Muhalifleri değil MHP'yi tasfiye edecek

Muhalifleri değil MHP'yi tasfiye edecek

Havuz gazetesinin bildirdiğine göre, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başkanlık sistemini getirecek Anayasa değişikliğini referanduma götürmek için yapılacak oylamada partisinin en fazla iki-üç fire vereceğini hesaplıyormuş.

Bu vesileyle bu kişileri de partiden tasfiye etme olanağı bulacakmış.

Bu kulis haberini okurken tebessüm ettim. 

Bahçeli, girdiği bu yolda partisindeki iki-üç muhalifi değil, aslında MHP'yi tasfiye edecek çünkü.

Başkanlık sistemi geldiğinde Türkiye'de üç parti kalır. Bu bir falcılık meselesi değil. Dünyaya bakın, başkanlık sistemi olan ülkelerde durum nedir? Genel olarak "sağ" dediğimiz kesimi temsilen AKP, genel olarak Kemalistleri temsilen CHP, Kürtlerin bir bölümünü temsilen HDP.  

Parlamenter sistem içinde, koalisyonlar yoluyla da olsa iktidara gelebilme ümidini taşıyan küçük hareketlerin tümü, bu genel yapıya eklemlenir ve sonunda ana akımın içinde erir.

MHP'nin milliyetçi, geleneksel Müslüman değerlerine bağlı ideolojisi, parlamenter sistem içindeyken AKP'ye olan nüans nedeniyle ayakta kalabilirdi. Ancak iktidarın bir tek kişinin elinde toplandığı bir sistemde bu mümkün olamaz.

MHP milliyetçiyse, AKP de en az onun kadar milliyetçi bir çizgiyi savunuyor. MHP mukaddesatçıysa, AKP ondan daha fazlası! MHP temsil etmeye çalıştığı toplumsal kitleyi, AKP ile paylaşmak durumunda ve geçmiş referandum ve bazı seçimlerde gördüğümüz gibi zaten bu kitlenin bir bölümünü AKP'ye kaptırmak durumunda da kalıyor.

Başkanlık sistemi ile birlikte bu süreç hızlanacaktır. Yani tasfiye "iki-üç muhalif" ile sınırlı kalmaz, ben söylemiş olayım...

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

***

Devlet Bey'in pilavı

------

Durup dururken "Başkanlık Sistemi"nin fitilini ateşleyen MHP lideri Devlet Bahçeli, aklı başında olan herkes tarafından eleştiriliyor ama...

Aslında onun bu davranışına hiç şaşırmamak gerekir.

Aynı Bahçeli geçmişte de en umutsuz anlarında AKP'ye koltuk çıkmadı mı? 7 Haziran seçimlerinde yıkılan AKP'yi yeniden o canlandırmadı mı?

Bugün AKP'nin tek başına iktidarda olmasını sağlayan Devlet Bahçeli'dir. MHP'den çok AKP'ye çalışan Bahçeli'nin yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır!

Fakat...

İşin bir de fakatı var!

MHP'deki 40 milletvekili kuzuların sessizliğine bürünüp onun emirlerine uyacak mı? Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ "İçte savaş, dışta savaş ve bu sırada Başkanlık Sistemi... Bu çok yanlış! Ben evet oyu vermem!" diye görüşünü açıkladı.

MHP'nin önemli isimlerinden Koray Aydın "Başkanlık Sistemi ile MHP tarihe gömülürse hesabı kim verecek? MHP 40 milletvekiliyle hayır demeli!" dedi.

 İşin özeti:

 "Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!" diyen Devlet Bahçeli, bir tokat da kendi vekillerinden yiyeceğe benziyor!

Rahmi Turan Sözcü

***

Yeniden "istikşafi" mi

------

İktidar partisinin kafasındaki yol haritası şöyle..

- 15-20 maddelik anayasa değişikliğini ocak ayında Meclis'e getirmek..

- 330 oyla kabul edilmesini sağlamak..

- Nisan veya mayıs ayında seçime gitmek..

Kabul edilirse..

Üç formül üzerinde tartışılıyormuş..

Birincisi; anayasa değişikliğinin kabul edildiği tarihte Cumhurbaşkanı'nın 'başkan' sıfatını alması.. Hükümetin düşmesi, Başbakanlık makamının kalkması.. Bakanların cumhurbaşkanı tarafından atanması..

İkincisi; Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin bitimine kadar beklenmesi.. 2019'da başkanlık ve milletvekili seçiminin aynı anda yapılması..

Üçüncüsü; referandumun hemen ardından başkanlık ve genel seçime gitmek..

***

Dikkat edilirse, üç formülde de başkan seçimi ile vekil seçiminin aynı anda yapılması var..

Birincisi biraz farklı..

İki yıllık geçiş sürecini veya iki yıllık antrenmanı öngörüyor..

Seçim yine ikisi bir arada 2019'da yapılacak..

Bu durumda kuvvetler ayrılığı nasıl sağlanacak?

İktidar sözcüleri izah ederler herhalde..

Bugünkü sıkıntı yasamanın yürütmenin emrine girmesi değil mi?

Evet..

Yasamanın yürütmenin bir dediğini iki edememesi..

AKP sözcüleri bu yapıdan şikâyet ediyor.. Özellikle Burhan Kuzu.. Kuzu başkanlıkla birlikte gerçek anlamda kuvvetler ayrılığının geleceğini savunuyor

'İkisi bir arada' seçimiyle kuvvetler ayrılığı!..

Çantasında bi formül vardır herhalde..

***

Tabii bütün bunların olabilmesi için önce MHP'nin onay vermesi gerekiyor..

Başbakan Yardımcısı Canikli anayasa değişikliğinin önce MHP'ye götürüleceğini, onayı alındıktan sonra Meclis'e getirileceğini açıkladı..

***

Anlaşılan o ki.. AKP ile MHP arasında ocak ayına kadar görüşme maratonu yaşanacak..

İstikşafi mi olur..

Hızlandırılmış mı olur..

Önümüzdeki günlerde göreceğiz..

***

Belli olan husus şu.. İktidar partisi sürpriz istemiyor.. Anayasa değişikliğini MHP ile el sıkışmadan Meclis'e getirmeyecek..

Mehmet Tezkan Milliyet

***

İktidar proje okullara TOMA ve polis gönderiyor!

Ne günlere kaldık, okullarda öğretmen yok, polis var...

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

***

Lozan başarısı

-----

Cumhurbaşkanı Erdoğan Osmanlı topraklarının 1914 yılında yani Birinci Dünya Savaşı başında 2.5 milyon kilometrekare olduğunu ancak Lozan'da 780 bin kilometrekareye indiğini söyledi.

Geri kalan topraklar Birinci Dünya savaşında kaybedilmişti. Ancak Lozan'da kaybedilmiş gibi bir hava doğdu.

Tarihe bakarsak...

İngiltere'nin Birinci Dünya Savaşı öncesi topraklarının genişliği 5 milyon metrekareyi geçiyordu.

Bugün Britanya 242 bin kilometrekare.

Fransa'nın hakim olduğu topraklar 3 milyon metrekareyi geçiyordu.

Bugün Fransa'nın yüzölçümü 551 bin kilometrekaredir.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'da en geniş toprağa sahip ülke olarak Rusya'dan sonra Türkiye kalmıştır.

Ortada bir yenilgi yok, başarı vardır.

Melih Aşık Milliyet

***

Özkök-Başbuğ açıklamaları

------

Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ Balyoz Davası nedeniyle konduğu cezaevinden çıktıktan sonra "Hükümeti TSK'daki FETÖ'cüler konusunda defalarca uyardıklarını ama dikkate alınmadığını" söylemişti.

Onunla aynı şekilde ve aynı davayla hapsedilen birçok asker de sözlü olarak veya yazdıkları kitaplarda yıllar öncesinden "bu örgütle bağlantılı isimleri", hatta "onları ısrarla yaver yapan veya terfi ettiren Genelkurmay başkanlarını" anlatmıştı.

Bu başkanlar arasında "Halk bizi affetsin, hata yaptık, anlamadık" benzeri açıklamalar yapanlar oldu. 10 kişi, 20 kişi, 50 kişide hata yaptıkları belki kabul edilebilir ama binlerce kişilik hata olur mu? Son olarak Balyoz soruşturması ile ilgili dönemin, çok tartışılan Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök TBMM Darbe Komisyonu'na verdiği ifadede:

 "2004 Ağustos'unda MGK'da hükümeti kesin olarak bilgilendirdiklerini, durum iyi değil bu iş takip edilsin dediklerini ama hiçbir şey yapılmadığını" söyledi.

***

"Biz yakaladığımızı atıyorduk, hükümet üyeleri şerh koyuyordu" dedi. Özkök, Balyoz davası sürecinde susmak yerine bunları açıklamalıydı ama şimdi açıklaması da "FETÖ'nün ortaya çıktığı gerçek milat"ın 17 Aralık 2013'ten çok önce olduğunu gösteriyor. 15 Temmuz'un yaşanmasına neden olan bu gelişmeler tarihin seyrini değiştirecek kadar önemli görünüyor!

Güngör Mengi Vatan

***

Amerikan kaşığı ile yeniden Misak-ı Millî

***

Bu konuyu tarihçilerin yazması gerekir. Mutlaka yazacaklardır. Bizi aydınlatacaklardır. "Misakı Milli" ne demek? "Milli Yemin" demek. Duru, temiz Türkçe ile söylersek; "Ulusal Ant" demek. Ulusun, "Vatanımın toprağı şuradan başlar, şuraya kadar uzanır. Buna göz dikenlerle savaşırım" diye yemin edip ant içmesi demek. Ulusal Kurutuluş Savaşı bu yemini kendine bayrak (manifesto) yaptı. Hadi tarihçilerimiz! Anlatın. Bizleri aydınlatın. Mustafa Kemal, "Padişah Vahdettin'in verdiği tam yetkili ordu müfettişi fermanı ile" Samsun'a çıkıp Anadolu'ya geçti. Sonra "Padişah fermanını yırtıp attı" gücünü padişah fermanından değil halktan alacak bir mücadelenin başlatıcısı oldu. Bunun üzerine Padişah da Mustafa Kemal'i İstanbul'a geri çağırdı, gelmeyince "zındık?kafir?din düşmanı?hilafet karşıtı? katli vacip" ilan etti, idam fermanı çıkarttı. Mustafa Kemal'in "Padişah'ın İngilizlerle imzaladığı Sevr Antlaşması'nı hükümsüz sayan" Kurtuluş Savaşı'nı başlatması idam fermanı için dayanak oldu.

 * * *

Haydi tarihçilerimiz! Anlatın, açıklayın. Belgeler sunun. Bugünkü Musul, Kerkük, Padişah'ın imzaladığı Sevr Anlaşması ile zaten kaybedilmişti fakat Mustafa Kemal'in kurduğu strateji ile "Misakı Milli sınırları" içine alındı. Mustafa Kemal, Anadolu'daydı ve o sırada İstanbul'daki Osmanlı Mebusan Meclisi'ne yerleştirdiği arkadaşlarına "Ahd?ı Milli Beyanname (Misakı Milli)" ile Kerkük ve Musul'u vatan toprağı içinde ilan ettiren kararı aldırdı. Sevr böyle yırtıldı. Sevr yırtılınca! Padişah imzası açığa düştü. İngilizler deliye döndü. İstanbul'da çalışmasına izin verdikleri "Osmanlı Mebusan Meclis"ini kapattılar. Mebusan Meclisi içindeki Kurtuluş Savaşı'na inanmış milletvekilleri Anadolu'ya geldiler ve "Nerede kalmıştık" diyerek Ankara'da Meclis toplantılarına devam ettiler. Ankara'daki ilk Meclis, İstanbul'daki Meclis'in üyeleriydi. Milli Kurutuluş Savaşı sonunda Lozan'da imzalanan antlaşmada ise "Musul ve Kerkük'ün Misakı Milli sınırları dışında tutulmasına" razı gelindi. Niçin? Mustafa Kemal'i Musul'dan vazgeçmeye zorlayan şartlar vardı. Ortadoğu bataklığına saplanıp debelenmemek için "Yurtta Barış? Dünyada Barış" diyen anlayışa geçildi. Yani dünyaya; "Benim ülkemin iç işlerine kimse karşımasın ben de kimsenin iç işlerine karışmayayım." mesajı verildi.

* * *

 Haydi tarihçilerimiz. Anlatın. Belgeleyin. Doğruları bilmeye ihtiyacımız var. Çünkü bugün "Musul ve Kerkük'ü İngilizlere padişah değil de Kurtuluş Savaşı'nı yapanlar verdi" gibi kirli algı yaratılıp; "Sınırlarımızda Misakı Milli hedeflerimizi koruyamadık. Zorunlu durumu kabul edip kedimizi bu kabuğa hapsedemeyiz" diyerek muhtarlara seçim propagandası yapılıyor. Ordumuz Irak'a sürüldü. Suriye'ye gönderildi. Mehmetçiğin Irak'a Suriye'ye sokulması; "ABD'nin Büyük Ortadoğu Planı'nda Türkiye'ye biçtiği rolü" kabullenmek midir? Yoksa Türk askerinin Irak'a ve Suriye'ye girişi ABD'nin Ortadoğu için yaptığı yeni haritayı yırtıp atmak için midir? Netlik, açıklık yok. İnandırıcılık hiç yok. Çünkü daha iki yıl önce "Ortadoğu'ya bataklık demek ırkçılıktır" diye muhalefete akıl veriyordu. Bugün "oturup beklemeyeceğiz, bataklığı kurutacağız" diyor. ABD'nin aklı ile. ABD'nin tekniği ile. ABD'nin yönlendirmesi ile. ABD neşteri ile. IŞİD cerahati temizlenecek. Amerikan kaşığı ile. Yeniden Misakı Milli! Haydi tarihçilerimiz! Anlatın. Belgeleyin.

Necati Doğru Sözcü