Suriye’nin Kuzeyi senaryoları!

Sözüm ona Hür Dünya güçleri, Suriye’yi  “balistik füzelerle” vurmaya hazırlanırken, 2 yıldır kargaşalı bir iç savaş yaşayan ülkeyi paylaşma senaryoları şimdiden hazırlanıyor.
Gerçekten de, diktatör Esad’ın durumu gün geçtikçe zorlaşıyor.
Her şeyden önce, ABD Başkanı Obama’nın da büyük bir  “sınav”  vereceği belirtiliyor.
ABD eğer, Afganistan ve Irak harekâtlarında olduğu gibi, “çuvallarsa” bunu, Obama’nın ve kadrosunun sonunu hazırlamanın başlangıç noktası olarak “kaydetmek” gerekiyor.
Bu arada, muhtemel Suriye operasyonunun beklendiği gibi “başarılı” olabileceği peşinen kabul edilmiyor.
Çünkü, Suriye’de 2 yıldır yaşananlar, büyük bir kargaşa ortamı yaratmış bulunuyor.
Öte yandan, Türkiye’yi zor günlerin beklediğini kabul etmek icap ediyor.
Suriye’de; etnisite olarak Kürtler, Araplar ve Türkmenler, mezhep olarak, Sünniler, Nusayriler, Aleviler kısmen Şiiler ve Hıristiyanlar bulunuyor. 
Homojen bir yapıya sahip olmayan bu sınır çizgisi üzerinde Kürtlerin yer aldığı Kamışlı, Afrin, Kobani, Derik, Amuda, Rasil el Ayn, Tel Ebyad ve Haseki dışındaki noktalar da, Alevi ve Sünni Arap ve bir bölümü Araplaşmış ve Kürtleşmiş Türkmenlerin yerleşim bölgeleri olarak biliniyor.
Türkiye için en endişe verici gelişme, Suriye’nin Kuzeyi’nde özerk bir Kürdistan oluşumu olarak gösteriliyor.
Buna fırsat verilmeden, Esad’ın devrilmesi hedefleniyor.
Nitekim, Başbakan Erdoğan’ın, her fırsatta dile getirdiği ve uygulamak istediği diktatörün düşürülme hedefine karşılık, Esad, Suriye’nin Kuzeyi’nde sınırımıza yakın olan yerleri Kürtlerin denetimine bırakarak Türkiye’yi “tehlikeli” bir gerçekle baş başa bırakma planını uyguluyor.
Denilebilir ki; Türkiye şu anda hem Esad’a karşı yıkıcı bir politika izliyor, hem de diktatörün PYD’nin kontrolü altındaki bölgeden vazgeçmesine de karşı çıkıyor.
Cüneyt Mengü’nün Irak’ın Kuzeyi’nin iz düşümü ile kaleme aldığı makalesinden bazı alıntılar, Suriye’yi  “derin” , bir şekilde dile getiriyor:
 “Şu anda bugünkü Suriye’de 3 yapıdan bahsedilmektedir.
Ülkenin merkezinde Sünni Arap Bölgesi, batısında Alevi Hıristiyan yapıda bölge, kuzeyde bir Kürt devleti kurulma ihtimali oldukça yüksektir.
Bütün bu gelişmeler arasında ne yazık ki Irak’ta olduğu gibi Türkmeneli bölgesi gibi nüfusu 2 milyondan fazla olan Türkmenlerden bahsedilmemektedir.
Suriye’nin yeniden yapılandırma çalışmalarında Türkmenlerin kurucu unsur olarak temsil edilmeleri, Türkiye için çok büyük önem taşımaktadır.
Bunun için de Ankara, 1000 yıldan beridir bu topraklarda yaşayan Suriye Türkmenlerinin sorunlarıyla yakından ilgilenmelidir.
Sürekli sözü edilen Arap Baharı ise görünürde demokrasi ve özgürlük adı altında Müslümanları birbirine kırdırma ve nihai hedefinin de bölge ülkelerinin ardı ardına bölünme projesidir.
Başka bir ifade ile Büyük Ortadoğu Projesi’dir.
Ne yazık ki, sırada Türkiye de vardır.
Önümüzdeki günler içerisinde Esed’li veya Esed’siz nasıl bir yönetimin iş başına geleceği ile ilgili görünürde herhangi bir reçete bulunmamaktadır.
Esad’lı yönetim devam ettiği takdirde yukarıda da sözü edildiği şekilde Irak gibi 3 parçaya bölünmüş bir Suriye, Esad’sız yönetimde ise radikal İslamcı gruplar İsrail karşıtı oldukları için kabul görmeyecekler ve bu da Mısır’da olduğu üzere ayrı bir kriz yaratacaktır.
Netice itibari ile, Irak’a yapılan müdahaleler sonucunda Kuzey Irak yaratıldı. Suriye’ye yapılacak müdahalenin ana hedeflerinden birinin de Kuzey Suriye’nin oluşturulması  olması büyük bir ihtimal dahilindedir.”
Türkmenler’le ilgili görüş, yazı ve kitaplarıyla dikkatleri çeken Mengü’nün uyarıları, Suriye kaosundan “gerçekçi”  kesitler sergiliyor.
Suriye, sonra da Türkiye’nin “muhtemel” büyük tahribatı görmesi ve buna göre önlemler alması öncelikli yer alıyor.
Özetle, Irak’ın Kuzeyi’nden sonra Suriye’nin Kuzeyi “dehşeti” ne yazık ki Türkiye’yi bekliyor.
Bu tarihi sorumluluğu yüklenebilmek gerçekten de “mantık” sınırlarını zorluyor.

Yazarın Diğer Yazıları