Rakibi Tüket, Sandığı Fethet: Strateji dersi

Rakiplerini mağlup edemiyorsan, onları birbirine düşür. Savaşmadan kazanan daima akıllı olandır.

Seçim zamanları geldiğinde siyasetin tansiyonu yükselir, değil mi?

Tartışmalar alevlenir, vaatler havada uçuşur. Bazen asıl hikâye, görünen yüzeyin çok daha derinindedir.

Yani sadece "Ben şunu yapacağım" diyen siyasiler değil, perde arkasında dönen stratejiler asıl oyunu belirler.

Tam da burada akıllı bir taktikten bahsetmek lazım: Muhalefeti birbirine düşürme stratejisi.

Diyelim ki oyların %50'sini toplayamıyorsun.

Bu durumda "E tamam, o zaman ben gidip herkesle iyi geçineyim" mi dersin?

Yoksa başka bir yol mu ararsın?

Bazı siyasetçiler, bu noktada bir taktik devreye sokuyorlar. Strateji şu: Muhalefeti birbirine düşür, aralarındaki bağları kopar ve onları sandıktan uzaklaştır. Taktik, düşündüğünden daha etkili.

Sandığa Gitmemek: Sessiz Çoğunluğun Gücü

Hadi şöyle bir örnekle gidelim: Sen bir futbol maçı düzenliyorsun. Rakip takımın yıldız oyuncuları var ama kendi aralarında sürekli tartışıyorlar. Hangi pozisyonda oynayacaklarına karar veremiyorlar.

Üstelik sen onları biraz daha kışkırtıyorsun: "Sen niye kaleci oldun ki? Forvet daha iyiydi."

Ne olur? Tartışma uzar, hatta belki maça bile çıkmazlar. Sen sahada tek başına kalır, gol üstüne gol atarsın.

Aynı durum siyasette de olabiliyor. Muhalefet birbirine düşüp enerjisini içeride tüketirken, iktidar sessizce sahada gol atıyor.

Bir örnek verelim: X partisinin lideri, diğer bir muhalefet partisinin lideriyle kavga ediyor. Ortada anlaşmazlık çıkıyor, “ille de ben aday olacağım diyor” ittifak dağılıyor.

Vatandaş ise bu duruma öfkeleniyor, "Bunlar da iş bilmez, birbirlerini bile idare edemiyorlar" diyor.

Sonuç?

Sandığa gitmiyor.

Kim kazanıyor?

Tabii ki mevcut iktidar.

Oyun Bitmedi!

Peki burada gençlere ne düşüyor?

Biliyorum, bazen "Aman ne olacak ki, oy versem de değişmez" diyorsunuz. Ama değişir!

Sandığa gitmemek, aslında istemediğiniz bir düzene sessiz bir "evet" demek anlamına geliyor.

Seçim oyununda en güçlü strateji, katılımı düşürmek üzerine kuruluysa, o zaman en güçlü karşı hamle de sandığa gitmektir.

Unutmayın, bu bir oyun ve siz oyuncularsınız. Sahadan çekilirseniz, skorun nasıl yazılacağını başkaları belirler. Ama oyuna dahil olursanız, işler değişir.

Siyaset sadece konuşmalar, vaatler ya da tartışmalar değil. Bir satranç tahtası gibi her taşın bir stratejisi var.

O yüzden, "benim oyum ne fark eder ki" demek yerine, bu stratejiyi bir düşünün.

Belki de bu oyunda şah matı siz yapacaksınız!

Kazanmanın en kolay yolu, rakiplerini savaşa çıkmadan yenmektir.

Yazarın Diğer Yazıları