir subayına da Turnacıbaşı denmiştir. 

Turnalar, konakladıklarında  katar başı lider turnayı ortaya alıp etrafında halka oluşturdukları gibi devşirme Yeniçerililer de konakladıklarında ya da eğitim sırasında Turnacıbaşı subayı ortada durmakta ve Sefer sırasında da yürüyüş kolunda iken aynen turna katarı gibi düzen alarak yürümektedirler. Bu nedenle, Yeniçeri yoldaşlığı bir çeşit turna yoldaşlığıdır. Turna, Yeniçerilerin inanç dünyasına da ışık tutmuştur.

Anadolu türkülerinin derin hüznünü yansıtan "Allı Turnam" türküsünde "Allı turnam bizim ele varırsan şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle" diye seslenilen turnalar... "Eğer bizi sual eden olursa, boynu bükük benzi soluk yar söyle, gülüm gülüm kırıldı kolum tutmuyor elim turnalar ey!"  Söylemi ve değerli dostum Musa Eroğlu''nun havalandırdığı:

Telli turnam selam götür / Sevdiğimin diyarına

Üzülmesin ağlamasın / Belki gelirim yarına

deyişi yüreğimizin yanık sesidir.

Bu ses ünlendikçe turnaların kadri de daha çok bilinecek, bu kutsal habercimizin yollarındaki enerji hatları leylek ve turnaların göç yollarındaki dinlenme mekanları olarak görülen noktalarda cereyana kapılarak toplu ölümlerine neden olan yüksek gerilimlere dikkat edilecektir sanıyorum.

Önerim, leylek ve turnaların  göç sırasında konma noktaları olan büyük enerji direklerine ağaç parçaları yerleştirilmeli ya da teknik bazı önlemler alınmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları