Hafızlık ne getirir neler götürür?

Hafızlık ne getirir neler götürür?

Kur''an''ı hıfzettireceğinize, Arapçayı öğretin, Kur''ân''ı anlasınlar... Kaç defa yazdım. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir zamanda, Hak Teâlâ, bizzat Hicr, 15/9''da zikri/Kur''ân''ı koruyacağını belirttiğine göre, hıfzettirmekte ısrar neyin nesi?

Hafız olmak isteyenlere kimse bir şey diyemez... Hıfzetme çocuk yaşta başladığı için çocuğa bu sorulmuyor, kararı aile veriyor. Benim oğlum/kızım Kur''ân''ı ezberleyecek, sevaba girecek deniyor. Hıfzetmek öyle kolay değil. Hafızlığa yöneltilen çocuklar, Millî Eğitim tedrisini ister istemez aksatırlar. Hıfzı öne alanlar hâliyle sıralı mektebe gidemezler, hayata eğitimsiz devam ederler veya sonradan imtihanlara girerler. Nice beyinler böyle harcanıyor. Şu zamanda, bütün mektepler imam hatibe dönüştürülmek istendiğine göre, varabileceğimiz yeri siz tahmin edin!

Kur''ân yazılmıştır. Yazılı ve sesli istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Okumasını bilmeyenler dinlerler. Okumasını bilenler "zikir" için açıp okurlar. Bizde meal okuma alışkanlığı pek yoktur. Kur''ân hatmetmek de esastır. Kaç defa hatmettin, yarışı bile yapılır. (Doğrusu ben de bu yarışa girmiştim!)

Hak Teâlâ kitabında neyi buyuruyor?  

"Bunları biz sana âyetlerden ve hikmetli zikr''den (Kur''an''dan) okuyoruz." (Âl-ı İmrân, 3/58). "O inkâr edenler, zikri (Kur''ân''ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi." (Kalem, 68/51)

Sadece iki ayeti örnek verdim. "Anlamak" esas değil mi? 

Hıfzettikten sonra zihinde muhafaza için ne yapmak gerekiyor? Dedemden misal getirmiştim. Çevrenin ünlü hafızıydı. Yozgat''ta Çapanoğlu Camisi''nde ders görmüştü. Küçücüğüm... Yaya, yoldayız. Dedemin dudakları kıpır kıpır... Sorduğumda, Kur''ân''ı unutmamak için okuduğunu söylerdi. Ezberlemek başka, muhafaza etmek başka...

Türkiye''de mektepleri bırakıp kurslarda, tarikat/cemaat merkezlerinde Kur''ân ezberletilenlerin sayısını bilmek de mümkün değil. Nice beyinler gidiyor.

Milyonu aşan Kur''ân ezbercisinden bahsediliyor. Sürekli hafızlık kursları açılıyor. Acaba o an için Kur''ân''ı ezberleyenlerin kaçı tamamını zihninde muhafaza ediyor?

Dinî eğitim deyince hafızlık birinci plana çıkarılıyor. Diyanet''in Kur''ân kursları, cemaatlerin/tarikatların dershanelerindeki kendi anlayışlarına, meşreplerine, şeyhlerinin/şeflerinin beyin çapına göre eğitimleri çocukları nereye götürür?

"Kur''an hem ilk emir olan okuma (ve ezberleme) ile hem de yazı ile koruma altına alınmıştır. Kur''an-ı Kerim''i Allah Teala''nın koruma vaadi ayette vurgulanmakta olup; ''Kur''an'' ismiyle, sözlü (ezber), ''Kitap'' ismiyle de yazılı olarak muhafaza edileceğine ve dolayısıyla her iki şekilde de koruma altında olacağına dikkat çekilmekte." (Hatice Şahin, "Hafızlık Eğitimi, Hafızlığın Günümüzdeki Uygulama Modelleri", Yaygın Din Eğitimi Sempozyumu-1, DİB Yayınları)

İlmî araştırmalar da gerçekleri net ortaya koyuyor.

İnsanlar artık uzayda ders görmeye başlarken "medrese" içinde kalabilir misiniz? DİB Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş "okumak"tan bahsediyor, sonra medreseleri de örnek gösteriyor. Öncesinde şu sözleri asıl varılması gereken yeri belirtiyor:

 "Bizim Diyanet İşleri Başkanlığı olarak en önemli işimiz bilgiyi, doğru bilgiyi, sağlıklı bilgiyi insanımıza milletimize ulaştırmaktır. Yapmış olduğumuz faaliyetlerin en önemlisi budur diye düşünüyorum. Çünkü Kur''ân ilk inen ayetleri ile bunu bize anlatıyor. ''Oku, rabbinin adı ile oku.'' İlk gelen ayetlere baktığımızda orada okumaktan, öğrenmekten, öğretmekten, bilgiden, kalemden bahsediyor. Bu ne demektir? İslam ümmetinin çocuklarının elinden kalem ve kitap eksik olmayacaktır demektir."

Hangi "kitap" eksik olmayacak?!

Gazetemizin internet sitesi haber müdürü Fatih Ergin, hafızlıkla ilgili bir tivit attı, birçok yayın organında sözleri başka yerlere çekildi. İkinci tivitinde, maksadını netleştirdi:

"Her fırsatta laik cumhuriyete meydan okuyan, kamudan vakıf ve derneklerine aktarılan paralarla finansman sağlayan tarikatların hedefindeyim. Ben, zorunlu eğitim çağında olup okula göndermedikleri çocuklardan hafızlık adı altında devşirmek istedikleri modele işaret ettim. NOKTA!"

Ali Erbaş, aynı konuşmasında "Doğru dinî bilgilerle insanları donatmazsak, yaşadığımız olayları görüyorsunuz. O doğru dinî bilgiyi bizim insanımıza ulaştırmamız gerek." diyor.

Devletin kontrolü dışındaki "dinî bilgi"nin insanlarımızı nereye götürdüğünü, tarikat/cemaat skandallarında görüyoruz. Üstelik doğru bilgi için cemaat/tarikat vakıflarından Millî Eğitim medet umuyor.

Bu medet umma kasıtlı olursa, yanlış bilgi yayanlara Millî Eğitim de teslim edilmiş demektir.

Araştırın bakalım... Cemaatleşme/tarikatlaşma İslâm tarihinde nasıl fecaate yol açtı?

Yazarın Diğer Yazıları