Taliban'dan 'devrim' ihracı beklenebilir mi?

Taliban'dan 'devrim' ihracı beklenebilir mi?

Afganistan dünyanın gündeminden düşmeyecek. Taliban geldi, -geldi mi hakikaten? İleriki zaman gösterecek; şimdilik geldi kabul edelim- Afganistan''da "İslâm emirliği" kuracağını ilân etti. Kelime-i Tevhîd (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah) yazılı bayraklarını göndere çekti.

İran''da Humeynî Şiî inkılâbı yaptı ve başka bir rejim kurdu. Bayraklarındaki şeklin neyi ifade ettiğini biliyor musunuz: Kelime-i Tevhid''in kısası. "Lâ ilâhe illallah" yazılı. O yuvarlak şekli okuyamadım. Kelime-i Tevhid olarak dizayn etmişler. Açıklama öyle.

Yeni İran "medreseci" Taliban''ın önünde en katı örnektir. Zaten komşular ve sık birbirlerine geçişleri olmuştur. (Dikkat: "medreseli" olmakla beraber, "medreseci" bir zihniyet takip etikleri için böyle adlandırıyorum. Biraz daha açmak gerekiyor. Eğer Taliban Afganistan''ı kendilerine döndürebilirlerse, ileride "Diyobendi" adını sık duyacağız. Nedir bu Diyobendi? Talibancı ideolojinin çıkış merkezi. Buna sonra geleceğim.)

Müslümanların çoklukta olduğu hemen her ülkede Talibancı ideolojinin temsilcilerinin olmadığını kimse söyleyemez.

Şöyle düşünün: İran''ın, buna Şiî ideolojisi demeyeceğim, Humeynî''nn şekillendirdiği Şiîlik her yere el uzatmıyor mu? Irak''ta, Suriye''de, Lübnan''da, Bahreyn''de, Suudî Arabistan''ın belli bölgelerinde, Yemen''de faal olduklarını biliyoruz. ABD''nin öldürdüğü Süleyman-ı Kasımî doğrudan Hameney''e bağlı bir Irak''ta, bir Suriye''de koşuşturmuyor muydu!

İran''da Mehdî''yi beklemeden, bir yönetim kurdular. (Şimdi "Üff!... Nedir bu kadar karmaşık izah?!" diyeceksiniz. Öyle ama... Bütün kavramlar iç içe, birinden diğerine geçiyoruz. Mehdî''yi beklememek de demek? (Sonra anlatacağız.)

Önce İran''da ne olmuştu? Ona bakacağız: İran''da Humeynî ve yandaşları şahlığı yıkarak bir başka yönetim getirdiler. Devletin adını, bayrağını değiştirdiler. Bakmayın siz cumhurbaşkanlığı için, milletvekilliği için seçim yapıldığına. Fikirlerinde belli bir sınıra kadar giderler. Asıl karar mercisi tektir. ("Mercii" demiyorum, bilerek "mercisi" diyorum. "Camii" demediğim, "camisi" dediğim gibi.)  Ve o karar mercisi kendisi ayrılmadıktan sonra ölene kadar o makamda. Velâyet-i Fakih''ten bahsediyorum: Ali Hameney. "Velâyet-i Fakih" Humeynî''nin teorisidir. Bir sapma mı, yoksa bir içtihat mı söz konusu olduğunu ayrıca ele alacağız. Çünkü, Taliban, Humeynî örneğini hep önünde tutacaktır. (Taliban''ın 2016''dan beri lideri gösterilen Mevlevî Hibetullah Ahundzade''nin ismindeki "Ahund" dikkatiniz çekti mi? Ahundla, Şiîlerde, daha çok, hocalar, vaizler kastedilir. Gerçi Peştun dili de Farsçanın bir kolu. Ama isim düşündürücü.)   Bütün devlet organları, tek söz sahibi olan Ali Hameney''e bağlı. Türkiye''deki gibi, adlî sicili seçime girmesine izin vermiyorsa, kimsenin seçilme hakkı yoktur. Ama İran yönetiminde, İran rejimi için tehlikeli görülenler, sivri konuşanlar, Velâyet-i Fakih''in sınırlarını aşacağı düşünülenler, seçime giremezler.

Taliban''ın ele geçirdiği Afganistan''ın istikrara kavuşması mümkün değil. Kendilerine direnci kırabilmek için şimdi tanıyacaklarını ima eden Rusya ve Çin''den yardım da alamazlar. Halkın "dış güçler"e başından beri alerjisi var. O zaman halk tümden direnişe geçer.

İran''a bakın, Taliban''ı görün. Bir de Afganistan''da, burkaya bürünmüş -geniş anlamda söylüyorum- bir zihniyet hâkim. İran''ın çok çok gerisinde. Çağlar öncesinden bugüne gelememişler. Nasıl olacak? (Devam edeceğiz.)

Yazarın Diğer Yazıları