Zam

Zam

Seçimlerden önce bahar” söylemi muhalefete ait olsa da mevcut iktidar, kamu gücünü kullanarak, elindeki tüm imkânları saçıp adeta bahar gelecekse onu da ben getiririm” diyerek, ilkbahar gibi yeşillendiriyordu herkesi. Her kesimi ilgilendiren müjdeler açıklıyor, bol keseden maaş zamları, bol keseden yardımlar derken, seçmeni konsolide etmeyi başarıyordu. Nitekim seçim sonuçlandığında da iktidarda olmanın etkisiyle baharı erken getirme vaadinin faydasını gördü ve tekrardan iktidarı elde etmeyi başardı.

Seçim bitti. Sonra ne oldu?

Gelecek baharın ilkbahar olacağını sanan vatandaş, yanıldı.

İlkbahar değil, adeta sonbahar geldi.

Bedeli ağır oldu

Seçimden önce yükseköğrenimdeki gençlere bir defaya mahsus da olsa cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muhalefeti sağlayan iktidar, bu hafta açıklanan zamlarla cep telefonları ve bilgisayarlara da zam yaptı.

Yetmedi, bu kadar yüksek vergi vermeyim, yurt dışından getireyim” diyen vatandaş için de kayıt ücreti 20 bin TL’ye yükseltildi. Sadece kayıt ücreti, neredeyse en popüler cep telefonu markalarının -kura rağmen- Avrupa’daki, ABD’deki satış fiyatına ulaştı.

KDV’de yapılan artış, hayat pahalılığını daha da arttırdı.

Seçim öncesi vatandaşa müjde olarak sunulan her şeyin bedeli bir bir değil, misli misli vatandaşa ödettiriliyor.

Elbette ki, bu bedel, zenginin değil, düşük gelirlinin sırtına kambur oluyor.

Üstelik rekor rakam olarak sunulan asgari ücret, henüz ücretli çalışanın eline geçmeden eridi.

Bu asgari ücret artışının getirisi olarak fiyatlara yansıyacak olan zamlar da henüz kapıda.

Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin aynı yıl içinde ikinci defa alınacak olmasını saymıyorum. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin geçmiş tarihli emsal kararında da ortaya koyulduğu üzere, söz konusu verginin aynı takvim yılı içerisinde iki defa alınması anayasaya aykırı. Umuyorum ki, AYM’nin önüne gitmesi halinde düzenleme iptal edilecektir.

Gidişat hep daha kötüye mi?

Herkes elinde avucundakini harcamaya çabalıyor. Yarın daha pahalı olacak korkusuyla, bugünün fiyatına razı geliniyor ve herkes gücünün yettiğini almaya çalışıyor.

Bazı ürünleri tüketmeyi, kullanmayı bırakıyor. Yaşam tarzında -olumsuz yönde- değişime gidiyor.

Gıda ürünlerinde kaliteden ziyade fiyat ana kriter haline geliyor. Böyle olunca da kalitesiz ürünlere rağbet artıyor. Bu da zaten proteinli gıdaları yeterince temin edemeyen insanların çoğunlukta olduğu toplumda, uzun vadede sağlık açısından başka olumsuzlukların kapıda olduğu anlamına geliyor.

Özetle, öncelikle yanlış politikaların sonra ise genel seçimlerin faturasını vatandaş her açıdan en ağır şekilde ödüyor.

Önümüzde yerel seçimler var. Yine sonu düşünmeden, bol keseden sunulan vaatler ve müjdeler olursa, sonuç yine aynı doğrultuda ve çok daha ağır olacak…

Yazarın Diğer Yazıları