Bir:
Özgür Özel başta olmak üzere CHP’lilerin, “Bu dava siyasidir. Ekrem İmamoğlu’nun tek suçu cumhurbaşkanlığına aday olmasıdır. Başka hiçbir suçu yoktur. İddianame bir iftiranamedir, içi bomboştur” söyleminden vazgeçmesi, suç örgütü kurmaktan rüşvet almaya, usulsüzlükten yolsuzluğa, ihaleye fesat karıştırmaktan parayla delegelerin iradesine müdahale etmeye kadar İBB iddianamesinde ortaya atılan tüm iddialara somut yanıtlar vermesi, ellerinde o iddiaları çürütecek bilgi ve belgeler varsa bunları hem mahkemeyle hem kamuoyuyla paylaşması gerekir.
İki:
Benim yakın çevremde yaptığım gözlemlere göre başlangıçta davayı tümüyle siyasi olarak nitelendirenler, 3900 sayfalık iddianame karşısında, “Acaba yanılıyor muyum” sorusunu kendilerine sormaya başlamışlardır. Türkiye genelinde de benzer sorular pek çok insanın zihnini meşgul ediyor olabilir. CHP’liler yol haritalarını belirlerken bu durumu gözden uzak tutmamalıdır.
Üç:
Dava, TRT’den naklen yayınlanmalıdır. Buna yasal engel varsa Meclis birkaç gün içinde tek maddelik bir kanunu kolayca çıkarıp o engeli kaldırabilir. En büyük ve en gerçek jüri halktır. Davanın TRT’den yayınlanması, hâkimleri de dava ve karar sürecinde daha dikkatli ve titiz davranmaya yöneltecektir.
Dört:
Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının CHP’yi ele geçirmeye yönelik çabaları da iddianamede yer almaktadır. Bilindiği gibi CHP’de son yıllardaki en büyük değişim tartışmalı bir kurultay sonucu Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan uzaklaştırılması ve yerine Özgür Özel’in getirilmesidir. Dolayısıyla davanın önümüzdeki aşamalarında Özgür Özel’in de davaya dâhil edilmesi sürpriz olmaz.
Beş:
Başsavcılığın iddianame doğrultusunda Yargıtay’a başvurması, birçok hukukçu tarafından “CHP’nin kapatılması isteniyor” şeklinde yorumlanmıştır. Böyle bir kapatma davasının açılması son derece yanlış olur. İBB’yle ilgili davayı da tümüyle siyasi amaçla kotarılmış bir noktaya taşır.
Altı:
Davanın uzun sürmemesi, haftanın 5-6 günü çalışılarak 3-4 ay içinde sonuçlandırılması insan haklarına saygının ve uluslararası hukuka uymanın gereğidir. Suçlular varsa bir an önce hüküm giymelidir, suçsuz olanlar ise cezaevlerinde daha fazla çile çekmeden özgürlüklerine kavuşmalıdır.
SINIRLI DEĞİL TOPYEKÛN OPERASYON!
Türkiye’de kumar sorununa; bahis oyunları oynayan futbolcular, hakemler, teknik direktörler ve kulüp yöneticileriyle sınırlı bakmamak, alkol, sigara, uyuşturucu ve teknoloji bağımlılığı gibi dev bir sorun olarak yaklaşmak gerekir.
Sağlık Bakanlığı ile Yeşilay’ın 26 ilde 36 bin 334 kişinin katılımıyla yaptığı araştırma, kumar sorununun hangi boyutlara ulaştığını net biçimde ortaya koyuyor.
Bu kapsamlı araştırmanın sadece birkaç sonucunu yazayım:
-Türkiye’de 15 yaş ve üzerindeki bireylerin yüzde 10.1’i hayatlarında en az bir kez kumar oynadı. Nüfus dikkate alındığında yaklaşık 6.8 milyon kişinin hayatında en az bir kez kumar oynadığı gerçeği ortaya çıkıyor.
-En çok tercih edilen kumar oyunları piyango biletleri, spor bahisleri ve loto oyunları olarak belirlendi.
-Yasa dışı bahis oynama 15-24 yaş aralığındaki gençlerde diğer yaş gruplarına göre daha yaygın. Bu oyunlar ağırlıklı olarak internet ve akıllı telefonlar aracılığıyla oynanıyor.
-Erkeklerde kumar oynama oranı kadınlara göre yaklaşık iki kat fazla bulundu.
-Kumar oynama, farklı eğitim düzeylerindeki kişilerde benzer oranlarda görülüyor.
-Kumara başlama yaşı incelendiğinde en riskli grubun gençler olduğu dikkati çekiyor. Kumar oynamış bireylerin yüzde 71’i 15-24 yaş arasında, yüzde 19’u ise 25-34 yaş arasında bulunuyor.
***
Doç. Dr. Mehmet Dinç öncülüğünde yapılan bir araştırma da kumarla ilgili çarpıcı bilgiler veriyor bize:
-Kumar, kamu düzeninin yanı sıra bireyler, aileler ve toplumlar için ciddi bir halk sağlığı tehdidi hâline geldi.
-Kumarın, oynayanlar için iş kaybına uğrama, iflas, aile ve sosyal ilişkilerde bozulma, sağlık sorunları yaşama ve suça yönelme gibi sonuçları oluyor.
-Dünya Sağlık Örgütü’ne göre kumar bağımlılığı yaşayan bireylerin yüzde 20’si intihar girişiminde bulunuyor. Bu oran, diğer tüm bağımlılık türlerinden daha yüksek.
***
Peki, ne yapılabilir, kumar sorunu nasıl çözülebilir?
Bir kere şunu bilmek gerekiyor:
Operasyon gereken hasta pansumanla iyileşmez.
Ortada acilen operasyona alınması gereken bir hasta var.
Kumarı yasal ve yasa dışı diye ayırmak büyük yanılgıdır.
İkisi de yasaklanmalı, yasağa uymayanlara ağır cezalar getirilmelidir.
Çalışmadan, alın teri dökmeden zengin olunabileceği düşüncesinin şans, talih, bahis oyunlarıyla körüklenmesine daha fazla seyirci kalınmamalıdır.
“Yasaklanırsa tüm kumar faaliyetleri merdiven altına iner” gerekçesi gerçekçi değildir. Bugün uyuşturucu kullanmak yasal olsaydı milyonlarca kişi cebinde esrar, eroin ve marihuana ile dolaşırdı.
Kumar bağımlılığı olanlar eğitim ve araştırma hastaneleri ile devlet hastanelerindeki Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezlerine (AMATEM) yatırılarak tedavi edilmeli, el sanatlarına, spora, müziğe yönlendirilmeli, kendilerine yeni ve sağlıklı bir hayatın yolu açılmalıdır.