Kapısı çalınabilecek komşumuz kalmadı!

Kapısı çalınabilecek komşumuz kalmadı!
Kapısı çalınabilecek komşumuz kalmadı!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Ramada Plaza Otel’de düzenlenen, “Ek

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Ramada Plaza Otel’de düzenlenen, “Ekmeğini Barıştan Çıkaran Sektör: Turizm” konulu konferansa katıldı. Barış kelimesinin bile insanların yüzünde gülümseme oluşturduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Barış kadar güzel birşey yok” diye konuştu. Türkiye’nin zor bir coğrafyada olduğunu vurgulayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Turizmde biz bunları aşmak istiyoruz. Aşmak istedik. Geldiğimiz noktaya bakalım. Kapısını çalabileceğimiz bir komşumuz kalmadı. Herkesi düşman ilan ettik. 500 bin mülteciyi, sığınmacıyı Türkiye’de ağırlıyoruz. Bu resmi olanı, gayri resmi olanı kimse bilmiyor. 900 kilometrelik sınırımız var, sınır olmaktan çıktı. Terör ithal eden ülke konumuna geldik. Bu bizim için hoş bir tablo değil.” Kılıçdaroğlu, kendisinden önce konuşan Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak’ın, sorunlarını 10 yıldır dile getirdiklerini söylediğini anımsattı. Bunun, Türkiye’nin bir turizm politikası olmadığı anlamına geleceğine değinen Kılıçdaroğlu, politikanın temel işlevinin sorunları çözmek olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Siz turizm konusunda hala sağlıklı ve tutarlı bir politika oluşturamamışsanız, gelecek açısından turizmcilerin kaygılanması son derece doğaldır. Sorunların çözümü konusunda siyasal iktidarların daha kararlı bir tutum takınmaları gerekiyor” diye konuştu.

 


Savaşta turizm olmaz
Turizmle barış arasındaki ilişkiye dikkati çeken Kılıçdaroğlu, “Savaş döneminde kimse turizmden söz etmez. Savaş kışkırtıcılığı yaptığınız andan itibaren turizmin önüne set çekmiş olursunuz” dedi. İktidar olanların muhalefetmiş gibi sert bir dil kullanmalarının toplumu gereceğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “İktidar olanların bir temel görevi daha var. Toplumdan gelen eleştirilere kulak kabartmak. Eleştiriye tahammül edemeyenlerin ülke yönetimine talip olması, ülkeyi felakete götürebilir. Türkiye’nin yaşadığı temel sorunlardan birisi budur. Eğer siz eleştiriye tahammül edemiyorsanız, o koltukta ne işiniz var? Bu, toplumda çatışma kültürünü besliyor. Bugün bir gazetemizin manşetinde var. İlköğretimde bir çocuk sınıf başkanı seçilecek. Hür düşüncesini dile getirmiş. Sayın Başbakanı eleştirmiş, ’O da ağaçları kesiyor’diye. Öğretmeni ne yapıyor? Bu ilköğretim çocuğunu ’vatan haini’diye suçluyor. Olacak şey değil arkadaşlar. Ülkenin geldiği noktaya dikkatinizi çekmek için bu örneği verdim. Ağaç kesmeyi eleştirmenin vatan hainliği ile eşdeğer tutulduğu bir noktaya geldik.”