Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Bu ülkenin talihsizliği Başbakan

 

...Başbakan dün (11 Temmuz 2013 Salı), kendisini sertlikle ve tahrik edici konuşmalar yapmakla eleştirenlere, AKP Meclis Grup Toplantısı’nda cevap vererek dedi ki:
“Erdoğan sert diyorlar. Kusura bakmayın Tayyip Erdoğan değişmez!”
(...)
Onun bu konuşmasından sonra Taksim Meydanı altüst oldu ve haşin baskınları yaptıran İstanbul Valisi, Başbakan tarafından hararetle tebrik edildi.
Biz de onları tebrik ediyoruz!
Devlet gücünü kullanarak kendi vatandaşlarını gerçekten iyi hırpaladılar!
Aynı başarıyı PKK’ya karşı gösterselerdi, daha iyi olmaz mıydı?

 


***

 


Açık söyleyeyim:
Taksim Gezi Parkı direnişini başlatan o genç kuşak, Başbakan’ın dediği gibi “Çapulcu” değildir, terörist hiç değildir. Onlar ülkesini seven ve özgür yaşamak isteyen, eğitimli, pırıl pırıl, aydın gençlerdir.
Onlar Türkiye’nin yüz akıdır.
Başbakan, günümüzün gençlerini anlamıyor ya da anlamak istemiyor!
Onun istediği, etliye sütlüye karışmayan, ülke sorunlarını düşünmeyen, uyuşuk bir gençlik mi acaba?
(...)
Başbakan, gençlere çok sert davranmakla büyük hata yaptı!
Bu hatasını anlayacağına dair hiçbir işaret de yok!
Bizzat kendisi  “Kusura bakmayın, Tayyip Erdoğan değişmez” dedi.
Bu, Türkiye’nin
talihsizliği demektir!
Rahmi Turan/turktime.com

 

+++

 

Polhuk!

 

Çağlayan Adliye Sarayı’nda avukatlar gözaltına alınırken bir avukatla bir polis arasında yaşanan diyalog.
Avukat: Böyle gözaltına almak olmaz hukukta.
Polis: Bana hukuk mu öğretiyorsun!
Melih Aşık/Milliyet

 

+++

 

Bir polisin şehit oluşu böyle istismar edilir mi!

 

Hem suçlu hem pişkin...

 

Komiser Mustafa Sarı...
Adana’da Gezi Parkı eylemleri sırasında köprü inşaatına düşerek şehit oldu.
Bunca olayın içinde sadece birilerine laf yetiştirmek, “sizin yüzünüzden”  demek için adı kullanıldı.
Dün gazetelerde yer alan habere göre  “öldürüldü”  denmesi ailesini kızdırdı.
Kuzeni Facebook’ta şunları yazdı;
“Günlerdir sustum ama artık susmayacağım. TRT haberin yaptığı ” Komiser Mustafa Sarı köprüden düşmedi, atıldı “ haberi öncülüğünde gerek medyada gerekse sosyal medyada Abimin öldürüldüğüne dair yalan haberler dolaşmaktadır. Bu haberleri devlet kendi eliyle de desteklemektedir. Muammer Güler, Abimin öldüğü ilk gün 4-5 kişi tarafından atıldığı yalanını tüm kamuoyuyla ” paylaşmıştır “. Abim polislere öncülük ederken köprü inşaatındaki ışıksızlanma, uyarı levhalarının eksikliği, yorgunluk ve uykusuzluk nedeniyle takıldı ve düştü. Babamın söylediğine göre bu düşüşüne 15’ten fazla polis de şahit olmuş ve hemen müdahale etmişler.  Şu anda bu satırları yazarken elim titriyor. Günlerdir susuyordum, acımı içimde yaşamaya çalışıyordum. Beni bu satırları yazmaya mecbur ettiler ve sizden ricam Abimin üzerinden kimsenin prim yapmasına izin vermeyin.”
Bir polisin ölümünü böyle istismar etmenin ayıbı bir yana, ölümünden asıl sorumlu olan ve o inşaatta yeteri
kadar önlem almayan ve bu kazaya neden olan Belediye, alt geçide
Mustafa Sarı adını verecekmiş.
Adana Büyükşehir Belediye
Meclisi’nde oybirliğiyle kabul edilmiş.
Şehidin ismini yaşatmak güzel ama, keşke sizin iş bilmezliğiniz, önlem almamanız yüzünden düşüp öldüğü alt geçide vermeseydiniz bari Mustafa Sarı’nın ismini.
Biraz ayıp, biraz pişkinlik olmuyor mu?
Nihat Sırdar/Akşam

 

+++

 

Ben’zemez kimse sana

 

Üç milyar ağaç diktim.
Benden önce İstanbul çöldü.
Amazon ormanı gibi yaptım.

 


*

 


Boğaz yoktu.
Ben ayırdım ikiye.
Baktım ki, yüzerek geçiyorlar karşıdan karşıya, köprüler kurdum.
Marmara denizi boş çukurdu.
Ben doldurdum.
Ada koydum oraya dört-beş tane.
Lüfer getirdim Karadeniz’den.
Konstantinopolis’ti bu fakir kardeşiniz iş başına gelene kadar.
Papazın çayırıydı.
İmamın çayırı yaptım ben.
Alt tarafı yedi tepeliydi...
Küçük dağları ben yarattım.
Demir ağlarla ördüm.
Uçağa bindirdim ben.
Ayranı icat ettim.
IMF’ye borcunuz vardı...
Ben ödedim, maaşımdan verdim.
Lütfettim, bahşettim.
Saraylar yaptırdım ben.
Mimar Sinan’ı ben işe aldım.
Galata kulesini diktim.
Elektriği ben getirdim.
Ateşi ben buldum.
Su bağladım Yerebatan sarnıcına.
Tarımı ilk ben yaptım.
Benden önce milattan önce.
Cep telefonu yoktu be.
Camilerde bira içiyorlardı.
Minareden şampanya patlatıyorlardı.
Ben yasakladım.
Bizanslı hanımlar bana dedi ki...
Ben ben ben ben...
Yılmaz Özdil/Hürriyet

 

+++

 

Sandık da Ağaçtandır...

 

Artık orada rahat oturamazsın...
Gücün ne olursa olsun...
Fark etmez...

 


*

 


Geçtiğin her sokak sana zulmünü hatırlatacak...
Gözünün takıldığı her balkon, bomboş olsa da, annelerin seslerini duyacaksın...
Meydanlar...
Caddeler...
Kaldırımlar, sadece aydınlık geleceğini isteyen bir genç kızın çığlığını durmadan bağıracak kulağına...

 


*

 


Diyelim ki mutfağında tencere gördün...
Ya da rafta tava...
İçinden tencere ile tavaya  “Sen kimsin?..”  diye bağırmak gelecek...

 


*

 


Diktatörlerin en iyi arkadaşlarıdır; evhamları...
Her şeyden kuşkulanacaksın...
Çevreni çember çember saran polislerle dolaşacaksın... Beş bin, on bin sivil polis senin bulunduğun her yeri dolduracak...
Ama diyelim ki aradan bakarken havada kuş gördün...
 “Ey twiiit...”  diye sinirleneceksin...
(...)
Bak işte...
Kin saçıyorsun...
Barıştıracağına birbirlerine düşman ediyorsun çocuklarımızı...
Nefret püskürüyorsun...
İftira atıyorsun...
İntikam peşindesin hâlâ...

 


*

 


Artık orada rahat oturamazsın...
Diyelim ki odanın camından bakarken ağaç gördün...
Ağaca bağıracaksın:
 “Ey vandal?...”

 


*

 


 “Sandık” diyorsun ya...
Hiç aklından çıkmayacak...
Aslı ağaçtandır sandığın...
Bekir Coşkun/Cumhuriyet

 

+++

 

Durun artık!

 

Bu satırları yazarken gazdan
gözlerim yaşarıyor.
Gaz bombalarının sesi, sloganlara, alkışlara karışıyor. Arada sirenlerin sesinin ardından kasklarıyla gençler, “Yolu açın”  çağlıkları içinde yaralıları revire taşıyor. Gezi Parkı bir katliam olur mu kaygısıyla en uzun gecesine hazırlanıyor. Taksim, iç savaşta bir ülkenin meydanı manzarası arz ediyor. Bütün dünya izliyor.
Ve Başbakan hafta sonu kendi tabanını meydana sürmeye hazırlanıyor...
Can Dündar/Milliyet

 

+++

 

Sorum birkaç gündür bu direnişin  “faiz lobisi” nin marifeti olduğunu söyleyen Başbakan’a:
Madem biliyorsunuz; o lobinin üyelerini neden açıklamıyorsunuz? Ve madem bu eylemin arkasında faiz lobisi var; öyleyse faizi yasaklamayı da düşünüyor musunuz?
Mustafa Mutlu/Vatan