Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Hilafet ve Filistin sorunu

Hilafet ve Filistin sorunu

Hamas terör örgütünün 7 Ekim sabahı İsrail'e karşı başlattığı saldırılar ve sonrasında İsrail'in giriştiği operasyonlar neredeyse bir ayını doldurmak üzere.

Bu bir ay son derecede kanlı şiddet olaylarına sahne oldu ve ne yazık ki aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu birçok sivil bombardıman ve çatışmalarda yaşamını yitirdi.

Hatırlayınız Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayların ilk başladığı günlerde mutedil ve uzlaştırıcı tutumu ile dikkat çekmiş, birçok kişiyi şaşırtmış ve büyük ölçüde de takdir toplamıştı.

Erdoğan’ın İsrail’in Hamas’a yönelik başlattığı terör operasyonuna hız vermesinin ardından "Hamas bir terör örgütü değil, topraklarını ve vatanını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur." Çizgisine gelmesi ise benim için hiç de şaşırtıcı olmamıştır.

Bakınız önce şunu söyleyeyim bir silahlı gücün meşru bir ordu mu yoksa bir terör örgütü mü olduğu hususunu belirleyen unsur, ulaşmak istediği hedef ve bu hedefin haklılığı değil uyguladığı eylem biçimidir!

Hedefi ne kadar meşru ve haklı olursa olsun terör yöntemini hedefine ulaşmak için kullanan her silahlı güç en temelde bir terör örgütü olarak tanımlanır.

Bu çerçevede Hamas’ın bir terör örgütü olduğu ve İsrail’e, İsrail’de yaşayan sivillere yönelik son derecede barbarca bir terör saldırısı ile bu şiddet sarmalını başlattığı kesindir.

İsrail’in verdiği yanıtın çoluk çocuk kadın demeden sivilleri de etkilemesi ise elbette ki hiçbir şekilde kabul edilemez. İsrail teröre karşı mücadelede haklılığına gölge düşürmek istemiyorsa sivil kişiler ile teröristleri son derecede büyük bir özenle ayırmalı, operasyonlarını asla ve kat’a bir devlet terörüne dönüştürmemelidir.

Bu uzun girizgâhtan sonra konunun Hilafet ile ilgisine geleyim:

Çatışmalar başladıktan sonra bazı zevat Müslüman dünyanın bugün içinde bulunduğu perişan ve aciz halin sebebinin Hilafetin kaldırılması olduğunu ileri sürdü. Bunlar Mustafa Kemal Atatürk, Hilafeti kaldırmasaydı Müslümanlar başsız kalmaz, birlik beraberlikleri bozulmaz, İslam dünyası da bugünkü perperişan hâle düşmez Filistin sorunu da olmazdı diyerek Mustafa Kemal Atatürk’ü Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında son derecede ağır bir şekilde eleştirdiler. Özellikle sosyal medyada Hilafetin geri getirilmesini dillendirenler bile oldu.

Peki, bu eleştiride herhangi bir haklılık payı var mı?

Bu konuda bir haklılık payı olup olmadığını, Hilafetin böyle bir etkisinin olup olmadığını bize gösterebilecek tek kaynak elbette ki tarihtir.

Tarih bilimi ise bize bu eleştirilerde hiçbir şekilde en küçük bir haklılık payı olmadığını gösteriyor.

Öncelikle eğer mesele Kudüs ve Filistin’in elden çıkması önce İngiliz sonra da İsrail hâkimiyetine girmesiyse bu olay 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Halifesinin iktidarı döneminde olmuştur ve üstelik de bölgedeki Müslüman Araplar Halifeleri yerine İngiliz ve Fransızların yanında saf tutup Halifenin ordusuna karşı savaşmışlardır. Bu noktada Hilafetin bir birleştirici etkisi olmadığı açık ve net olarak görülmüştür.

Dahası 1. Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde Kasım 1914'te Osmanlı Halifesi tarafından ilan edilen Cihad-ı Ekber de bir fayda sağlamamış ne Müslüman Araplar bu çağrıya uymuş ve ne de bu çağrı Osmanlı’nın Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Orta Doğu ve Afrika’daki topraklarını kaybetmesini engelleyebilmiştir.

Yani konuya bu açıdan bakarsak Müslüman dünya Osmanlı Halifesi iktidarında emperyalist işgale uğramış, birlik ve bütünlük sağlayarak işgalci güçlere Halife iktidarında karşı koyamamıştır.

Mısır, Libya, Cezayir, Tunus gibi toprakların kaybedilmesi Hindistan’ın bir İngiliz sömürgesi haline gelmesi de gene Osmanlı halifesinin Müslümanların başında olduğu zamanlarda meydana gelmiş olaylardır.

Yani tarih bize açıkça gösteriyor ki Müslümanların sözde başsız kalmadığı, Osmanlı Halifesinin iktidarda olduğu zamanlarda en büyük dağınıklık ve çöküş yaşanmış bulunmaktadır.

Diğer yandan Hindistan, Cezayir, Tunus, Libya gibi emperyalist güçler tarafından işgal edilmiş olan birçok ülke Mustafa Kemal Atatürk’ün emperyalist güçleri yenmesinden ve bağımsız bir devlet kurabilmesinden ilham alarak emperyalizme karşı direnmiş ve sömürge olmaktan kurtulabilmiştir.

Sonuç olarak Hilafetin kaldırılması Müslümanların bugün içinde bulunduğu halin nedeni değildir. Hilafet bırakın diğer İslam ülkeleri Osmanlı’ya bile bir fayda sağlamamış, çöküp yıkılıp gitmesini engelleyememiştir!

Fakat açıkça söylemek isterim ki Hilafeti kaldıran Mustafa Kemal Atatürk’ün uyguladığı antiemperyalist ve bağımsızlıkçı politikalar bugün var olan birçok Müslüman ülkenin kuruluşunda ilham kaynağıdır ve demedi demeyin Türkiye başta olmak üzere bu ülkeler Mustafa Kemal’in öğütlerini tam olarak tutsalar, onun yolundan ayrılmasalar bugünkü zelil hallere de düşmezlerdi.

Yazarın Diğer Yazıları