İşte gerçek Türk kadını. 50 yaşındaki Anadolu kadınını hayret ve hayranlıkla dinleyeceksiniz

İşte gerçek Türk kadını. 50 yaşındaki Anadolu kadınını hayret ve hayranlıkla dinleyeceksiniz
Bir televizyon programında konuşan 50 yaşındaki kadının sözleri hayranlıkla dinlendi. Kadının verdiği ders sonrası salonda alkış kıyameti koptu.

Bir televizyon programında mikrofonu alan 50 yaşındaki Anadolu kadınının konuşması sonrasında salondaki dinleyicilerin alkışlamaktan adeta elleri koptu.

Özgürce Anadolu’da hayvancılık ve çiftçilik yaptığını belirten kadın hiçbir maaşı olmadan laik Atatürkçü 7 tane çocuk yetiştirdiğini söyledi.

Anadolu halkının geçmişten günümüze kadar bağlarından kopmadığını söyleyen kadın İstanbul’da yaşayıp tüm nimetlerinden faydalanan ve vatanına milletine sahip çıkmayanları kınadı.

Anadolu kadınının salonda alkış kıyameti kopartan konuşması şu şekilde;

“Biz büyüyüp de şehirlere geldikten sonra kadınların özgürlüğünün ne kadar kısıtlı olduğunu gördük. Biz rahatça ata bindik. Hiç erkeklerden korkmadan av yaptık. Hiçbir erkek baskısından ürkmeden bahçeye gittik, ıssız ormanlarda koyun güttük. O kadar özgürüz ki Anadolu’da hiçbir baskı yok. Açsak da örtsek de çalışsak da. Ben 50 yaşındayım. 7 tane de çocuk büyüttüm. Hiçbir zaman maaşım olmadı. Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında bir evim bile yok. Ama o 7 çocuğun karnı tok, sırtı pek ve akıllı yetiştirdim. Neyin sayesinde? Özgürce ama koyun besledim ama tavuk besledim ama sebze ektim ama fasulye ektim çalıştım. Çünkü beni bir eve kapatan olmadı çalıştım ve 7 çocuğu kimseden dilenmeden besledim büyüttüm. Şu anda hepsi de laik Atatürkçü hayata atıldı.

“ANADOLU HALKI NE TÜRKÇESİNİ NE TÜLBENTİNİ BIRAKTI”

Şimdi gelelim gördüğüm yanlışa. Biz Anadolu şöyle. Osmanlı 500 yıl kara peçeye girmiş, türbana girmiş Fransa’dan etkilenmiş Avrupa’dan etkilenmiş Arabistan’dan etkilenmiş ama Anadolu’daki halk bildiği yola gitmiş. Ne Türkçesini ne de tülbentini bırakmış.

“DEVLETİNE MİLLETİNE VATANINA BİLİME SAHİP ÇIKMAYANLARI KINIYORUM”

Keşke benim de çocukluğumda bu sıralarda oturma şansım olsaydı. Keşke öğretmenim olsaydı keşke bir okulum olsaydı keşke benden akıllı birisi soru sorduğumda cevap verseydi. Şu İstanbul’da yaşayıp da devletine milletine vatanına bilimine sahip çıkmayan herkesi ben kınıyorum. Çünkü bu nimetlerin hepsinden faydalandılar. Okulları oldu, bilgisayarları oldu, telefonları oldu, hocaları oldu, bilimleri oldu, babaları oldu, paraları oldu. Hep dünyanın 4000 yıl başkentliğini yapmış İstanbul’da yaşadılar. Kültür sokakta dolanır. Sen almasını bilirsen bilim tabiatın her köşesinde var.”