Şeyh Sait’in torunları, hem iktidar hem muhalefet!

Barış Terkoğlu, Cumhuriyet’teki “Özgür Özel, Öcalan’ın bile gerisinde” başlıklı yazısında terör örgütü başı Abdullah Öcalan’ın, “İngilizler, Şeyh Said'i kullanarak Musul ve Kerkük'ü aldılar, bu şekilde Mustafa Kemal'e de Kürtlere yönelme yolunu açtılar" gibi sözlerini hatırlattı ve “Özgür Özel, belki ideolojik eksikleri, belki tarihsel bilgi yoksunluğu, belki kuruluş felsefesiyle mesafesi, belki siyasi duruş sorunları, belki de gündelik siyaset oportünizmi nedeniyle bu tartışmada taraf olamadı. Şeyh Sait’e karşı, terör örgütü kurucusu Abdullah Öcalan’dan bile daha geri tutum aldı.” dedi.

***

Şeyh Sait Derneği Başkanı ve Şeyh Sait’in torunu Mehmet Kasım Fırat ise Diyarbakır’da bir caddeye büyükşehir belediye başkanlığına atanan kayyım yönetimi tarafından “Şeyh Sait” isminin verilmesiyle başlayan tartışmalar üzerine yazılı bir açıklama yaptı ve “Osmanlının bakiyesinden başımıza bela olan bu gurüh, Balkan ve Kafkaslar’dan sürülen Rusların kılıç artıklarıdır. Aslında bunların Türklükle de alakası yoktur. Bu coğrafyanın yerleşik halkı olan Kürtlere ve onların değerlerine ahlaksızca saldırmaları bizler açısından kabul edilebilecek bir durum değildir.

Şunu çok iyi bilin, Ey ittihatçıların torunları! Bu halka ve onun değerlerine yapacağınız bütün saldırı ve edepsizliğe karşı var gücümüzle karşı koyacağımızı unutmayın.” dedi.

Devletin valisi, kayyım belediye başkanı olarak bir caddeye Şeyh Sait adını veriyorsa, ana muhalefet partisi genel başkanı da konuyla ilgili net bir tavır almak yerine “Acılara saygılı olunmalı” diyorsa Şeyh Sait’in torunu da böyle konuşur elbette...

Hatta daha ileri giden, Şeyh Sait’in bir diğer torunu AKP Milletvekili Abdurrahim Fırat, Şeyh Said'e hakaret edenler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da söyler.

Bakalım, Abdullah Öcalan’a hakaret edenler için de suç duyurusunda bulunanlar çıkacak mı?

Şeyh Sait isyanı, aynı zamanda bir irtica hareketiydi... Şeyh Sait’in torunlarından Mehmet Kasım Fırat’ın Balkanlardan ve Kafkaslardan gelenlerden ve İttihatçılardan halen rahatsız olmasının sebebi, bu üç unsurun da cumhuriyetin kuruluşuna tam destek vermesi olsa gerek...

***

Konuyla ilgili bir hatırlatmayı da The İndependent Türkçe’den Cihat Arpacık yaptı ve AKP Erzurum Milletvekili Abdurrahim Fırat’ın Şeyh Sait'in hem anne hem de baba tarafından üçüncü kuşak torunu olduğunu belirttikten sonra, “İdam edilenler arasında Şeyh Said'in dışında, 1. Meclis'te Dersim Mebusu olarak görev yapan Hasan Hayri Bey de vardı. Hasan Hayri Bey'in torunu Muhip Kanko da halen CHP'den Kocaeli milletvekili” diye yazdı.

***

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise TBMM Genel Kurulu'nda, "Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolümüz var. Bu protokollerden bin 167 tanesi resmi kurumlarla, 550 tanesi STK'larla, 986 tanesi ise TEMA'dan Kızılay'a bir sürü STK'yla. Bunların içerisinde sizin 'tarikat, cemaat' dediğiniz, bizim 'STK' dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben o STK'larla protokol imzalamaya devam edeceğim. Çocuklarımın dağa çıkmaması için sizin insan kaynağınıza, insan yetiştirmemek için buna devam edeceğim" dedi.

Bu açıklama, “devleti tarikat ve cemaatlerle birlikte yönetiyoruz” itirafıdır ve başka bir delil aramaya gerek de yoktur. AKP, laiklik karşıtı eylemlerin odağı değil merkezi durumundadır.

CHP’nin Şeyh Sait konusunda Abdullah Öcalan’ın bile gerisinde kalması, şimdi istifa etmiş olsa da Şeyh Sait hayranı Salim Ensarioğlu’nun İyi Parti’den milletvekili yapılması, MHP’nin ise AKP’ye tam destek vermeye devam etmesi, siyasette bir boşluk meydana getirmiştir. Türk İstiklal ve Cumhuriyeti’ni korumak azminde olanları temsil iddiasıyla parlamentoya girenler, “Şeyh Sait caddesi” konusunda bile doğru tavır alamıyorsa, bunun bir siyasi karşılığı mutlaka olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları