İngiliz kırığın işbirlikçileri !

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Medine Müdafası kahramanı Fahrettin Paşa ve Osmanlı'yı 'hırsızlıkla' suçlayınca uyandı bizimkiler..

Arabistanlı Lawrence adlı İngiliz kırığın peşine düşüp din kardeşini arkadan hançerleyen bu arsız, bu görgüsüz güruhu, yeni tanıdı bizimkiler..

Arabistan çöllerinde, Yemen'de,  Filistin'de Müslüman atamıza işgalci deyip İngilizle iş tutan ahlaksızların mahdumlarının fıtratına yeni uyandı bizimkiler..

İktidarlarının ilk günlerinden beri, dolarcıklar yüzünden diplerinden ayrılmadıkları adamların ne mal omduğunu yeni anladı bizimkiler..

Oysa 'Açılım' rezaletinde, bu adamlar gibi bir İngiliz uşağı olan Şeyh Sait'in adının meydanlara verilmesine de sessiz kalmıştı bizimkiler..

Eh, kendi tarihindeki ihanetin adının meydanlara yazılmasına sessiz kalırsan, dedesi gibi kendi de İngiliz uşağı olan bir adam, atana hayda hayda laf eder.. Senden ve senin yürüyüşünden alıyordur cesaretini..

Evet ülkemiz kazansın ama  gavur parasıyla beş para etmez adamları, sırf gavur parasının hatırına bu kadar cilalarsan, bu cüretle karşılaşman kaçınılmaz..

Yıllardır dünyayı, dolar milyarderi bu mirasyedi güruhtan ibaret gibi algılaman, bugün yaptıkları ahlaksızlığın açık bir cesaret çekidir..

**

Bunları düşünürken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in sözleri geliyor aklıma..

Akşener, diplomasideki ve özellikle de Ortadoğu ve İslam dünyasındaki açmazlarımıza işaret ederken hep şöyle diyor:

-Bu beylere tavsiyem, hiç değilse 100 sayfa tarih okusunlar.. Ne yapmaları ve ne yapmamaları gerektiğini anlarlar..

**

Tarihin gerçeklerine rağmen.. Bu adamların kıvraklıklarına rağmen.. Mukaddes kitabımızı onların dilinden okumaktan başka hiçbir ortak yanımız yokken, bu kadar yüz verir, gavur parası hatırına bu kadar adam yerine koyarsan..

Kendi vatanından, kendi milletinden çalan bu ahlaksızlar da, küffar yağmalamasın diye, Peygamber efendimizin kutsal emanetlerini can siperane koruyup İstanbul'a gönderen Fahrettin Paşa'yı hırsızlıkla suçlar..

Yüzü elinle verirsen, sözü kulağınla duyarsın..

**

SOVYET B..U

BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in sosyal medyadaki ahlaksız paylaşımına dair yazarken, ne ilgisi varsa ve nereden geldiyse aklıma, bir fıkra var, bilir misiniz?

1980'de Çin-Sovyetler Birliği sınırında, tam da tel örgülerin üzerinde bir parça insan dışkısı bulunmuş..

Bu durumu haysiyet kırıcı bulan iki ülke de ayağa kalkmış..

Sovyetler, "Çinliler sınırımıza pisledi" diye ayağa kalkarken, Çin de, "Sovyetler sınırımıza pisledi, bedelini ödeyecekler" diye ayağa kalkmış..

İki ülkenin orduları sınıra yığılmış.. Eller tetikte, savaşa girmeleri an meselesi..

Bu gerginlik Sovyet egemenliğindeki Doğu Bloku ülkelerini tedirgin etmiş.. Acil toplanmışlar ve kara almışlar;

- İki yoldaş ülke bir b..k yüzünden savaşa girmemeli.. Sınıra heyet gönderip sorunu çözeceğiz..

Hemen bir heyet oluşturup, Başkan olarak da, dönemin Romanya lideri Çavuşesku'yu belirlemişler..

Ertesi gün sınıra giden heyet, sıfır noktasında, yani dışkının başında toplanmış..

Sovyetler bağırıyor "Bu Çinli dışkısı", Çinliler bağırıyor "Bu Sovyet dışkısı."

Bu sırada Çavuşesku araya girip, "Herkes sussun.. Ben anlarım şimdi kimin dışkısı olduğunu" diyerek, parmağıyla bir parça alıp tadına baktıktan sonra açıklamış;

- Bu Sovyet b..u

Sovyetler isyanda tabi.. İtirazlar, bağırışlar arasında biri "Yalancı, nereden biliyorsun Sovyet b..u olduğunu?" deyince, Çavuşesku noktayı koymuş;

-İnsan 40 yıldır yediği b..u bilmez mi?

**

Dürüstçe bir davranış.. Ne yediğinin idrakinde en azından.. Bu farkındalık,  "idrak yolları" sorunlu olanların başına inşallah..

Yazarın Diğer Yazıları