''Sığınmacı terörü'' mü? ''Provokasyon'' mu?

''Sığınmacı terörü'' mü? ''Provokasyon'' mu?

Bir Türk genci daha "Suriyeli terörü"nün kurbanı oldu; kullandığım tanımlamanın ırkçılıkla, yabancı düşmanlığıyla ilgisi yok; vakıa.

Karıştıkları suçların kayıt altına alınma oranının devede kulak olması sonucu değiştirmiyor. Maruz kalanların acı ve kayıplarıyla sabit; tıpkı, potansiyel değil tekraren maruz kalınarak tecrübe edilmiş bir tehlikeyi ifade etmek üzere kavramsallaştırdığımız "trafik terörü" gibi, "narko terör" gibi, "Suriyeli terörü" de artık bir suç ve tehdit şekline karşılık geliyor bu topraklarda. Bonus olarak, "Afgan terörü"nün de eli kulağında.

Keşke mübalağa yahut paranoya olsa. Lakin şahitliklerimiz, en insan hakları bıdı bıdıcılarında bile bunun hilafına bir tabloyu savunabilecek hal bırakmadı. Fotoğrafın bu olduğu konusunda, son dönemde eşine rastlanmamış derecede "kanaat birliği" var; ayrışılan, bundan sonra olabilecekler yahut olması gerekler konusu.

***

AB''den alınan yahut alınacak kaç milyar Euro bir "evladı" geri getirebilir?

Biden''dan koparılacak hangi "aferin", Suriyeli bir grubun bıçaklı saldırısında can veren Emirhan''ı kara toprağın bağrından alıp da yeniden ana-babasının kucağına koyabilir?

Daha önce de Gaziantep''te bir gencimiz, boğazı kesilerek katledilmişti; evinin önünde üstelik de; kardeşini korumaya çalışırken bu yeni odağın estirdiği terörden!

Gasp, kapkaç, taciz, tecavüz…

Sokak sokak yayılan ve başlı başına bir sosyal rahatsızlık sebebi olan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının teşne olmadığı bütün Ortadoğululuk alametleri…

"Ucuz iş gücü" sevdasına Türk gençlerinin elinden alınan iş imkanları…

***

Milletin "can evi"nden bakabilirseniz; halde bir "cenaze evi" olan Ankara Altındağ''da; "Stockholm sendromu" bekleyemezsiniz.

Altındağlılar öfkelerinde de, tepkilerinde de haklılar.

Bu ayrı.

Öfke ve tepkilerini gösterirken çok ama çok yanlış bir yola başvurdular. Kendi ülkelerinde yaşama haklarını çok yanlış bir mecrada savunmaya kalktılar.

Bu da ayrı.

****

Bu ikisini birbirinden ayırmadan, durumu "provokasyon" yaftasıyla toptan hükümsüzleştirmenin ne anlamı, ne faydası var.

Velev ki "provokasyon"; ki pekala mümkün.

Demek ki ortada, provoke edilmeye, kaşınmaya, kanırtılmaya, kışkırtılmaya müsait bir yara, sorun, sıkıntı var; onu ortadan kaldırmadan nasıl başa çıkacaksınız "provokasyon"larla!

"Sağduyulu olun" çağrılarıyla mı?

Ülkedeki sığınmacı varlığı bu raddeye gelene kadar hiç olmadığınız, olmaya yanaşmadığınız şeyin olmasını mı isteyeceksiniz "evlerimizden çıkamıyoruz" diye feryat eden vatandaşlardan?

Hadi diyelim oldular; ne kadar "sağduyulu" olacaklar?

Ne kadar kendilerini eve kapatarak yaşayacaklar; sürdürülebilir bir durum mu bu?

Var mı günlük hayat pratiğimizde bir karşılığı?

***

Ne, klişe ifadeyle "provokasyona kapılarak"; galeyana gelerek, her gördüğümüz Suriyeli yahut Afgan''ın üzerine çullanarak, evlerini iş yerlerini taşlayarak, araçlarını yakarak, çoluk çocuklarını korkutarak, kendi çocuklarımızın gördüğü her türlü zararın bedelini "kan davası" güdüp onların çocuklarına ödetmeye kalkarak, sığınmacıları geldikleri yerlere gönderebilmek mümkün…

Ne de, kuru kuru "provokasyona kapılmayın" çağrısı yaparak, Türklerin sığınmacılara tahammülünü sağlamak…

***

Hadi muhalefet partileri "muhalifliklerinden" karşı çıkıyorlar ne idüğü belirsiz birkaç milyon insanın kontrolsüz şekilde girdikleri Türkiye''de her nevi denetim ve yaptırımdan muaf barındırılmalarına…

Hadi kimileri ırkçı; kaygı değil "nefret" dışa vurdukları…

E, Cumhur İttifakı''nın ortağı olan ve "beka" namına AK Parti politikalarının sair ekseriyetine destek veren MHP liderinin söylediklerini nereye koyacağız;

- Bayram münasebetiyle kendi ülkelerine gidebilenlerin, bu gidişlerinde sorun yaşamayanların geri dönüşlerine de lüzum yoktur!

***

Bu konu üzerinde çok uzun süredir çalışan Dr. Sinan Oğan, "Bu insanlara tanıdığınız ''ayrıcalıklara'' son verin" ve "Kamplara yönlendirin" diyor.

Siz onlara, ülke vatandaşlarının dahi sahip olmadığı ayrıcalıklı koşullar oluşturmaz, "geçici sığınmacı" olarak "yerleşik vatandaş" gibi yaşayamayacaklarını, ancak onlar için oluşturulmuş kamplarda barınabileceklerini tavizsiz bir iradeyle ortaya koyarsanız, o bayram ziyareti, eş-dost-akraba gezmesi ekibi, zaten, Türkiye''yi terk etmekten yana kullanacaktır tercihlerini.

***

Bir Necati, bir Emirhan, bir Ali Yasin, bir Ayşegül''ün travması yetmez mi tetiklemeye bu iradeyi?

İktidarın hareket eşiği "1 milyon şehit" mi; "1 milyon Türk''ün de mi şehit olması" gerekli?

***

Rize''de gördük… Sivas''ta yeniden gördük işte…

Sahip olduğu kudreti kaybetmemek için kendi vatandaşlarını bile kutuplaştırıp birbirine düşürmekte beis görmeyen bir zihniyete ben de ne anlatmaya çalışıyorum değil mi?

 

SORU-YORUM

+++

Hiç öyle uzun uzun konuşmaya-yazmaya gerek yok.

Soru basit:

"Hudut namus" ise, hudutların kevgire dönmesine yol açmak, seyirci kalmak nedir?

Yazarın Diğer Yazıları