Şehitlerimizi yeni toprağa verdik, adam bölünmeden bahsediyor!

ABD’nin taşeron örgütü PKK saldırdı; 12 şehit verdik. İçimizdeki siyasî İslâmcı etnikçiler, sol/sosyalistler hemen harekete geçtiler. Türkiye’nin bütünlüğünü tartışmaya açtılar.

Kimileri de saldıran örgüt PKK olduğu hâlde, adını vermeden “terör örgütü” diyerek genelleştirmenin bölücü/yıkıcılara destek olduğunu akıllarına getirmek istemediler.

CHP, TBMM’de, PKK saldırılarına karşı PKK’nın adını vererek dört partinin imzaladığı bildiriye imza atmaması, çok açık söylüyorum, alnında bir kara leke olarak kalacaktır. CHP’ye oy verecekler bile, oy verirken elleri titreyecek, belki de oyunu vermeden döneceklerdir.

Şunu da söyleyeyim: Eğer insanlarımız PKK’nın TBMM’deki uzantısı DEM’likçilerle aynı kareye düşenlere oy vermek zorunda kalırlarsa, iktidar da kendi zaviyesinden halk neden bizden nefret etti, diye düşünmelidir. Çünkü, dolaydan PKK’ya müzâhir olanlara, oy verilmesi, ancak iktidara duyulan nefretle açıklanabilir.

Bunun örneğini, Kemal Kılıçdaroğlu’nda gördük. Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yüzde 48 oyun asıl neyi ikaz olduğunu, Saray hesap etmeli, diye kaç defa yazdık.

İktidarı tenkit ediyorsan, bölücülere karşıysan, imzanı at, sonra iktidara istediğin gibi yüklen. “Geçmişte ‘çözüm’ dedikleri dönemde bunları palazlandıran, Dolmabahçe Sarayı’nda Abdullah Öcalan’ın bildirisini okutup PKK’nın siyasî kanadıyla müzakereye oturan, Habur’da PKK militanlarını ağırlayan, İmralı’dan mektup getirten, valilere ‘PKK’lılara operasyon yapmayın’ diyen, PKK zihniyetinin öbür yüzü HÜDA PAR’a yol açan, milletvekilliği bahşeden sen değil misin? de arkadaş!

PKK’nın adı geçti diye saldırıyı lanetleme bildirisine imza atmamak ne demek?! Hiçbir surete kabul edilemez!

Üç ay sonra seçim var. Tavırlarının kullanılacağını nasıl düşünemiyorlar! Her yerde provokasyona hazır olmalılar. TBMM’de DEM’likçilerle aynı kareye düşenler, başlarına gelecekleri hesap edebilmeleri gerekirdi.

***

DEM’likçilerle aynı kareye düşenler, CHP’liler değil sadece, Ak Parti’nin TBMM’ye soktuğu HÜDA PAR’lılar da bölünmenin kapısını araladılar; “eyalet”ten, “özerklik”ten, “federasyon”dan bahsettiler.

Ak Parti’nin İstanbul’dan milletvekili seçtirdiği Hizbullah militanlarının avukatı Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, biz ülkemizin bütünlüğü için kara toprağa düşen askerlerimizin yasını tutarken TBMM’de bütçe görüşmelerinde kürsüye çıkıyor, kendi partisin programından “Türkiye”yi bölme satırlarını okuyor, “Olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir.” diyor.

Tam da ABD’nin taşeronu PKK’nın saldırılarının ardından sarf ettiği bu sözleri, “Biz etnikçiyiz. Türkiye’nin parçalanmasın istiyoruz.” demeye gelmiyor mu?

Ak Parti’nin TBMM’ye soktuğu Zekeriya devam ediyor:

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana, tek tipçi zihniyetin dayatmalarıyla, ülke için bir zenginlik olan çok dilli ve çok kültürlü yapı, etnik ve kültürel çatışmanın gerekçesine dönüşmüştür. Bu anlayışın bir ürünü olarak ortaya çıkan katı merkeziyetçi yönetim anlayışında ısrarcı olunması da ülkede ciddi problemlere yol açmıştır.

Merkeziyetçi yönetim, hantal bir yapıya sahip olduğundan ve de her bölgenin sorunları ve anlayışları farklılık arz ettiğinden bu sorunların bir tek merkezden insanları memnun edecek bir şekilde çözümü zordur.

Katı merkeziyetçi yönetim anlayışının bu mahzurlarının ortadan kaldırılması için yerel yönetimlerin ve bilhassa işlevsel açıdan büyük önem taşıyan belediyelerin daha geniş yetkilerle donatılmış bir yapıya kavuşturulması sağlanmalıdır.”

Hüda Parcı/Hizbullahçı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun kastının Türkiye Cumhuriyeti olduğu çok açık değil mi? Kanunların sınırları ancak bu kadar zorlanabilir.

***

Bu kişi daha önce de absürt laflar etmişti. Ha HDP ha Hüda Par... Al birini vur ötekine!” (19 Nisan 2023) başlıklı yazımdan aktarıyorum:

Hüda Par'ın cafcaflı ‘2023 Seçim Vizyonu’ başlığı altında açıkladığı seçim beyannamesinde ‘Hukuku olmayan ve bu sebeple sözde kalan Türk-Kürt kardeşliğinin adalet temelinde dil, kimlik ve bölgesel kalkınmışlık farkının ortadan kaldırılması suretiyle gerçek anlamda tesis edilmesi için, HÜDA PAR Meclis'te olmalıdır.’ deniyor.

Araya bir etnik ad katılmışsa bilinmeli ki, asıl maksat o etnik kimlik üzerinden yürümek, ülke bütünlüğüne kastetmektir.

Hüda Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun bayrağımız için ne dediğini bir daha hatırlatayım:

‘Biz, eşit vatandaşlık istiyoruz. Bu bayrak hepimizin bayrağı olsun istiyoruz, bizim bayrakla problemimiz yok. Ama bu bayrağın ismi 'Türk Bayrağı' dediğinizde Kürt diyecek ki benim bayrağım nerede? Niye Türk bayrağı... Benim bayrakla kavgam yok, herhangi bir problemim yok. Ama, bayrağın ismi bana problemli geliyor. Neden Türkiye bayrağı değil de Türk Bayrağı deniyor?’

Bayrakla oynayan, toprakla da etnisiteyle de oynar; Türkiye bütünlüğüyle alâkası olamaz. Adam herhâlde, mevcut şartlarda, biz ayrılmak istiyoruz, diyecek değil.’

HÜDA PAR Genel Başkanı: ‘Türkiye Cumhuriyeti'ne göre Hizbullah terör örgütü olabilir ama bana göre terör örgütü değil.’ demiş, zamirindekini dışa vurmuştu.

"Irak'la olan sınırlar sunî sınırlardır. Ne Kürtler ne Türkler tarafından kararlaştırılmış sınırlar değil. Bu sınırlar çizilirken Kürtler bölünmüştür. Ama şu anda Irak Kürdistanı, Türkiye Kürdistanı, Suriye Kürdistanı ve İran Kürdistanı diye farklı parçalar vardır. Bu da bizim bölgemizin gerçeğidir. Gücümüz olsa da bu sınırları kaldırabilsek." diyen de Zekeriya Yapıcıoğlu.”

Benzer sözleri, daha yeni, şehitlerimizi toprağa verirken de sarf etmişse “bölücü” kastının çok açık ortaya koyuyor, demektir.

Yazarın Diğer Yazıları