Kamu İhale Sistemindeki değişikliklerin zararları
Ülkemizde kamu ihalelerinde kişiye ve kurumlara özel yapılan değişikliklerin piyasaya olan etkisi her gün daha da fazla hissediliyor. Şeffaflıktan uzak olarak verilen projelerin insanların ve piyasanın güvenini sarsması ekonomimize ciddi zarar veriyor.
Türkiye’de kamu ihale sistemi, kamu kaynaklarının etkin, şeffaf ve rekabetçi biçimde kullanılması açısından kritik öneme sahiptir. Ancak son yıllarda yapılan düzenlemeler ve istisnai uygulamalarla sistemin temel ilkeleri ciddi biçimde aşındırılmış, bu durum hem piyasa yapısında bozulmalara hem de kamu maliyesinde verimsizliğe neden olmuştur. Bu makalede, kamu ihalelerindeki değişikliklerin Türkiye piyasasına verdiği başlıca zararlar ele alınacaktır.
1. Rekabetin zayıflaması ve piyasa yoğunlaşması
Kamu ihalelerinde yapılan düzenlemeler ile doğrudan temin ve pazarlık usulü kullanım oranı artmış, açık ihale yöntemi ise giderek terk edilmiştir. Özellikle 21/b ve 21/f maddeleriyle yapılan ihaleler, davet usulüyle sınırlı sayıda firmaya verildiği için rekabeti ortadan kaldırmakta ve piyasada oligopolistik bir yapı yaratmaktadır. Bu durum, az sayıda şirketin kamu kaynaklarına erişimde tekel benzeri bir pozisyona ulaşmasına neden olmakta, yeni ve küçük girişimcilerin sistem dışına itilmesine yol açmaktadır.
2. Fiyat şeffaflığının kaybı ve maliyet enflasyonu
Rekabetsiz ortamda fiyatlar, piyasa gerçeklerinden koparak yukarı yönlü sapmalar göstermektedir. Açık ihale yöntemi ile alınabilecek bir hizmetin ya da ürünün, davet usulüyle çok daha yüksek fiyata mal edilmesi, kamuya doğrudan bir maliyet yüklemektedir. Bu aynı zamanda, sektörde genel fiyat seviyelerini de yukarı çekerek maliyet enflasyonuna katkıda bulunur. Devletin yüksek fiyatlı alımları, piyasada “fiyat çıpasını” bozar.
3. Kamu maliyesinde israf ve verimsizlik
İhalelerin şeffaflıktan uzak şekilde yapılması, kamu kaynaklarının verimli kullanımını engellemektedir. Denetimden kaçırılan, raporlaması eksik projeler nedeniyle kamu maliyesinde ciddi israflar oluşmaktadır. Sayıştay raporlarında sıkça karşılaşılan usulsüzlükler ve feshedilen sözleşmeler, bunun somut göstergesidir. Bu durum, bütçe disiplini sağlamaya çalışan ekonomi yönetiminin elini zayıflatmakta, vergi gelirlerinin etkin kullanımını engellemektedir.
4. Siyasi bağlantılı sermayenin güçlenmesi
Kamu ihalelerinde şeffaflık ilkesinin terk edilmesi, ihalelerin belirli gruplara sistematik olarak yönlendirilmesine olanak tanımaktadır. Bu durum, “kayırmacı kapitalizm” olarak nitelendirilen bir düzeni doğurur. Siyasi bağlantılar sayesinde sürekli ihale alan şirketler, piyasada rekabet üstünlüğü sağlar, bu da serbest piyasa ilkelerinin zarar görmesine yol açar. Güçlü siyasi bağlantıları olmayan şirketler ise yatırım yapmaktan vazgeçerek sistem dışına çekilir.
5. Yabancı yatırımcı güveninin zedelenmesi
Uluslararası yatırımcılar için hukukun üstünlüğü ve şeffaflık, yatırım kararlarında belirleyici kriterlerdir. Ancak Türkiye’de kamu ihalelerinin giderek daha kapalı ve belirsiz hale gelmesi, yabancı yatırımcılar nezdinde kurumsal güvensizlik yaratmakta, doğrudan yatırımların önünü kesmektedir. OECD ve Avrupa Birliği raporlarında da bu risk açıkça ifade edilmekte; Türkiye’nin yatırım ortamı bu nedenle not kaybına uğramaktadır.
6. Sektörel dengesizlik ve rant ekonomisinin derinleşmesi
Kamu ihalelerinde belirli sektörler –özellikle inşaat, altyapı ve enerji– öncelikli hale gelmiş, diğer stratejik sektörler ihmal edilmiştir. Bu durum kaynakların verimsiz alanlara aktarılmasına, üretken olmayan yatırımların teşvik edilmesine ve yapısal dengesizliklerin büyümesine neden olmuştur. Sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle uyuşmayan bu yönelim, uzun vadede üretim kapasitesini ve dış ticaret dengesini olumsuz etkilemektedir.
7. Toplumsal güvensizlik ve kurumsal erozyon
Kamu ihalelerinde liyakatin değil ilişkilerin belirleyici hale gelmesi, toplumsal adalet duygusunu da zedelemektedir. Vatandaşın devlete ve kurumlara duyduğu güvenin azalması, sadece ekonomik değil, sosyal istikrar açısından da ciddi bir risk teşkil eder. Kurumlara olan bu güven kaybı, dolaylı olarak vergi tahsilat oranlarından yatırım kararlarına kadar birçok ekonomik davranışı olumsuz etkiler.
Sonuç
Kamu ihaleleri, bir ülkenin ekonomisinde kaynak dağılımının en önemli araçlarından biridir. Ancak Türkiye’de son dönemde yapılan düzenlemelerle kamu ihale sistemi, şeffaflık, rekabet ve verimlilik ilkelerinden uzaklaşmıştır. Bu da piyasada yapısal bozulmalar, maliyet artışları, yatırımcı güvensizliği ve kamu maliyesinde zafiyet gibi ciddi sorunlara yol açmaktadır. Sağlıklı bir ekonomik yapı için kamu ihale sisteminin tekrar uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi, şeffaflık ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi zorunludur. Aksi takdirde, kamu kaynakları üzerinden şekillenen bu kırılgan yapı, ekonomik krizlerin hem nedeni hem de sonucu olmaya devam edecektir.
Savaş gölgesinde rezerv politikası
Asgari ücrette temmuz güncellemesi olacak mı?
Gerçek hayatın ağırlıkları
Emeklinin ve Asgari Ücretlinin Alım Gücü Eriyor: Gerçek Enflasyonla Yüzleşmek
2025 ilk çeyrekte büyüme zayıf, üretim alarm veriyor
Faiz ödemeleri anaparayı geçti
Kamu maliyesinde faiz sarmalı ve alarm zilleri
Kamu İhale Sistemindeki değişikliklerin zararları
Derinleşen yapısal sorunlar ve belirsizlik
AKP’nin ekonomi yönetiminin bedeli









