Kişiye özel "güvenilir anket"

İki kilo soğan için BİLE insanların seher vakti uyanıp da kuyruğa girdiği, öğle saatine kalırsa "bugün git, yarın gel" dendiği bir "tarım ülkesi"nde, o ülkeyi yönetenler için işlerin yolunda gitmeyeceğinin tespiti için "ankete" gerek var mı?

Herkes görüyor.

Herkesin gördüğünü görünmez kılamadıkları için bu kadar çaresiz araştırma şirketleri; yoksa onlar da istemez miydi bu seçim öncesi de, son derece adaletsizce dilimlenmiş o rengarenk pastaları servis edip, karşılığında da havuduyla parayı götürmeyi!

Sanki bu seçime kadar "güvenilir" olmak mıydı dertleri? Ne zaman "sektörün itibarı" için endişelenmişlerdi? Hemen hepsi bugüne, bugün oldukları yere, şöhrete, zenginliğe "pompalaya pompalaya" gelmediler mi? İşleri seçmene "kazanan" dayatmak değil miydi? Milyonlarca insanın iradesi anketlerin rüzgârına kapılıp yön değiştirmedi mi?

Çok uzun zamandır ilk defa bu seçimde, kaderini rüzgârın tayin ettiği yapraklar gibi savrulmuyor seçmen, yere öyle bir çakıldı ki, değil rüzgâr, hortum çıksa milim kıpırdayacak gibi değil hali.

Ne yapsın anket şirketi?

Üç haftada Türkiye'yi üreten, ürettiğini bol, sağlıklı ve ucuza tüketen bir tarım ülkesine dönüştüremeyeceklerine göre... Kaynaklarını kendi işleyen bir istihdam ülkesi inşa edemeyeceklerine göre... Tanzim kuyruklarını, işsizlik kuyruklarını sıfırlayamayacaklarına göre... Koskoca üniversite hastanelerinin, bakanlığın ilaç temin edemediği için ölen çocukları mezarlarından kaldıramayacaklarına göre...

Gibi...

Gibi...

Gibi...

İhtiyaçlar hiyerarşisinde tabandaki, o en hayati, en temel ihtiyaçları karşılamakla ilgili bile tonla eksiği barındıran uzuuuun listeyi "hokus pokus"la tedavülden kaldıramayacaklarına göre...

Şapkadan çıkarabildikleri "güçlülük" algısı da karın doyurmadığına göre...

Ne yapsın anket şirketi, bir cesaret gerçeği söyledi.

İşine gelmedi tabii; siyasi yolculuğunun başından bu yana yakıt deposu gibi kullandığı anketlere "güveninin kalmadığını" bildirdi.

Dünyalığını yapana, beklentisi kalmayana, bir de üzerine ortak geçmişte paylaşılan sırlardan örülme bir kalkanla korunana ne gam da...

Kendilerini o denli garantide hissetmeyenler, "dokunulabilir" olanlar, "operasyon" ihtimali şirketlerinin üzerinde Demokles'in Kılıcı gibi sallanıp duranlar, mesajı aldılar;

Güvenin yeni adresi olmak için kolları sıvadılar.

Bir kişinin güvenmesinin geleceklerini kurtaracağını sandıkları anketlerin "üretimine" başladılar.

O güne kadar en iyimser araştırmada "kafa kafaya" çıkan, "işi zor" denilen Cumhur İttifakı adayları kağıt üzerinde öne geçtikleri yetmiyormuş gibi bir de arayı açmaya başladı.

Nerede?

İlk günden bu yana Mansur Yavaş'ın önde olduğuna dair sonuç birliği olan Ankara'da...

Binali Yıldırım'ın performansından yakınılan İstanbul'da...

Kazanabilmek uğruna şaraba sarılacak kadar umutsuz oldukları İzmir'de...

Yine Lütfü Savaş'ın önde gittiğine dair neredeyse bir anket ittifakı bulunan Hatay'da...

Seçimi şimdiden şaibeli hale gelen Mersin'de...

Neredeyse bütün Antalya'nın ortak adayı haline gelen Muhittin Böcek'i durdurabilmek üzere Antalya'da...

Hiç düşündünüz mü;

Konya anketi neden yayımlamaz hiç bu arkadaşlar?

Erzurum anketi niye yayımlamaz?

Yok değil, bunlar gibi hali hazırda AK Partili adayların daha önde göründüğü şehirler de var memlekette. Oralardaki "önde olma hali"ni neden davul zurnayla duyurma ihtiyacı duymazlar?

Ben size söyleyeyim nedenini;

Oralarda kazanacaklarına "gerçekten" inandıkları ve algı operasyonuna ihtiyaç duymadıkları için!

O bakımdan...

Yazın bir kenara, anket şirketlerinin "fark açılıyor" diye yayımladıkları iller, Cumhur İttifakı'nın kaybetmeye en yakın olduğu illerdir aynı zamanda!

Naçizane kuşkum;

Anketlerdeki bu ani "dönüş", 31 Mart gecesi bu illerde trafoya girmek üzere görev emri bekleyen kedilerle ilgili bir hazırlığın zemin çalışması da olabilir pekala!

Araştırma şirketleri açısından nereden baksan tutarsız;

Nereden baksan zavallı bir çaba...

Davranış notu da olsun

Artık üniversitelere de yıllık karne verilecekmiş. Açıklanan değerlendirme başlıklarına baktım; eksik.

"Saray adabına uyum", "iktidarla ilişkiler", "bakan, milletvekili ve iktidar partisi belediye başkanlarıyla ekip çalışması", "bilimi siyasi konjonktüre göre eğip, bükme becerisi", "biat kültürü" gibi davranış notları da verilmeli ki, anlaşılsın hangi üniversitenin sahiden "takdir"i hak ettiği!

Yazarın Diğer Yazıları