Referandum Kürdistan içindir

Referandum Kürdistan içindir
Referandum Kürdistan içindir

Irak Kürdistan Bölgesiyle ihtilaflı toprakları içine alan Kerkük-Tuzhurmatu'yu kapsayan bölgelerde 25 Eylül'de bağımsızlık için yapılması planlanan referandumun gerekçeleri, meşruiyeti ve zamanlaması Irak ve bölge ülkeleri dahil uluslararası camiada sorgulanmaya açılmış olsa da şu ana kadar herhangi bir geri adım atılmamıştır.

Barzani referandumun ertelenmeyeceğini, engel olunmaya çalışılırsa da çok kan akacağını ve Irak'ta ikinci sınıf vatandaş olarak görülmeyi kabul etmeyeceklerini belirtmektedir. Bu dönüşü olmayan kesin tavrın cesaretini nereden alıyor? Yoksa el altından bir yerlere mi güveniyor? Benzer durumla 1991'de karşılaştık. ABD Kuzey Irak'ta Irak'ın parçalanmasına yol açan güvenli bölgenin kurulmasına ön ayak olurken diğer yandan Üniter Irak'ı savundu.

Ankara da aynen ABD gibi güvenli bölgeyi onaylarken gerek o zaman ve gerekse halen de Irak'ın toprak bütünlüğünden söz etmektedir. 2003'de Saddam devrildi. Güvenli Bölgenin gerekçeleri ortadan kalkmasına rağmen fiili durum (defacto) olarak yerini korudu ve 2005 anayasasında daha geniş yetkilerini aldı.

Bilindiği gibi IKBY hali hazırda hem Merkezi Hükümete ortak olmasının yanı sıra yarı bağımsız bir yapı durumdadır.

Bağdat, yapılacak referandumun kesinlikle anayasaya aykırı olduğunu ve Irak Kürdistan bölgesinin Irak Anayasasına göre Irak'ın bir parçası olduğunu sürekli vurgulamaktadır. Türkiye ve İran alınan referandum kararına karşı olduklarını, Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasının vazgeçilmez ilkelerinden biri olduğunu savunmaktadırlar.

Öte yandan Ankara 2005'de Irak'ta ilan edilen anayasaya tepkili olmadığı gibi Türkiye ve Irak Kürtleri arasındaki akrabalıktan dolayı iki ülke vatandaşlarına çifte vatandaşlık verilmesi ve Kuzey Irak'ta sivil ve askeri eğitim merkezleri açılmasını önermiştir.  2009'da Türkiye'nin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bölgeye yaptığı ziyarette ilk defa Kürdistan sözcüğü kullanmışlar ve daha sonra kırmızı çizgiler yok edilmiştir.  

Barzani'nin 11 Temmuzda Bürksel'de yaptığı toplantıya tüm Avrupa ülkelerinin temsilcilerinin katılmaması, katılımcı seviyesinin düşük olması ve sorulan sorulara ikna edici cevaplar verememesine rağmen yapılacak referanduma AB'nin gözlemci göndereceğini bildirmesi düşündürücüdür.

Mc Gurk terör örgütü DEAŞ yenilgiye uğratılmadan yapılacak bir referandumun zamansız olacağı görüşünü paylaştı. ABD ve AB tarafından yapılan açıklamalar incelendiğinde ilke olarak referanduma karşı olmadıkları ancak zamanlamasına karşı oldukları görülmektedir. ABD'nin bölgede İsrail gibi benzer bir yapının oluşması Ortadoğu'da öncelikli stratejisidir. Bunun içindir ki Irak ve Suriye'deki yapıların yanı sıra Türkiye ve İran'ın da devreye girmesi arzu edilmektedir.

Referandum yapılsa da Barzani'nin hali hazırda sahip olduğu imkanları bir kenara atmayıp dolayısıyla bağımsızlık ilanında acele etmeyeceği kanısındayım.

Bu referandumun sonucu, gerek Irak gerekse bölge ülkeleri için bir baskı aracı olarak kullanılacaktır. Barzani'nin yapılmasını öngördüğü bu referandumun diğer bir amacı ise Kerkük ve ihtilaflı bölgeleri kontrolü altındaki IKBY'ye ilhak ederek topraklarını genişletmektir.

Mesele Türkmenler açısından incelendiğinde ortada söylem birliğinin olmamasını yadırgamaktayız. Siyasilerden kimisi referandumu tamamen reddedip karşı olduklarını, kimisinin Kürt gruplarının Türkmenlerle diyaloğa girip bir görüşme başlatmalarının gerektiğini, ve bazılarınca ise böyle bir referandum yapıldığı takdirde Türkmenlerin hem IKBY'de hem de öteki Irak'ta ikinci etnik gruba sahip olacaklar gibi tezler öne sürmektedirler.

Bize göre ihtilaflı bölgelerin yapılacak bu referandumun dışında tutulmadığı takdirde Türkmen meselesiyle ilgili olarak sözün bittiği yere geleceğiz. Uluslararası mahfillerde ciddi çalışmalar yapılmalıdır. Aslında hukuksal yönden bakıldığında böyle bir referanduma Irak halkının tamamı katılmalıdır.

"Barzani'nin bağımsızlık referandumunun", Kuzey Irak'ta güvenli bölgenin kurulmasının kabulü ve 1 Mart 2003 tezkeresi senaryosuyla başladığını hatırlayalım. Bu konuların geçmişteki yazılarımızda detaylı bir şekilde defalarca dile getirildiğini vurgulamak isterim.

İlgili Haberler