MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
"AB'nin esiri" olmaya ramak kala…

Avrupa Birliği nezdinde gittikçe gözden düşen ve adından pek bahsedilmek istenmeyen Türkiye bir anda "vazgeçilemez ortak" ilan edildi!

Şayet bir mülteci krizi yaşanmasaydı Avrupa Birliği yine Türkiye'ye karşı olumsuz bakışını sürdürecek ve yükseklerden uçmaya devam edecekti!

Ama mültecilerin Avrupa Birliği kapılarının eşiklerine kadar gelince Türkiye'nin kıymeti bir anda artıverdi! Şimdi bir yandan Türkiye'ye övgüler yağdırıyorlar bir yandan da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı göklere çıkarıyorlar! Mülteci sorunu ülkelerine sıçrayıp keyiflerini kaçırmasın diye Türkiye'ye milyar Euro'lar teklif ediyorlar! AB sözcüleri lafı, "Alın bu parayı da mültecileri ülkenizde ya da yakınlarında bir şekilde barındırın" demeye getiriyorlar!  Mülteci sorununun altından kalkabilmek için vizesiz Avrupa vaadinde bile bulunuyorlar!

Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ne kadar çok meth-ü sena ederlerse o kadar başarılı olacaklarını düşünüyor olmalılar ki her gün bir gazeteleri övgü dolu satırlarla çıkıyor! Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacından çok, AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu dile getirerek artık rollerin değiştiğini ifade ediyorlar!

AB ülkelerinin klasik numaraları tutar mı? Yöneticilerimiz bu oltaya takılırlar mı? Yani Avrupa Birliği bu tür laflarla göçmen kriz ile ortaya çıkan sorunu tamamen Türkiye'nin üzerine yıkar mı? Açık söylemek gerekirse ne, "Avrupa Birliği'nin bu klasik numaraları tutmaz" diyebiliyoruz ne de, "Yöneticilerimiz bu oltaya takılmaz" diyebiliyoruz!

(…) Dileriz yöneticilerimiz "vazgeçilemez ortak" söylemlerine karşı dik durmayı başarırlar ve bu tür söylemlerin esiri haline gelmezler! (…) Gün, "Dün vazgeçenler hatta hatırlamayanlar bugün niye vazgeçemiyor" sorgulamasını yapmanın tam zamanı değil mi?

Zeki Ceyhan / Milli Gazete

 

 

*

 

Gazeteci olsa Silivri'ye atılırdı!

İstanbul Sancaktepe'de 16 yaşındaki lise öğrencisi Elif Dağyeli'nin hayatını kaybettiği kazaya neden olan sürücü, çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakıldı.

(…)  Kararı veren yargıç, "delillerin toplanmış olduğunu" düşünmüş olmalı. "Tutuksuz yargılama" da esas olduğu için sürücü serbest kalmış.

Yargıç, sürücünün olay yerinden kaçtığını, durup çarptığı çocuğu hastaneye götürmeye teşebbüs bile etmediğini dikkate almamış. Kim bilir, o anda durup çocuğu hastaneye yetiştirseydi, belki de Elif hâlâ yaşıyor olacaktı.

Yargıç, sürücünün ifadesinde "60-70 kilometre hızla gidiyordum" demesini doğru kabul etmiş. Oysa ailenin iddiasına göre kamera kayıtları aracın daha süratli olduğunu gösteriyor. Yargıç bunu da incelemeye gerek görmemiş olmalı.

Sürücünün kaza anında alkollü olduğu için üç gün ortalıktan toz olup, sonra ortaya çıkmış olabileceğini de düşünmemiş.

Sürücü kimdir, bilmiyorum. Ama doğru bir meslek seçtiğine hiç kuşku yok. Bir gazeteci olarak yargıcın eline düşmüş olsaydı, şu anda Silivri Cezaevi'nde bir tecrit hücresinde yatıyor olacaktı.

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

*

 

İktidar "Elçi cinayetinin olay yerine gitmemize izin verilmiyor" diyor.

Niye? PKK'nın kıta sahanlığı mı var?

Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)

 

 

*

 

Cami hoparlöründen PKK marşı

Geçen hafta terör örgütü PKK'nın kuruluş yıldönümüydü. Şırnak'ta bulunan Bahçelievler Camii'nin hoparlöründen PKK marşı çalındı. Teröristlere hiçbir müdahale yapılmadı. Saat 22.00'ye kadar Şırnaklılara terörist marşı dinletildi.

Güneydoğu'da bir ilimizde de işte durum bu noktada…

Saygı Öztürk / Sözcü

 

 

*

 

Faili bulacaklar da…

Delil bulamadılar!..

(…) Olay yerinde 4-5 saatlik çalışma gerekirken, yapılan inceleme 4 günde toplam 1 saatten az!..

Mermi çekirdekleri ve boş kovanlardan ancak birkaçı elde edilebildi…

Faili bulacaklar da…

Yerlerden kan örneği almaları gerekiyor…

4 gündür kan örneği de alınamadı…

Tam alacaklardı ki bu defa da yağmur yağdı!..

Deliller çamur içinde!..

***

Mizah gibi gelebilir, ama ciddi…

Devlet, Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde bir sokağa giremiyor ya da girip girip çıkıyor…

Çevre güveliği alıp başsavcının ve kriminolojik inceleme yapacak ekiplerin olay yerinde çalışmaları sağlanamıyor!..

Otopsi dünyaca kabul edilen protokole göre tamamlanamıyor!..

Ama Davutoğlu Ahmet daha ilk gün açıklıyor:

"Bizde faili meçhul kalmaz"

Aslında gerçek olan şu:

Terör, siyasi cinayetler önlenemiyor, ülkenin Başbakanı "Bizde faili meçhul olmaz" diye övünüyor!..

Kaldı ki bu iktidar dönemine 200'e yakın faili meçhul dosyası var!..

 "Türkiye bitmiş" diyenler var…

İtibar etmeyiniz, daha bitmedi!..

İki polisimiz şehit, önceki gün bir Mehmetçiği daha şehit verdik…

Öyle kolay kolay bitmez, daha çok şehit veririz!..

Mehmet Türker / Sözcü

 

 

*