İhanete rağmen hep ayakta!..

İhanete rağmen hep ayakta!..

Deniz Gezmiş''in Samsun''dan Ankara''ya, "Tam bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal  yürüyüşü"nü bile anlamayanlar, bir dönem Atatürk''e saldırmayı, cumhuriyete karşı çıkmayı ve laiklik düşmanlığı konusunda gericilerle hareket etmeyi bile "solcu"luk zannederlerdi...

Sonra bu hastalıklı yaklaşım tamamen Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığına dönüşmüş olmalı ki, Öcalan, Kandil, PKK, hatta terör örgütünün partisi HDP hayranlığı bile "solcu"luk olarak pazarlanır hale getirildi...

İşte Türkiye Cumhuriyeti''nde bir sokağın adının "Türkbeyi" olmasından bile utanç duyduğunu söylemesi, insanlar cezaevinde ölürken Ergenekon davasında müdahil olması, Öcalan''a özgürlük istemesi, FETÖ''cülerle canlı yayınlarda buluşması ve TSK''yı kimyasal silah kullanmakla suçlaması çokça tartışılan TTB Başkanı Fincancı''nın da cumhuriyetten oldukça muzdarip olduğu anlaşılıyor...

Bu arada sadece sahte "solcu" geçinen liboşlar, Sorosçular, iş birlikçiler, PKK, IŞİD, El Kaide, tarikat-cemaat yanlıları değil; AKP''li Mahir Ünal''ın daha geçen hafta, Türkçe üzerinden "bütün düşünmemizi yok etti" diyerek cumhuriyeti ve dolaylı olarak Atatürk''ü hedef alması da haftanın en çok tartışılan konusu oldu...

Ünal''a sadece Millet İttifakı''nın değil, Cumhur İttifakı''nın da tepki göstermesi toplumdaki infialden kaynaklandı...

Evet; Türkçenin devleti uygar dünyaya nasıl entegre ettiğini anlamayan gaflet çevrelerine göre, cumhuriyet sadece hilafeti kaldırmamış, aynı zamanda Arapça ile Osmanlıcayı da yok ederek, "düşünmeyi" bile engellemişmiş!!!

Ezeli kimi gafillerin savunmasına bakılırsa da, Cumhuriyet Ermenilere zulüm etmiş, Şeyh Sait, Seyit Rıza ve İskilipli Atıf gibi cumhuriyet düşmanlarıyla mücadele ederek, sözde ayrılıkçılık da yapmışmış!!!

Sanki Çanakkale Zaferi Anadolu''nun her köşesindeki, her etnik gruptan insanın çabasıyla kazanılmamış, sanki Kurtuluş Savaşı''nda milletçe zafere ulaşılmamış ve sanki ilk Meclis''te bu ülkenin her kesiminden insanlar bulunmamış gibi, 100 yıla yakın süredir gericisi, bölücüsü, döneği, liboşu, sahte solcusu, iş birlikçisi, satılmışı, kiralanmışı Cumhuriyet''e, Atatürk''e ve laikliğe saldırmaya devam ediyorlar...

Peki; yüzde 90''ı okur yazar olmayan, cehaletin, sefaletin bataklığında emperyalizmin kanlı tezgahında bölünmeye sürüklenen bir topluluğu ulusa dönüştüren ve toplumu çağdaşlaştırmayı amaçlayan Türk Devrimi''nin bir parçası olan cumhuriyet nasıl kurulmuştu acaba?..

"Efendiler, yarın cumhuriyeti edeceğiz..."

Yarın Türkiye Cumhuriyeti''nin kuruluşunun 99. yıldönümü...

Okuyan, yazan herkes bu girişimin nasıl başladığını bilir de, "gaflet, dalalet ve hatta ihanet" içinde olanlara bir kez daha anımsatmakta yarar var;

Aslında Erzurum Kongresi sonrası, 23 Temmuz 1919''da yayımlanan bildirinin 3. maddesindeki "Ulusal Kuvvetleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır" kararıyla Cumhuriyet anlayışı ifade edilse de, Osmanlı 1923''e kadar büyük badireler atlatmıştı...

1923 sonlarındaki kabine bunalımının ardından Ekim ayının sonu gelmesine rağmen hükümetin kurulamaması ise Gazi''yi iyice endişelendirmişti...

1923 yılının Eylül ayında bir yabancı gazeteci ile konuşurken ilk kez Cumhuriyet sözcüğünü telaffuz eden Gazi, artık zamanın geldiğinin de farkındaydı...

İşte o yüzden Atatürk, 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya Köşkü''nde arkadaşları için bir sofra hazırlattı. Latife Hanım bizzat ilgilenmişti yemekle...

Büyük Önder Atatürk, İsmet Paşa ile diğer bazı zatların bulunduğu akşam yemeğinde yaşadıklarını Nutuk''ta şöyle anlatıyor;

"Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa''lara rastladım. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini Kazım Paşa vasıtasıyla bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa''ya ve Fethi Bey''e de Çankaya''ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya''ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey''lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek sırasında, ''yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz'' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim."

Anayasa ve bayram...

Atatürk''ün bu açıklamasının sonrasında Ankara dışından bazı çatlak sesler çıksa da, Gazi Paşa aynı gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası''nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırlatır...

Ve 29 Ekim 1923 günü "Türkiye devletinin hükümet şekli cumhuriyettir" hükmünün yer aldığı tasarı TBMM''deki 158 üyenin tamamının oyuyla kabul edilerek cumhuriyetin ilanı resmileşir...

"Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi de devlet yönetimine nakşedilince, o akşam Meclis binası "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ve alkışlarla çınlar...

Evet; işte bu müthiş kararın ardından yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni devletin ilk cumhurbaşkanı seçilir...

Gazi Paşa, Cumhurbaşkanı olarak ilk konuşmasını da, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır" diyerek bitirir...

Atatürk ilk hükümeti kurmakla İsmet İnönü''yü görevlendirirken, Fethi Okyar da TBMM Başkanlığı''na seçilir...

Cumhuriyetin kuruluşu ve Atatürk''ün ilk Cumhurbaşkanı seçilmesi yurt genelinde büyük coşkuyla kutlanırken, 29 Ekim tarihi, 1925 yılından bu yana "Millî Bayram" olarak kutlanır...

Evet; tüm dünyada şaşkınlık yaratan büyük bir Kurtuluş mücadelesinin ardından, yok olmaya yüz tutmuş bir topluluktan büyük bir ulus yaratan ve milleti cumhuriyetin çatısı altında toplayan Atatürk''ü anlamayanlar 99 yıldır nafile saldırılarını sürdürseler de, rejim yıkılıcılığında amaçlarına ulaşamadılar...

Çünkü "gaflet, dalalet ve hatta ihanet içinde" olanlara, Atatürk''ün mirasına ihanet edenlere, toplumun güvendiği kurumlara sızan Truva kısraklarına, her fırsatta Türk Ordusu''na saldıranlara ve Doğudaki isyanlar üzerinden Atatürk''ü katliamcılıkla bile suçlayan hainlere, zavallılara rağmen "Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak..."

Yazarın Diğer Yazıları