Yeniçağ web sayfası, “A Haber Akşener'in açıklamalarını canlı olarak yayınladı. Hayırdır İnşallah” başlığı attı.

Düşündüm taşındım bilemedim.

Hayır mı şer mi?

Önce şu vurguyu yapayım.

Akşener dedi ki;

-“Sözümüz, ilk günden beri netti, hâlâ net.

-İtirazımız, ilk günden beri netti, hâlâ net.

-Dayatmalara karşı tavrımız da ilk günden beri netti, hâlâ net.”

Bu sözler gerçekten şu net tavrı ortaya koydu:

-İYİ Parti, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Adayı olmasına karşıydı.

Bu durumda soruyorum, 6’lı Masa kurulduktan sonra yaptığı toplantılarda;

-Akşener başta Kılıçdaroğlu olmak üzere diğer liderlerle defalarca yaptığı ikili görüşmelerde bu tavrı neden “net” şekilde ortaya koymadınız?

-“Ben Kemal geliyorum” sloganı aylarca sürerken, “Kemal Bey siz aday mısınız? Biz adaylığınıza karşıyız” diye “net” şekilde tavır koymadınız?

-Kılıçdaroğlu CHP lideri olarak, “İstanbul ve Ankara’yı boşaltamayız. Başkanlar göreve devam edecek” dediği zaman neden “net” şekilde tavır koyup masadan kalkmadınız?

-Sadece Kılıçdaroğlu’nun adaylığının kabul edildiği son toplantıdan kalkıp neden 5 lideri “net” şekilde zehir zemberek suçladınız?

-Sonra da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı da cumhurbaşkanı yardımcısı yapma şartı ile neden “net” şekilde masaya geri oturdunuz?

Şimdi Akşener’in şu sözlerine de bakalım:

-“Ve geldik 2023’e…

İtiraz ettik, tepki gösterdik, uyardık.

Üstelik ne acıdır ki, sadece iktidar mensuplarıyla değil; biz, âdeta bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik.

Ama ne yazık ki, nefsinin esiri olanlarla uğraştık.

Biz, ‘önce millet, önce memleket’ dedik.

Ama ne yazık ki, ‘önce şahsım, önce ben’ diyenlerle uğraştık.

Ama ne yazık ki, koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık.

Ve en nihayetinde, maalesef olmadı, olamadı, olduramadık.

Çünkü Türk siyaseti, belli başlı, yankı odalarına hapsedildi.

Biz, milletin çağrısını dile getirdiğimiz için, O yankı odalarında, ihanetle suçlandık!

Biz, milletin iradesini savunduğumuz için, O yankı odalarında, iş birlikçilikle suçlandık!

Biz, milletin itirazının sesi olduğumuz için, O yankı odalarında, iktidara ‘yanlamakla’ suçlandık!

Hataları ile yüzleşmesi gerekenler, bu fırsatı, kendi kabahatlerini, gizlemek için kullandılar.

Biz, hakikate yol verdik, ama onlar, yalanlar üretmeye devam ettiler.

Ezcümle; ben sustum ama ‘yüzde 60 ile kazanırız’ diyenler susmadı.

Bilimsel verileri masaya koyan ben sustum.

Ama o verileri, yırtıp atanlar susmadı.

Televizyonlara çıkıp, utanmadan, sıkılmadan, yüzsüz, yüzsüz seçimin faturasını, bize yüklemeye kalktılar.

Çünkü ben, seçimleri kazanmak, Türkiye’yi düze çıkarmak için, iktidarı sandıkta yenmenin, yeterli olacağını düşündüm.”

Ve en önemlisi Akşener’in konuşmasında hiç değinmediği bir konuya gelelim.

Erdoğan’ın anayasanın çiğnenmesi ile cumhurbaşkanı adayı olarak YSK tarafından kabul edilerek seçilmesine.

Yankı odalarında yer almayan bu anayasa ihlali bana göre 2023 cumhurbaşkanı seçiminin meşruluğunu ortadan kaldırdı.

Evet Meral Hanım’ın itirafı doğru.

-“Erdoğan’ı mağdur etmeyelim, adaylığına itiraz etmeyelim” politikası Millet İttifakı’nın tarihî hatasıdır.

-Ne yazık ve ne acı ki; Anayasal meşruiyeti olmayan seçilmiş cumhurbaşkanı vardır.

Akşener’in bu sözlerinin hedefinde çok “net” şekilde;

-Kemal Kılıçdaroğlu vardır.

-Millet İttifakı’nın 5 partisinin lideri de vardır.

Ve yerel seçim öncesi hem İYİ Parti’nin kendi adaylarını çıkartacağını vurgulaması hem de “Yerel özellikler ve talepler doğrultusunda, elbette iş birlikleri olabilir” demesi kapıyı açık bırakmasıdır.

Hangi kapı derseniz en başta, İstanbul ve Ankara olmak üzere 30 büyükşehir vardır.

Şimdi gelelim hayır ve şerre;

Yerel seçimde Meral Hanım’ın açtığı bu kapıdan bu kadar ağır eleştirilerin hedefi olan Kılıçdaroğlu girecek mi? CHP girecek mi?

Girerse hayırlı olur, girmezse şer oldu…

Konuşmanın tamamında ise hem MHP’ye hem AKP’ye kapısı kapalı bir İYİ Parti kararlılığını ortaya koydu Akşener…