MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
“Ankara’da sivil darbe yapıldı”

Türk Milleti uyan!

“Ankara’da sivil darbe yapıldı” 

Gerçekten çok zordayız.
Ekonomik kriz acıtır.
Büyüme yavaşlar.
İşsizler daha da çoğalır.
Ekonomik krizin bir çözümü bulunur. Ekonomik kriz kendi çözümünü üretir. Yeniden büyüme başlar. Hukuk krizi, devletin çökmesi, adaletin yok olması sisi yoğunlaştırdı. İzmir Başsavcısı’ndan sonra Kayseri Başsavcısı da  “Birileri sadece benim savcım olacaksın istediler”  diye açıklama yaptı. Kayseri Başsavcısı,  “Ben kimsenin savcısı olmak istemiyorum, ben adaletin savcısı kalmak istiyorum” diye isyan etti.

***

Yani hukuk askıya alınmış.
Savcılar bize şunu anlatıyor: Türk Milleti, uyan. Ankara’da sivil bir darbe yapıldı. Adı konulmamış bir olağanüstü hal rejimi yaşıyoruz. Olağanüstü hallerde hukuk, darbeyi yapanın hukuku haline gelir. Türkiye’de şu anda hukuk, kendileri ile oğullarının yolsuzluk ve rüşvetlerini kapatmak için askıya alınıyor. Yerlerinden sürülen ne İzmir Başsavcısı ne Kayseri     Başsavcısı, iddia edildiği gibi, Gülen’e vidalanmış adale        t adamları değildiler.         Sadece adaletin savcısıydılar. Yine de sürüldüler.     Son 35 günde 5 bin polis,     110 savcı ve hakim, ortaya somut bir delil koyulmadan sürüldü.
Bunu yapandan her şey beklenir.
Yargıyı kendine bağlar.
Orduyu kendine bağlar.
Jandarmayı kendine bağlar.
Polisi kendine bağlar.
Seçimlere de hile sokabilir.
Seçim yapmıyorum da diyebilir.

***

Tek umudumuz halkın bilinci.
Halkın sis açıcı olması.
Halkın önüne sandık gelecek.
Halk, sisleri dağıtan olacak.
Necati Doğru/Sözcü 

+++

Zaman yazarından cemaat, dernek ve vakıflara sert sözler

İktidar narkozlu, hormonlu obezler...

1996 yılında birer kamu kuruluşu olan belediyelerden ihale alan işadamlarının çeşitli cemaat, vakıf ve derneklere bağış yapıp yapmaları konusu gündeme gelmişti. 
(...)
Aradan 20 sene geçti. “Büyük ve hayırlı faaliyetler için büyük malî kaynaklara         ihtiyacımız var” fetvasınca kamuya bağlanan cemaatler, dernekler vakıflar ve örgütler, safiyetlerini kaybedip kirlendiler, dinamizmlerini kaybettiler, usulsüzlüklere bulaştılar. Bu arada helal-haram kaynak demeden çeşitli imkânlara sahip oldular, onlara araziler, binalar tahsis edildi, ihaleler verildi (...) Sadece büyüdüler, büyüdüler, hormonal olarak şiştiler, obez oldular. İktidar narkozuyla uyuştular. 
(...) Ve fakat temel bir hakikati unuttular: İslam davasının paraya, hele kamudan yardım ve bağışa  ihtiyacı yok...
Ali Bulaç/Zaman

+++

MHP cinayetini işleyenler kimler?

-AKP’ye saldıran DHKP-C’lileri anında tespit eden iktidar,
-Kim Ergenekoncu, kim darbeci, kim Gezi’ci anında yakalayan polis,
-Gölcük Donanmada döşemenin altındaki hard diski eliyle koymuş gibi bulan Savcı,
-Suriye’yi sokak sokak takip eden MİT,
İstanbul’un ortasındaki saldırıyı kimlerin yaptığını bilmez mi?
Daha da vahimi;
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Celal Adan,  “Orada PKK’lılar var. Seçim irtibat bürosu açılırken tahrikler oluyor. Elleri silahlı, taşlı, bıçaklı bir grup. Sonra gelip ateş açıyorlar. Cengiz Akyıldız kalbinin üstünden tek kurşunla vuruluyor” diyor. Ama sanki sihirli bir el devreye giriyor ve bir kaç medya organı dışında Adan’ın PKK sözleri adeta buhar oluyor.
Kimdir MHP’de cinayet işleyenler?.. Kimdir,  “Şehit cenazeleri bitti”  yalanına hâlel gelmemesi için azami özen gösterenler?.. Hâsılı kimdir bu PKK’yı Koruma Kollama timleri?.. 
Müyesser Yıldız/facebook.com

+++

Eli sopalı demokrasi

TÜRK Eğitim- Sen Kayseri Şube Başkanı Ali İhsan Öztürk, trafik polislerinden dayak yedi.
Öztürk, 3 kez yeşil ışık yanmasına karşın yolun açılmamasına tepki olarak klakson çaldığını, bunun üzerine polisin,  “Bakan geçiyor görmüyor musun? Seninle mi uğraşacağız lan”  diyerek önce yüzüne biber gazı sıktığını, sonra da tekme tokat dövdüğünü söylüyor.
Türkiye böyle bir ülke oldu.
(...)
Böyle şeyler demokrasisi az gelişmiş, otoriter yönetimlerin egemenliğindeki     ülkelerde olur.
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet

+++

Yolun sonunda

Başbakan, genişleme-büyüme gücünün sonuna ulaştı. Bu net gözüküyor. Dikta heveslileri süreç içinde hep yalnız kalır!
Türkiye, RTE’nin mutlak güç istediğini kaldırabilecek ne ananas ne muz cumhuriyetidir.
Her ne kadar muhafazakârlık ülkemin damarlarına işletilse de, Cumhuriyetin bu ülkeye kazandırdıklarını değil RTE, hiçbir diktatörlük heveslisi yerli ve yabancı güç yok edemez...
Kısa sürede, bunları doğrulayan yeni gelişmelere tanık olacağız.  
Orhan Bursalı/Cumhuriyet

+++

Yok birbirinizden farkınız

11 yıl süren kutsal ittifakın bozulmasından sonra cemaat için şunlar söyleniyor.. Her önemli olayda cemaat medyası toptan aynı pozisyonu alıyor.. Cemaat üyeleri tek merkezden emir almış gibi davranıyor.. Kimse tepelerde alınan kararın dışına çıkamıyor, itiraz edemiyor.. Birey ortadan kalkıyor.. Özgür düşünce yok oluyor.. Doğru mu, doğru?
Doğru da ittifakın iktidar kanadı farksız mı?..
Mehmet Tezkan/Milliyet

+++

Huzurum kalmadı!

Başbakan’ı dinlerken İstanbul’u bu defa kaybetme endişesi yüzünden iç huzuru kalmamış bir lider gördüm ve gerçekten üzüldüm. 
A. Turan Alkan/Zaman

+++

Eden bulur

Vakti zamanında birilerini dinlemiş iseniz!
Bugün dinleniyor olmanıza hiç şaşırmamalısınız!
Ve boşuna itiraz etmemelisiniz!
Demek ki eden bulurmuş!
Yine vakti zamanında birilerini fişlemiş iseniz!
Bugün fişleniyor olmanıza hiç şaşırmamalısınız!
Ve boşuna itiraz etmemelisiniz!
Demek ki eden bulurmuş!
Bir dönemler her ne maksatla olursa olsun birilerinin kuyusunu kazmışsanız!
Bugün kuyunuzun kazılıyor olması sizi hiç üzmemelidir!
Ve boşuna etrafınızı  “kuyumuzu kazıyorlar” diye rahatsız etmemelisiniz!
Demek ki eden bulurmuş!
(...) Bir dönem elinizdeki yetkiyi kötü kullanmış ve eşinizi dostunuzu önemli kadrola yerleştirmişseniz!
Mesela sınav sorularını önceden onlarla paylaşmışsanız bugün o eşinizin dostunuzun “sağa sola savrulması” karşısında ağzınızı hiç açmamalısınız!
Demek ki eden bulurmuş!
Eğer bir dönem zararlı bulduğunuz fikir ve görüş sahiplerini işlerinden güçlerinden edebilmek suç icat etmişseniz bugün benzer sebepler ile işinizden gücünüzden edilmeniz karşısında sesinizi hiç mi hiç çıkarmamalısınız!
 “Kendimiz ettik, kendimiz bulduk”  deyip başınıza gelenlere rıza göstermelisiniz!
(...) Hiç unutulmamalıdır ki “ilahi adalet” denilen bir şey vardır! Ve eden bulur, bundan kaçmak mümkün değildir!
Zeki Ceyhan/Milli Gazete