Türkiye ekonomisinin dış dünyayla olan ekonomik ilişkilerinin kaydedildiği ödemeler dengesi, Nisan 2025 itibarıyla oldukça tatsız bir tablo ortaya koydu. Hem cari açıkta hem de rezerv kullanımında dikkat çeken bozulmalar yaşanırken, finansman tarafında da sürdürülebilir olmayan bir yapı göze çarpıyor. Bu durum, ekonomik kırılganlıkların derinleştiğini ve Türkiye’nin dış kaynaklara bağımlılığının giderek arttığını net bir şekilde gösteriyor.
Rekor seviyede cari açık
Nisan ayında Türkiye’nin cari işlemler hesabı -7,864 milyar dolar açık verdi. Bu, son dönemlerin en yüksek aylık açıklarından biri olarak kayıtlara geçti. 2024 yılının aynı ayında bu açık -4,829 milyar dolar düzeyindeydi. Yani yalnızca bir yıl içinde cari açık %60’a yakın artarak adeta bir kırmızı alarm verdi. Dört aylık kümülatif açık ise -20,3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, 2024’ün aynı dönemindeki -14,5 milyar dolarlık açıkla kıyaslandığında bozulmanın ciddiyetini ortaya koyuyor.
Bu açık, doğrudan doğruya dış ticaret dengesindeki kötüleşmeden kaynaklanıyor. Nisan ayında ihracat 20,7 milyar dolar düzeyindeyken, ithalat 30,6 milyar dolar ile çok daha yüksek seviyede gerçekleşti. Dış ticaret açığı bu nedenle -9,891 milyar dolar olarak kaydedildi. Türkiye’nin ihracat performansı, geçen yıla göre sınırlı bir artış gösterse de, enerji ve ara mal ithalatındaki artışlar dış dengeyi olumsuz etkilemeye devam etti.
Cari açığın tek başına sorun yaratmaması için, bu açığın finansmanının da sağlıklı olması gerekir. Ancak Nisan 2025 verileri, finansman tarafında da ciddi sıkıntılar yaşandığını ortaya koyuyor. Net finans hesabı, -7,641 milyar dolar ile negatif gerçekleşti. Bu, Türkiye’nin döviz ihtiyacını doğrudan karşılayacak sermaye girişinin yetersiz kaldığı anlamına geliyor.
Bu dönemde Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırım sadece 268 milyon dolar oldu. Bu son derece düşük bir seviyedir ve uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye uzun vadeli güven duymadığını göstermektedir. Portföy yatırımları, yani sıcak para ise 10,9 milyar dolarlık bir giriş sağladı. Bu giriş, yüksek faizlerin ve kısa vadeli kazanç beklentilerinin sonucudur. Ancak portföy yatırımları kalıcı değildir; anlık güven kayıplarında ülkeden hızla çıkabilir ve bu durum büyük dalgalanmalara yol açabilir.
Türkiye’nin net dış finansman ihtiyacının karşılanamaması, Merkez Bankası rezervlerinin devreye sokulmasını zorunlu kılmıştır. Nisan ayında rezervlerde 24,988 milyar dolarlık bir azalma meydana geldi. Bu durum, döviz ihtiyacının önemli bir kısmının MB rezervlerinden karşılandığını ve sürdürülebilir bir yapının olmadığını açıkça göstermektedir.
Tabloda dikkat çeken bir diğer unsur ise net hata ve noksan kalemidir. Nisan ayında bu kalemden gelen döviz girişi 230 milyon dolar olarak görünmektedir. Bu kalem, kaynağı açıklanamayan döviz hareketlerini ifade eder. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde net hata ve noksan kaleminin yüksek seyretmesi zaman zaman “kayıtdışı sermaye hareketleri” ya da “yurtdışındaki Türklerin döviz sokması” gibi şekillerde yorumlansa da, bu denli yüksek belirsizlik içeren kalemlerin düzenli hale gelmesi güven zedelenmesine neden olabilir.
İlginç bir şekilde, yıllıklandırılmış cari açık verisi 2025 itibarıyla -15,8 milyar dolar düzeyinde. 2024 yılında bu rakam -26,5 milyar dolar seviyesindeydi. Bu düşüş ilk bakışta olumlu gibi görünse de, 2024’te çok kötü geçen bazı ayların hesaplamadan çıkmış olması nedeniyle teknik bir düzelmedir. Nisan 2025 verisi, trendin yeniden bozulmaya başladığını teyit etmektedir.
Nisan 2025 ödemeler dengesi verileri, Türkiye ekonomisinin dış dengesinde ciddi yapısal sorunların devam ettiğini ve hatta derinleştiğini ortaya koymuştur. Cari açık artıyor, doğrudan yatırımlar yetersiz, portföy yatırımlarına bağımlılık yüksek ve rezervler hızla tüketiliyor. Bu yapı, sürdürülebilir değildir ve ilerleyen dönemlerde döviz krizi riskini artırmaktadır.
Daha dengeli ve dayanıklı bir ekonomi için; ihracata dayalı büyüme modeli güçlendirilmeli, enerji bağımlılığı azaltılmalı ve yatırım ortamı reformlarla iyileştirilmelidir. Aksi halde bu tür veriler, sadece tabloyu değil ekonominin genel gidişatını da kırmızıya boyamaya devam edecektir.