Öcalan, Diyarbakır’da MHP’nin mitingine katılır mı?!

PKK kongresini toplamış. Öyle diyorlar...

Silahı bırakacaklarmış. Öyle diyorlar...

PKK silahı bırakıyor mu, bıraktırılıyor mu?

PKK’nın baş militanları önlerini karanlık görmese silahı bırakma kararı alırlar mı?!

Türkiye’nin silahlı hareketlere kesin tavrını koymasıyla, ABD’nin İsrail’in bütün desteğine rağmen PKK ister istemez köşeye sıkıştı. Türkiye içinde belki silahı bırakacak ama başka alanları da var. Ad değiştirerek faaliyet gösteriyor. Suriye’nin kuzeyinde, Irak’ın kuzeyinde özellikle Talabistan’da, Celal Talabanî’nin uşaklarının alanında onların militanlarıyla bir bütünler.

Hikâyenin başlangıcı 22 Ekim 2024 günü MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında Abdullah Öcalan’a seslenmesi.

Son gelişmeler, PKK’nın silah bırakacağına dair işaretler vermesi, kongre toplaşması, Devlet Bey’in sözlerinin tarihe intikalinde de bir kapı olduğunu gösteriyor. Ne demişti MHP Genel Başkanı:

“Meclis’e gelsin DEM grubunda silah bırakıldığını ilan etsin. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihî terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.”

Bu sözlerini sonraki grup toplantılarında da seslendirdi. Dr. Devlet Bahçeli, sadece seslendirmekle kalmadı, PKK/DEM’le de “sıcak ilişkleri”ni sürdürdü. Ziyaretlerini kabul etti. PKK/DEM’in baş İmralı görüşmecisi Sırrı Süreyya Önder’in ağır hastalığında, sağlığı için duacıydı. (Ben de duacıydım. Özellikle üç kız babası olarak kızı için içten duacıydım.)

Dr. Devlet Bahçeli’nin, aynı zamanda TBMM Başkan Vekili olan Sırrı Süreyya Önder’in vefatının ardından TBMM’de düzenlenen törende, Sırrı Süreyya’nın fotoğrafını okşaması, kim nasıl anlar bilmem ama “tarihî an”dı. İleride PKK’nın çektirdiklerinden ve silah sükûnundan bahsedilirken, Dr. Devlet Bahçeli’nin, “barış elçisi” sıfatıyla yerde gökte anılacak Sırrı Süreyya’nın o fotoğrafını okşama sahnesinden de mutlaka bahsedilecektir.

Belki de bu kitabı biz yazarız. Türkeş kitabını da Bahçeli kitabını da biz yazdık. PKK’nın ana kaynağı da bizim kalemimizden çıktı. Tarihe dair kaç tane kitabımız var, kaç tane çevirimiz var... Herhâlde anı yazmak da bize düşecektir! PKK’ya dair yayınlanmamış bir çalışmamız daha olduğunu da hatırlatmak isterim. Belki son dönemi ve o “okşama”yı çıkacak kitabımıza ekleriz.

O kitabımıza bir şey daha ekleriz... Eğer gerçekten Devlet Bahçeli’nin dediği gibi PKK tamamen silahı bırakırsa MHP’nin önde gelen isimlerinden MHP kanadından TBMM Başkan Vekili, Sırrı Süreyya’nın da hapishane arkadaşı Celal Adan dostumuzun barışın mimarı Dr. Devlet Bahçeli’yi “ikinci Atatürk” mesabesine çıkaran şu X’ini (tivitini) de ayrı bir sayfada belki de en başta epigraf olarak veririz.

Celal Adan dostumuzun ne diyor:

“Liderimiz Devlet Bahçeli Bey'in çelikten iradesi ve bilgece idaresi sayesinde; en derin yaramız sarılmış, kan ve kin devri kapanmıştır. Nifak saçanlar, emperyalizme maşalık yapanlar kaybetmiş; Türk milleti kazanmıştır. Bin yıllık kardeşliğimiz daim olsun. Liderimiz var olsun.” (9 Mayıs 2025)

***

Devlet Bahçeli zamanında aslında Güneydoğu’nun birçok ilinde MHP milletvekili çıkardığı gibi belediye başkanlığı da kazanmıştı.

Alparslan Türkeş zamanında ise, 24 Haziran 1975’te, Milliyetçi Cephe Hükûmetinde başbakan yardımcısı sıfatıyla Güneydoğu’da çiftçilere toprak dağıtma töreni için geldiği Diyarbakar’da büyük kavgalar çıkmış, ölenler olmuştu. Bunlara girmeyeceğim.

Ülkü Ocakları bünyesinde Alparslan Türkeş’in izniyle çıkan Türkçe-Kürtçe dergi Kon’dan bahsedeceğim.

Kon’un çıkarılmasında rolü olan, Diyarbakırlı Vedat Güldoğan (1950-2015), Ülkücü Hareket’te yakından tanınan bir isimdir. Elazığ Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi’ni bitirdi. 1968 yılında Diyarbakır'da Ülkü Ocaklarını kurdu. Kendi hazırladığı “Kürt Meselesi” (1979), “Türkiye’de Kürtçülük Hareketleri ve İsyanlar” (1980) kitapları Kon Yayınları arasından çıktı. Diğer etkili isimler de Diyarbakırlı ressam Mehmet Başbuğ ve derginin sorumlu yazı işleri müdürlüğünü üstlenen kardeşi Hayri Başbuğ idi.

Vedat Güldoğan’ın, 1970 yılında Doğu ve Güneydoğu’daki durumlarla ilgili olarak gönderdiği mektuba Türkeş şu cevabı veriyor:

“Biz aynı kandan, aynı soydan, aynı milletin evlatlarıyız. Fakat bir an için Kürtçülerin yalan propagandalarını doğru kabul etsek Türk devleti kurulalı 900 yıl olmuştur. Birbirlerinden kız alıp vererek haşır neşir olmuşlardır. 900 sene birlikte yaşamışlardır. ABD 72 çeşit milletten 150 senede bir Amerika milleti ortaya çıkartmıştır. Türklerin Kürtlerle 900 yılda tek bir millet haline gelememiş olmamız mümkün değildir. Tarih, coğrafya, ilim, İslamiyet, vatandaşların menfaatleri bizi bölünmez bir bütün olmaya mecbur etmektedir. Doğuda yaşayan kardeşlerimize karşı beslediğimiz derin sevgiyi, hürmeti, bağlılığı ve itimadı her zaman ortaya koymuş bulunuyoruz.”

***

PKK, biz bittik, derse, herhâlde MHP’nin yapacağı ilk iş Diyarbakır’da miting yapmak olacaktır.

Bilmiyorum ama “umut hakkı”yla hapisten çıkan Abdullah Öcalan da mitingde bir köşede Devlet Bey’in, bir tarihte “Alın Abdullah Öcalan’ı asın!” diye fırlattığı ipi geri alan sembolik hareketine alkış tutacaktır.

Olmayan, olması mümkün görünmeyen her şey oluyor.

Abdullah Öcalan neden Devlet Bey’in mitingine katılmasın, neden alkış tutmasın!

Yazarın Diğer Yazıları