Neye seviniyorsunuz
Herkes Amerikan yaptırımlarının ve gümrük vergilerinin Türkiye avantajı olduğunu düşünüyor.
Bir şeyi unutuyorlar biz tarım üretiminden bile vazgeçmiş bir ülkeyiz Amerika’nın Çin’den aldığı teknoloji ürünlerini üretiyor muyuz ki bu kadar mutluluk yaşıyoruz.
Kaldı ki 2018 senesinde rahip Bronson krizi zamanında bize yaklaşık %50 gümrük vergisini koyan yine dostumuz Trump’tı..
Son yıllarda küresel ticarette korumacılık eğilimlerinin artması, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uyguladığı gümrük vergileriyle belirginleşmiştir. ABD’nin dış ticaret açığını azaltmak ve yerli üreticilerini korumak amacıyla attığı bu adımlar, yalnızca hedef ülkelere değil, dolaylı olarak küresel ekonomi ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere de etkiler yaratmaktadır. Türkiye piyasası da ABD’nin gümrük vergisi politikalarından doğrudan ve dolaylı yollarla etkilenmektedir. Bu makalede, söz konusu vergilerin Türkiye ekonomisine olan yansımaları çeşitli boyutlarıyla ele alınmalıdır..
ABD’nin özellikle demir-çelik ve alüminyum gibi stratejik sektörlerde uyguladığı yüksek gümrük vergileri, Türkiye’nin bu ülkeye yaptığı ihracatı doğrudan etkilemiştir. 2018 yılında ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı çelik tarifelerini yüzde 50’ye çıkarması, bu sektördeki ihracatçılar için ciddi bir daralma yaratmıştır. Türkiye’nin ABD’ye çelik ihracatı 2018 sonrasında belirgin şekilde azalmış, ihracatçılar alternatif pazar arayışına yönelmiştir. Bu durum, kısa vadede dış ticaret dengesi üzerinde olumsuz baskı yaratmış, ihracat gelirlerinde düşüşe yol açmıştır.
Amerikan gümrük vergileri bazı alanlarda Türkiye’ye fırsatlar da sunmuştur. Özellikle ABD’nin Çin, Vietnam veya Meksika gibi ülkelerden ithalatını azaltması, Türkiye’yi alternatif tedarikçi konumuna getirmiştir. Tekstil, hazır giyim ve otomotiv yan sanayi gibi sektörlerde Türkiye, ABD pazarında daha görünür hale gelmiştir. Ancak bu fırsatlar kalıcı bir stratejiye dönüştürülemediği sürece geçici kalma riski taşımaktadır. ABD’nin ticaret politikalarının öngörülemezliği, yatırım planlarını zora sokmaktadır.
Gümrük vergileri ve ticaret savaşları, küresel piyasalarda belirsizliği artırarak yatırımcı güvenini zedelemektedir. Türkiye gibi dış finansmana duyarlı ülkelerde bu tür gelişmeler, döviz kuru üzerinde baskı yaratmaktadır. Özellikle Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) korumacı politikalara eşlik eden faiz artırımları, Türkiye’den sermaye çıkışını hızlandırmakta ve Türk lirasının değer kaybına neden olmaktadır. Bu da ithalat maliyetlerinin artmasına ve enflasyonun yükselmesine yol açacaktır.
Sonuç itibarıyla bunu bir avantaj olarak görmek, akıl ürünü olmamakla beraber yine pembe bir tablo çizmekten öteye gitmeyecektir. Umuyorum ki Trump‘ın dünya üzerine yaymaya çalıştığı resesyon tehlikesine karşı bizim ekonomi kanadı bir önlem almayı düşünmektedir .
AKP’nin ekonomi yönetiminin bedeli
Emisyon yoluyla artan para arzının zararları!
Türkiye ekonomisinde sürdürülebilir dengeler
Eriyen Rezerv Tehlikesi: Ekonomik Kırılganlık ve Güven Krizi
Yapısal reformlar yerine yanıltıcı denge arayışı
Küresel Gıda Enflasyonunda lideriz
Kısa vadeli sükûnet uzun vadeli belirsizlik
Faizle Gelen Duraklama Kaçınılmaz Çöküşün Ertelenmesi mi?
Açık büyüyor, mali disiplin zorlaşıyor…
Turpun Değil Tüpün Büyüğüne bak...









