Medya Arkası (21.12.2017)

Medya Arkası (21.12.2017)
Yazarların bugünkü gündeminde BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed'in Medine Müdafaası kahramanı Fahrettin Paşa hakkındaki skandal paylaşımı ve Arap dünyası vardı. İşte günün öne çıkan yazar ve yazıları:

‘Araplar bizi arkadan vurdu’ o kadar da yalan değilmiş! / Ahmet Hakan / Hürriyet

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, çok değil daha geçen temmuz ayında...

Şöyle demişti:

“Geçmişte ders kitaplarımızda kasıtlı ve yanlış bir şekilde yer alan ‘Araplar bizi arkadan vurdu’ yalanını artık bir kenara bırakmanın zamanı gelmiştir.”

*

Birleşik Arap Emirlikleri’nin densiz Dışişleri Bakanı, Medine’yi kahramanca savunan Fahreddin Paşa için “hırsız” deyince...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kez “Araplar bizi arkadan vurdu” tezine hak verdiğini gösterir bir çıkış yaptı.

*

Söz konusu densize şöyle çıkıştı Erdoğan:

“Fahrettin Paşa Medine’yi 2 yıl 7 ay müdafaa etti. Ey bize bühtanda bulunan zavallı! Senin ceddin neredeydi?”

*

Sorunun cevabını ben vereyim:

O densizin ceddi, o sırada bizi arkamızdan vurmakla meşguldü.

*

Demek ki neymiş?

“Araplar bizi arkadan vurdu” tezi... O kadar da yalan değilmiş.

***

Her Şeyi Biliyorlardı Fethullah Çetesi Hariç / Mehmet Tezkan / Milliyet

Her şeyi bilme adlı bir hastalık var..

Bilmesen de biliyormuş gibi yapacaksın..

Bilmesen de konuya hakimmiş gibi davranacaksın..

Bu hastalığın en çok görüldüğü yer siyaset kurumu.. İktidarından muhalefetine kime ne sorarsan sor, mutlaka perde arkasını biliyordur.. Mutlaka işin içinde kim var öğrenmiştir..

Söylemezler, ima ederler..

*

Ama kamera karşısına geçtiler mi?

Mesela eylem oldu; arkasında kim olduğunu biliyoruz derler..

Mesela terör saldırısı oldu; kimin yaptırdığını çok iyi biliyoruz derler..

Mesela aleyhte bir makale yayımlandı;kimin yazdırdığını biliyoruz derler..

Mesela faiz yükseldi; bu işin içinde kimin olduğunu, kimin lobi yaptığını çok iyi biliyoruz derler..

Mesela dolar yükselir; Türkiye’ye karşı oynanan tezgâhın farkındayız derler..

Mesela dış politikada işler sarpa sarar; üst aklın ne yapmak istediğini çok iyi biliyoruz derler..

Uzatmayayım..

Sorduğun zaman..

Her şeyi biliyorlar, her şeyin farkındalar..

*

Gerçi, Fethullahçı çetenin eğitimden sağlığa, akademi dünyasından yargıya, polisten askere, bürokrasiden diplomasiye kadar devletin kılcal damarlarına girdiğini göremediler..

Bilemediler..

Hep söylüyorum, hep yazıyorum.. 17 Aralık operasyonunu 2013 yılında değil de, 2023 yılında yapsalarmış ‘Fethullah Cumhuriyeti’ olurmuşuz..

*

Demek ki; siyasetçiler, üst düzey bürokratlar, valiler, polis müdürleri her şeyin farkında değil..

Her şeyi bilmiyorlar..

Veya gerçekten biliyorlar ama kuyrukları sıkışınca bilmiyorlarmış gibi yapıyorlar..

*

Somut örnek diyeceksiniz.. Eski TRT Genel Müdürü Şahin..

Onun zamanında TRT Fethullahçıların medya üssü oldu.. Fethullahçı oldukları için görevine son verilen 435 kişiden 368 kişi Şahin döneminde işe alınmış..

Samanyolu TV ve Zaman gazetesinde çalışanları TRT’ye yerleştirmiş..

Şimdi diyor ki; Samanyolu TV ‘nin Fethullahçı olduğunu bilmiyordum..

Yok artık!.

Bizim mahalle bakkalı, bizim mahalle manavı biliyordu..

FETÖ’nün hasarı on yılda zor kapanır

***

Duygun Başkan göreve / Fatih Altaylı / HaberTürk

HERKES ÇALDIĞINI İADE ETSİN Mİ? 

BİRLEŞİK Arap Emirlikleri’den bir “çöl danası”, Türklerin atalarının kendi atalarını soyduğunu söylemiş.

Aç tavuk kendini buğday ambarında görürmüş.

Bu da o hesap.

Sözünü ettiği günlerde, onun ülkesi bir balıkçı kasabasından ibaretti.

Çalınabilecek tek varlıkları belki ağları, belki oltalarıydı.

Türklerin, yüzlerce yıl hâkim oldukları o topraklardan bazı şeyleri anavatana getirdikleri doğru olabilir ama bunun, bu “cahilin memleketi”ile alakası yok.

Hani belki Suudiler böyle bir talepte bulunsa makul olabilir de buna ne?

Her ülke kendisinden çalınanı geri isteyecekse bize uyar.

Biz Araplara birkaç bir şey iade ederiz ama Mısır’ın ve Türkiye’nin kendilerinden çalınanları geri almaları halinde Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de ve ABD’de pek çok müze kapanır.

***

Kudüs ittifakını bozma girişimleri / FAHRETTİN ALTUN / Sabah

Öte yandan bölgede Kudüs sorunu ile birlikte gündemin ikinci sırasına yerleşen İran-Suudi Arabistan gerginliği yeniden alevleniyor. Mücadele sahası Yemen.

Fakat hepimiz biliyoruz ki istenen şey, çatışmanın yaygınlaşması ve mezhebi bir karaktere bürünmesi. Böylelikle İslam dünyasında bir daha geriye dönülemeyecek bir çatlak yaratılacak ve bu çatlaklar üzerinden sömürgeci güçler istedikleri gibi at koşturacak.

Bu, aynı zamanda İslam dünyasında son dönemde ortaya çıkan Kudüs ittifakının da dağılması, bu ittifak üzerinden işlevsel bir birliğin kurulmasının engellenmesi demek. İsrail ve ABD boşuna mı S. Arabistan'a yatırım yaparak bu ittifakı bozmaya çalışıyor.

***

Vahşi bir iftira / Hakan Albayrak / Karar

Medine-i Münevvere İngilizlerin eline geçmesin diye 2 sene 7 ay boyunca müthiş bir açlık ve yokluk içinde kahramanca savaşan, açlıktan çekirge yiyen, savaşta develeri yaya kalmasın diye yana yakıla hurma çekirdeği toplayan, sabun yerine çalı külüyle yıkanan, tutkal ihtiyacını hayvanların kemiklerinden karşılayan, ziraatte de kemik tozuna kadar düşen Osmanlı ordusunu “Medine-i Münevvere halkının hakkına girmek, mallarını çalmak”la suçlamak ne vahşi bir iftiradır, aman Yâ Rabbî!

***

Batı ile sorunlarımız vardı, şimdi de sıra Araplara geldi galiba / Fehmi koru / fehmikoru.com

Batılı ile aramız kötüleşti, şimdi de Araplar’la mı?

Peki, bu durumda, BEA dışişleri bakanının çıkışı ne anlama geliyor?

İlk bakışta çıkışa bir anlam yüklemek zor.

Elbette, o açıklama sahibinin aklında, sağdan-soldan Türkiye’yi ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan çıkışları yapanların gönlüne girme derdi vardır.

Ancak bu sizce yeterli bir gerekçe midir?

Bana hiç öyle gelmiyor.

Sanki bir senaryo yazılmış ve bazılarından, zamanı geldiğinde, tıpkı BAE bakanı gibi, sufle edileni tekrarlaması istenmiş gibi.

Kudüs’ün durduk yere gündeme taşınması da o senaryonun bir parçası olabilir.

Gerçek sebep, o çıkışın meydana getireceği tartışmacı dalgalanmalarla, Türkiye’yi Arap Dünyası ile karşı karşıya getirmek olmasın?

İki tarafın (Türkler ile Arapların) bilinç altlarında esasen var olan birbirleri hakkındaki en olumsuz söylemleri hortlatma yoluyla?

***

Medine müdafaası ve o günün hainleri: Yeni Hilafet projesi ve bugünün hainleri / İbrahim Karagül / Yeni Şafak

Medine müdafaası: O hesaplaşma bugüne taşınmıştır

Bu bir coğrafya hesaplaşmasıdır.

“Medine müdafaası”na dil uzatanlar günümüzün “İngiliz”idir, “Amerika”sıdır, “İsrail”idir. Ama asla “yerli”si değildir. Fahrettin Paşa’ya dil uzatanlar, o gün İngiliz safında Müslüman dünyaya karşı savaşanların bugünkü temsilcileridir. O gün İngiliz cephesinden İslam ordusuna kurşun yağdıranların, top mermileri yağdıranların bugünkü temsilcisidir. Onlar bugün İngiltere’nin intikamını almaktadır. Bu işin arkasında onlar vardır.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) yönetimi, açık biçimde Araplara ve Müslüman dünyaya ihanet etmekte, yüz yıl öncesi hesabı bugüne taşımakta, yeni bir Batılı istilanın önünü açmakta, Arap dünyası üzerinde yeni vesayet projesinin pazarlamasını yapmaktadır.

Bu bir Arap meselesi değil, işgal ve direniş meselesidir

***

Soytarı! / Hakan Çelik / Posta

Günümüzde Suudi Arabistan ve Körfez’deki bazı Arap ülkelerinde Türkiye’ye yönelik inanılmaz boyutta bir nefret ve aşağılık kompleksi söz konusu.

Bu ülkeler ceplerindeki dolarlara güvenip her vesileyle Türklere karşı saygısızlık etme cesaretini kendilerinde bulurlar.

Saygısızlıkları genellikle tarihi hadiseler ve Osmanlı İmparatorluğu üzerinden olur.

Yine böyle bir olay yaşandı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Medine’deki kutsal emanetleri İstanbul’a getiren Türk asker ve diplomat Fahreddin Paşa’yı hırsızlıkla suçladı ve inanılmaz bir küstahlık daha yaparak “İşte Erdoğan’ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu!” dedi.

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı bin Zayed işte bu düzeyde cahil, ırkçı ve terbiyesiz bir adam.

***

Mesele Taht İse İslamiyet Teferruat Mı? / Alican DEĞER / Yeni Birlik

Ohh. Nihayet ağızdaki baklayı çıkardılar. Dost gibi davranmayı bile bıraktılar. Neymiş Osmanlı “hırsızmış.”

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Twitter sayfasında bir başka kullanıcının mesajını paylaştı. Bu twitte şöyle yazıyordu: “1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medinetü'l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a "Seferberlik" ilan ederek, Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan'ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu." 

***

Benim “Oh” çekme sebebim ise artık bu iki yüzlülüklerinin ortaya çıkması. Çünkü bir yandan Müslüman komşuna ambargo uygulayıp boğmaya kalk, diğer yandan “Müslüman kardeşim” dediğin Türkiye’nin burnunun dibinde Amerikalılarla birlikte Suriye’de terörist örgüt kamplarını gez dolaş, öte yandan darbe planla-destekle, sonra da “Müslümanız” nutukları at. 

Bu mu yani?

Görünen o ki, kimileri için mesele taht olduğunda Müslümanlık teferruat kalıyor. Öncelik, tahtlarında, oligarşilerinde.