Büyük bir tantana ile reform paketi açıklandı. Dağ fare bile doğuramadı. Enflasyon yaratan, rezervleri bitiren ve buna bağlı olarak doları yukarı çeken 'dışa bağlı üretim' hastalığı devam edecek. Bütün bu olanların ise iki ağır bedeli olacak: Kurda ani hareketler ve işsizlikte büyük artışlar görülecek.
Salgınla mücadelede aşılamanın yavaş kalması vaka sayılarını tekrar artırıyor. Bu da dönüp ekonomiye vuracak. Buna ek olarak doları bir türlü tutamadığımız için faiz artırım döngüsüne devam edeceğiz. Peki ne olacak? Hem salgın hem faiz, işsizliği daha da artıracak. Yukarıda da belirttiğim gibi reformun fos çıkması, tarım ve sanayide ürün fiyatlarının artmasını devam ettirecek. Enflasyon yükselecek. Doğal olarak Lira değer kaybetmeye devam edecek. Önceki yazılarımızda ısrarla vurguladık, reform paketi kur artışının önündeki son bariyerdi. Bu bariyerin yıkılmış olması kurda sert hareketleri beraberinde getirecek.
Bütün bu olumsuz tabloda insanların canını en çok yakan konu işsizlik, yani gelirden mahrum kalma. Hükümet salgının başından beri topluma 55-60 milyar TL'lik hibe yapmış. Merkez Bankası M2 para arzı tanımına göre son bir yılda 800 milyarlık artış yaşanmış. Yani para miktarı çoğalmış. Peki 800-60=740 milyar TL nerede? Amerika çekler ile vatandaşa hibe yaparken, Türkiye'de 31 Mart'ta 'Kısa Çalışma Ödeneği'nin kesilecek olması bu halka reva mıdır?
Korkulan başımıza geldi... İşsizlik sefalet demek, yardımların kesiliyor olması ise tam bir kâbus. En küçük olumsuzlukta rekor kırmaya aday dolar/TL ise ayrı bir dert. Sözün özü ekonomik uçurumdan düşerken reform denilen son dal da elimizde kaldı, artık son çaremiz seçim sandığıdır...