Terör gazisi terörist(!)

Bir yanda;

HSK'nın, "FETÖ şüphelisi/sanığı" kumpas hâkimleri hakkındaki, -iki gündür benim de eleştirdiğim- "yargılama takdir yetkileri içindedir, görevi kötüye kullandıklarına dair somut delil yoktur" kararı...

Nedim Şener'in, dün Posta'daki köşesinde ifşa ettiği ve yine HSK'dan gelen, "kumpas"ın sembol savcısı FETÖ firarisi Zekeriya Öz hakkındaki "Bir kısım ileri sürülen iddiada adı geçenlerin FETÖ/PDY ile üyelik, mensubiyet, iltisak veya irtibat şeklinde bağlantılarının bulunduğu yönünde delile ulaşılamadığı, haklarında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 2. Dairesi ya da Genel Kurul tarafından verilmiş herhangi bir disiplin cezası yahut meslekten çıkarılma kararı bulunmaması, verilen kararların sayısı bütün olarak nazara alındığında FETÖ/PDY yapılanmasının içine girerek örgüt hiyerarşisi ve ideolojik bağlılık duygularıyla hareket ettiklerinin sabit olmadığı..." yazısı...

Ve bu "kötü kokular"ı takip edip içimize düşen kurtlar...

Diğer yanda;

"Benim bunlarla ne alakam olabilir" diye feryat eden ama bunu bir türlü duyuramayan, işinden, özgürlüğünden, ailesinden, geleceğinden olan "sıradan(!)" vatandaşlar.

***

Gerçi, bu defa aktaracağım hikâyenin sahibi "sıradan" değil hepimiz için "özel" olması gereken bir sıfatın sahibi:

Gazi.

***

Efendim olay/iddia şu:

Halen, Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Barış Taş, 2012 yılından itibaren Jandarma Genel Komutanlığı'nda görev yapan bir subaydı. 24 Mayıs 2016'da, Nusaybin'deki "hendek operasyonu" sırasında, EYP patlaması sonucu ağır yaralandı. Haftalarca GATA'da yattı. Buradaki tedavisi devam ederken "darbeci" suçlamasıyla tutuklandı!

Kısa sürede, Baş'ın "darbeyle bir alakasının olmadığı, zaten durumundan dolayı da olamayacağı" anlaşıldı. Lakin bu defa da, "terör örgütü üyeliği" yaftası asıldı "terör gazisi"nin boynuna!

"Anlamak için yaşamak gerekli, bir gazi için bundan daha kötü bir durum olamaz" diyor mektubunda Taş.

Yazdığına göre artık "suçsuz" olduğunu, "masum" olduğunu, "mağdur" olduğunu tekrarlamaktan yorulmuş, "27 aydır kimseyi kendine inandıramadığını ve artık pes ettiğini, devlet 'suçlusun' diyorsa, bunu kabullendiğini" söylüyor.

Ancak, "af gündemi"nden sonra içini kemiren bir sorusu var:

- Ben ve benim durumumdaki binlerce insan, affedilmesi gündemde olan adi suçlulardan, hırsızlardan dolandırıcılardan, gaspçılardan, uyuşturucu satıcılarından, katillerden, rüşvetçilerden daha mı suçluyuz?

- Yanlış anlaşılmasın, darbeciler affedilsin demiyorum. Ama, GATA'da yatarken ziyaretimize gelen Cumhurbaşkanı, "bu vatanda en çok, kanını akıtan gazilerin söz hakkı vardır" demişti.  Eğer böyle bir söz hakkım varsa onu kullanıp, benim gibi hiçbir şeyden haberi olmayanların daha fazla bedel ödemesinin engellenmesini istiyorum! Siyasilerin kendilerine tanıdıkları aldanma hakkını, hakkı yenen vatandaşlara da tanımasını istiyorum!

***

Ben aktardım, yorumu size bırakıyorum!

***

SORU-YORUM

Bir: Arda Turan'ın da karıştığı rezillikle ilgili olarak "Turan'ın, sarktığı iddia edilen kadının evli olduğunu bilmediği" üzerinden bir savunma hatta aklama geliştirmeye çalışan "medya ayağı"na soruyorum: Arda, kendisinin de evli olduğunu bilmiyor muymuş?

İki: Tam olarak Arda Turan'ın yapmış olduklarını yapan alelade bir vatandaş olsaydı, yine emniyette ifadesine başvurulup, savcının karşısına bile çıkarılmadan salınacak mıydı? Bunu mu anlamalıyız "millî" olmaktan?

***

Bağımsız...

Türk ekonomisinin "yarını"na dair iki satır yazabilmek için, dün gün boyu ABD'li bir papazın akıbetini beklemiş olmamız bile ne kadar bağımsız olduğumuzun ya da olmadığımızın kanıtı aslında...

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bir avuç dolara ya Rab, ne tanıklıklar batıyor!.. Mustafa Eser

***

Eskişehir'deyim, beklerim...

Merhaba Büyükerşen Hoca...  Merhaba balmumu heykeller...

Merhaba Yunus Emre...

Merhaba Odunpazarı... Merhaba Tepebaşı... Merhaba Sivrihisar... Merhaba İnönü, Seyitgazi, Mihalıççık...

Merhaba Porsuk...

Merhaba çi börek... Merhaba halkalı şeker... Merhaba dızmana...

Merhaba Eskişehir...

2. Eskişehir Kitap Fuarı vesilesiyle bugün ben de Eskişehir'deyim; Özdilek AVM karşısında, saat 13.30'dan 17.30'a kadar, A-206 numaralı Galeati Yayıncılık standına beklerim.

Yazarın Diğer Yazıları