Suç örgütü patlaması!

Suç örgütü patlaması!

İçişleri Bakanlığı’nın terör ve suç örgütlerine yönelik etkili bir mücadele başlatmasının hemen ardından bakanlığa roketli-bombalı saldırı düzenlendi!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, iki saldırgandan birinin bakanlığın Emniyet Genel Müdürlüğü giriş kapısı önünde, üzerindeki patlayıcıyı infilak ettirdiğini, diğer saldırganın ise güvenlik güçlerince öldürüldüğünü açıkladı. (Saldırıyı düzenleyen örgüt, ilk saatlerde belli değildi.)

Yayın yasağı sebebiyle ayrıntıya girmiyorum ama olayın nasıl başladığı ve nasıl sona erdiği üzerinde yeterince haber çıktı, bakan da açıklama yaptı... Yayın yasağının bir anlamı kalmadı...

***

Son zamanlarda Türkiye suç örgütlerinin sığınağı durumuna düşürülmüştü. Öyle ki İstanbul’da kendi aralarında silahlı çatışmalara girenler bile oluyor. Yakalananların serbest bırakılması, tekrar suç işlemesi de sıradan olaylar haline geldi. Bu duruma bir son vermek gerekiyordu ama bu mücadele, sadece polisin ve jandarmanın gayretiyle sürdürülemez. Devletin bütün kurumlarıyla suç örgütlerinin üzerine gitmesi ve yargının da yasaları uygulaması gerekir...

Suç örgütlerinden bahsedince İsviçre’nin, eski Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'un kızı Gülnara Kerimova'ya ait 857 milyon dolara el koyması akla geliyor.

BBC’nin haberine göre İsviçre'de savcılar, Gülnara Kerimova'yı, yüz milyonlarca dolar rüşvet parasını aklayan “uluslararası bir suç şebekesi”ni yönetmekle suçladı. 2005-2013 dönemini kapsayan soruşturma kapsamında, Kerimova'nın 857 milyon dolarlık mal varlığına el konuldu.

Gülnara Kerimova, zimmetine para geçirme suçlamasıyla 2014'ten bu yana Özbekistan'da tutuklu. Kerimova, telekomünikasyon ihalelerinden rüşvet almakla da suçlanıyor.

Kerimova, babası İslam Kerimov'un iktidarda olduğu dönemde, büyük bir nüfuz sahibiydi. Kendi mücevher markası ve televizyon kanalı vardı, ayrıca Googosha adıyla pop şarkıları da çıkartmıştı.

Kerimova, şimdi Özbekistan'ın telekom sektörüne erişim karşılığında rüşvet almak ve parayı İsviçre'de ve diğer ülkelerde bulunan hesaplar aracılığıyla aklamakla suçlanıyor.

Geçtiğimiz Ağustos ayında da İngiltere'de değeri 20 milyon sterlini aşan Kerimova'ya ait 3 lüks mülke el konulmuştu.

Kerimova ve şebekesi hakkında Fransa, Norveç, Hollanda, ABD ve İngiltere'de de adli soruşturma yürütülmüştü.

Kerimova, Özbekistan'ın Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Temsilcisi olarak, diplomatik dokunulmazlığa sahipti.

İsviçre, 2013'te bu konumunu kaybetmesi sonrası, Kerimova'nın hesaplarını incelemeye başlamıştı.

***

İsviçre’nin el koyduğu paralar Özbekistan halkının parasıdır ve bu ülkeye iade edilmelidir.

Yalnız, bu çapta büyük suçlar, ancak devletlerin göz yumması ile işlenebilir. Bu tür suçlar tek başına işlenemez...

Türkiye’de Rıza Zarrab’dan rüşvet aldıkları iddiasıyla suçlananlar, istifa etmek zorunda kaldı ama Meclis, bu suçların soruşturulmasına izin vermedi! Üstelik suçlananlardan biri büyükelçi olarak atandı. Yani Türkiye’yi temsil ediyor...

Böyle uygulamaların olduğu bir ülkede suç örgütlerini takip etmek ve dosyalarını yargıya sevk edebilmek zordur. Zindaşti ile ilişkisi olan siyasiler ve bürokratlar da soruşturulmadı...

Böyle olunca, kendi ülkelerinde barınamayan suç örgütleri, Türkiye’ye akın etmeye başladı...

Türkiye’de ise rüşvet veya komisyon yoluyla elde edilen paraların yurt dışına kaçırıldığı biliniyor. 20 yılda yurt dışına kaçırılan yaklaşık bir trilyon doların küçük bir kısmı, sonradan “yabancı yatırım süsü”yle Türkiye’ye getirildi...

***

Yolsuzluk ve rüşvet, uzun süredir, kurumlaşmış olarak sürdürülüyor. Milletin kanını emen bu düzen, ancak büyük bir seferberlikle sona erdirilebilir. Bunun için de temiz bir siyasi irade gerekir...

Bugün, Türkiye’ye bir trilyon dolar girdiğini düşünün... Ülke toparlanır değil mi? Yaşanan ekonomik sıkıntıların en önemli sebeplerinden biri, ülkenin parasının yurt dışına kaçırılmasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları