Sayıştay neyi bekliyor

Bilindiği gibi Sayıştay, kamu kaynaklarını TBMM adına denetlemekle görevli en önemli kurumlarımızdan birisi. Ne var ki, bu kurumumuz merkezi yönetimin diğer kurumları gibi asıl görevini yapamaz duruma düşürüldü.

Çünkü yürütmenin dışında bağımsız olarak görev yapması gereken Sayıştay, özellikle Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildikten sonra yürütmenin talimatları doğrultusunda çalışır duruma geldi. Sayıştay bağımsızlığını yitirdi; Sayıştay, Sayıştay olmaktan çıktı. Parlamento da göstermelik hale gelince TBMM'ye giden Sayıştay raporları ortada (sonuçsuz) kaldı.

Denetimler sonuçsuz kaldı diyoruz, zira raporlarla ilgili olarak hiç bir işlem yapılmayıp TBMM arşivine kaldırılıyor.

Denetim raporlarına baktığımızda, siyasi iktidarın tepkisini çekmemek için ya denetim tespitlerinin saptırıldığı ya da gelecek yıl denetimlerinde izlenecektir diyerek geçiştirildiği görülüyor. En garip olanı da bakanlıkların taşralarında bağımsız muhasebe birimleri oluşturulamadığı için sadece merkez teşkilatlarında denetim yapılabildiği halde bakanlıkların denetim raporları tüm teşkilatlarını kapsıyormuş gibi düzenlenip yayınlanmış olması.

Bir diğer önemli konu da, Sayıştay Kanunu'nun 44'üncü maddesi uyarınca kamu idarelerinin raporlarının kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Sayıştay bu duyurma işini raporları web sitesinde yayınlamakla yapıyor. 2019 yılı denetimlerine başlanılmış olduğu halde belediyelerin, özel idarelerin ve kalkınma ajanslarının 2018 yılı raporları bugüne kadar yayınlanmadı. Belki bütçe görüşmelerinin Meclis'te tamamlanması bekleniyor olabilir.

Bu idarelere ait raporlar ilgili idarelere gönderiliyor, ayrıca Meclis'e gönderilmiyor. Kamuoyuna duyurmayı geciktirmekle denetim raporlarındaki usulsüzlükler haliyle Meclis Genel Kurulu'ndaki bütçe görüşmeleri sırasında konu edilemeyecek. İlk defa olan bu uygulama ile her halde siyasi iktidar korunmak isteniyor olabilir.

Birazda uygulamalardan bahsetmek istiyorum.

- İstanbul Arnavutköy Belediyesi'nin 2017 yılı Sayıştay Denetim Raporu'nun denetim görüşünü etkilemeyen tespit ve değerlendirmeler başlığı altındaki 1. maddede; denetçi, edimin ifasına fesat karıştırılmak suretiyle ilgililere haksız ödeme yapıldığını tespit ederek bunun Ceza Kanunu'na göre suç olduğunu açıklamış olmasına karşın idarenin cevabı üzerine konu bir sonraki denetimlerde izlenecektir denilmekle yetinilmiş, dolayısıyla top taca atılmıştır.

Şöyle ki; suç unsuru taşıyan hesap ve işlemler bu raporun konusu olamaz. Öte yandan, suçun kovuşturulması C. Savcılığı'nın işi olduğu için Sayıştay bu konuda bir işlem yapamaz. Yapılması gereken, denetim tespitleri rapora alınmayıp C. Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmak şeklinde olmalıydı.

- Sayıştay denetim raporlarına, örneğin İBB'nin 2017 yılı ve önceki yıl denetim raporlarına bakıldığında, aynı konuların (örneğin Sayıştay ilamlarının takibi, taşınmazların hesaplara kaydı) ardı ardına birden fazla yıl raporlarına alınarak eleştirilmiş olduğu halde, ilgili idarenin uygulamalarına kendi anlayışına göre devam ettiği, dolayısıyla Sayıştay denetimlerini dikkate almadığı görülüyor.

- Genel Bütçe kapsamındaki idarelerin (Bakanlıkların) taşradaki harcamaları illerde defterdarlık muhasebe müdürlüklerinden ilçelerde de mal müdürlüklerinden geçiyor. Bu müdürlükler bakanlıklar için müşterek muhasebe birimi olarak görev yapıyor.

Ancak Sayıştay, kurumların mali sistemlerini denetlediği için muhasebe birimlerinin müstakil olması gerekiyor. Maliye Bakanlığı maalesef bugüne kadar taşrada bakanlıklara müstakil muhasebe teşkilatı kuramamıştır. Bu durumu bakanlıkların denetim alt yapılarının yetersizliği olarak değerlendiren Sayıştay, 2011 yılından bu yana söz konusu müdürlüklere denetçi göndermemiş, dolayısıyla bakanlıkların taşradaki hesap ve işlemleri denetimsiz bırakıldı.

Sonuç olarak…

Denetimsiz bırakılan kamu kurumları, istediği denetimleri yapsa bile raporlaştıramayan bir Sayıştay ve raporlaştırsa bile yayınlayamayan bir kurum.

Elde ise sömürülen, hortumlanan, iliklerine kadar vergi vererek kaymak tabakasını ayakta tutan bir devlet-millet kalıyor.

Eskiden de devlet içerisinde yolsuzluklar vardı. Fakat bu belli grup ve bireysel işler üzerinden dönüyordu.

Artık yolsuzluk devletin kendisi olmuş durumda. Sistematikleşen bir duruma karşı artan vergilerle bu açığı kapatmaya çalışıyoruz.

Fakat bu durum yanan bir binaya bahçe hortumuyla müdahale etmek gibi bir şey…

 

Yazarın Diğer Yazıları