Nasıl ‘işte benim anayasam’ diyeceğiz?

Nasıl ‘işte benim anayasam’ diyeceğiz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adli yıl açılış törenindeki konuşmasının sonunda yine lafı yeni anayasaya getirdi. Yeniden Cumhurbaşkanı seçildiği 28 Mayıs akşamı yaptığı konuşmada da yeni anayasa hayalini yinelemişti ki bu konuşmasında da bu hayalini 2011’den beri her seçimde milletin önüne koyduklarını belirtti:

"Bu hayal, Türkiye'yi darbe Anayasası ayıbından kurtararak yeni, sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılı'na yakışır bir anayasaya kavuşturmaktır. Darbe Anayasası'nın gölgesinde Türkiye Yüzyılı'nı konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz" dedi ve meclisin açılışını işaret etti:

“Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız.”

Nasıl katkı verecekler?

Öncelikle şunu netleştirelim: 177 maddeden oluşan 1982 Anayasası, 30’u aynı madde üzerinde olmakla birlikte toplam 134 değişiklik geçirmiştir.

Bu denli değişikliğe rağmen halen sivil anayasa gerekliliğinden bahsediliyor olması, anayasa değişikliklerinin kamuoyunda yeterince tartışılmadan, farklı görüş ve önerileri dikkate almadan, yapılmak istenen değişiklikle ilgili endişeli olanların bu endişelerini giderme çabasına dahi girmeden çoğunluk gücünü kullanarak topluma dayatma yapılmasından kaynaklanmaktadır.

“… Bunun için 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yapılan anayasa değişikliklerinin hiçbirinde toplumsal uzlaşma sağlanmamıştır.

Nitekim, dinleyen herkesin aklına bu endişenin geleceğinin farkında olacak ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşmanın devamında “Buradan, siyasi partilerimizi, yüksek mahkemelerimizi, üniversitelerimizi, devlet kurumlarımızı, barolarımızı, meslek kuruluşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi ve milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum” dedi ancak, parti başkanlığı sıfatıyla diğer siyasi partilere sert söylemlerde bulunurken, siyasi partilerden nasıl katkı alınacak?

Cumhurbaşkanı, yüksek mahkeme başkanlarının atama yetkisini tek başına haizken, o yüksek mahkemelerden nasıl bağımsız ve objektif öneriler alınabilecek?

Akademik özgürlükler sınırlanmış, akademisyenler fikirlerini hür bir şekilde dile getiremiyorken, nasıl ve kimler akademik katkı sağlayabilecek?

Barolar Birliği Başkanı’nın dahi konuşması sansüre uğruyorken, hür bir yargı sistemi için nasıl katkı verebilecekler?

Fikir ve ifade hürriyeti neredeyse kalkmış, basın mensupları yazdıkları, söyledikleri yüzünden tutuklanmış, farklı düşünmek adeta suç haline getirilmişken, milletin her ferdi, nasıl katkı verecek?

Önce müzakere sonra mutabakat olmadan yapılacak hiçbir anayasa veya anayasa değişikliği neticesinde, herkesin “işte benim anayasam” demesi mümkün olmayacaktır.

Teşekkürler Filenin Şampiyonları

Bize “Avrupa şampiyonu” olma gururunu yaşatan “Filenin Sultanları”na ne kadar teşekkür etsek az. Bir olmayı, birlik olmayı, aynı şeye heyecanlanmayı, aynı anda sevinmeyi çok özlemişiz. Sayelerinde özlediğimiz iki duyguyu birden tattık: Bir yandan kazanma, başarılı olma ve hatta birinci olma duygusunu bizlere yaşatırken bir yandan da millî beraberlik ve birliğimizi iliklerimize kadar hissettirdiler.

Canla başla çalışarak, azimle bize bu şampiyonluğu getiren Türkiye A Millî Voleybol Takımının tüm üyelerine bu duyguyu bize yaşattıkları için teşekkür ediyor, daim olmasını dilediğim başarılarını kutluyorum.

Yazarın Diğer Yazıları