Yeni Bakanların Rolü ve Öngörülebilirlik

Yeni Bakanların Rolü  ve Öngörülebilirlik

Öncelikle şunu bir netleştirelim: Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bakanlar kurulu diye bir kurul yok. Hatta hukuken, Cumhurbaşkanlığı kabinesi diye bir kurul da yok. Ne anayasa ne yasalar da ne de cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde cumhurbaşkanlığı kabinesinden bahsediliyor.

Yalnızca Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde Cumhurbaşkanlığı kabinesi” ifadesi yer alıyor ancak tabiki bu, hukuken ortaya bir kurul çıkmasını sağlamıyor. Bakanların belli aralıklarla -aslen gayri resmi olarak- bir araya toplanıyor olmaları da onlara kurul niteliği kazandırmıyor. Çünkü Anayasamıza göre, idarenin kuruluş ve görevleri kanunla düzenlenir (madde 123).

Bunu netleştirmek önemli. Zira, hukuken böyle bir kurulun bulunmamasının çok önemli bir sonucu var. Ortada kurul bulunmadığı için, kolektif olarak karar alabilen bir kabine de mevcut değil.

Yani, açıklanan bakanların hepsi hukuken bireysel karar alma yetkisini haiz, ancak birlikte karar alamazlar. Zira Anayasaya göre, hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz (madde 6).

Gelelim bakanların sorumluluğu meselesine…

Siyasi sorumluluk

Siyasi sorumluluk” denildiğinde anlamamız gereken, yöneticilerin politik icraatlarından dolayı hesap vermeleri ve görevlerine son verilebilmesidir.

Anayasaya göre, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur (madde 106/5); Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları atar ve görevine son verebilir (madde 104/8).

Eski Bakan Albayrak’ın istifasının ardından yayınlanan Resmi Gazete’de bu istifayı hatırlayınız. Alışık olmadığımız bir mevzuatla karşılaşmıştık: Görevden Affını İsteyen ve Görevden Af Talebi Kabul Edilen Berat Albayrak’tan Boşalan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na Lütfi Elvan’ın Atanması Hakkında Karar”.

Bugün de yapılan bakan atamaları içinde en çok konuşulan Bakan Şimşek’in uygulayacağı politikaların yetersiz kalması halinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başarısız ilan edilerek görevden affedilmesi an meselesidir.

Üstelik bu noktaya kadar nasıl geldik, neden ekonomi böylesine çıkmaza girdiği soruları sorulmamakta, sorumluluğu kimse üzerine almamaktadır.

İnisiyatif almak

Konuya Maliye Bakanlığının yeni bakanı Mehmet Şimşek’ten devam edelim… Bakan Şimşek, devri teslim töreninde temel hedefinin refahı artırmak olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:

“Önümüzdeki dönemde, bu hedefe ulaşmada, şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır.”

Şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik, uluslararası normlara uygunluk, pek tabi hepimizin arzu ettiği yönetim ilkeleri. Üstelik yalnız ekonomide değil, yönetimdeki her alanda görmek istediğimiz ilkeler bunlar.

Bu açıdan temennimiz hiç şüphesiz Sayın Şimşek’in bu ideallerini gerçekleştirmesi, olacaktır.

Ancak bunu yapabilmesi, inisiyatif almasını, Cumhurbaşkanının emir-komuta zincirini kırmasını, gerektirmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bakanlara müdahaleyi kesmesi gerekmektedir.

Zira, “rasyonal bir zemine dönme dışında seçeneği”mizin kalmadığının belirtilmesi, yani Türkçe karşılığıyla “akla uygun zemine dönme” hedefi, mevcut politikaların irrasyonel (akla uygun olmayan) olduğunun da eleştirisini barındırmaktadır. O halde, bu gerçeklikten kopuşa sebep olan Erdoğan olduğuna göre, bu mesaj onadır.

Tabi şunu da eklemek gerekir. Öngörülebilirlik, yalnızca tek bir alandaki politikaların tutarlılığı üzerinden sağlanamaz. Öngörülebilirlik, başta adalet sisteminin adil ve eşit ilkelere dayanmasıyla sağlanır.

Yazarın Diğer Yazıları