Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği 6284 tartışmalarını değerlendirdi: Esas dertleri Medeni Kanun

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği 6284 tartışmalarını değerlendirdi: Esas dertleri Medeni Kanun
HÜDAPAR'ın desteğini alan Cumhur İttifakı'na Yeniden Refah Partisi'nin de katılımı ile başta kadın hakları olmak üzere çok sayıda kazanılmış hakkın yürürlükten kaldırılması gündeme geldi. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği, Cumhur İttifakı cephesindeki gelişmelerin kadın hareketine yansımalarını Yeniçağ gazetesine değerlendirdi.

YENİÇAĞ / BÜŞRA İLASLAN

HÜDAPAR''ın desteğini alan Cumhur İttifakı, Yeniden Refah Partisi''nin de katılımı ile Türkiye’nin gelmiş geçmiş en gerici ittifakı olarak yoluna devam ediyor. Son olarak Yeniden Refah Partisi’nin ittifaka katılmak için ortaya koyduğu 30 maddelik şartnamede, başta kadın hakları olmak üzere çok sayıda kazanılmış hakkın yürürlükten kaldırılması talep edildi. AKP Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ise 6284 Sayılı Yasa konusunda “Kadın haklarına ilişkin Yeniden Refah Partisi’nin anormal bir teklifi olmadı” dedi.

Seçime adım adım devam ederken yaşanan gelişmeleri Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği''nden Evrim Gökçe ile konuştuk.

‘HİZBULLAH ÖĞRETMENLERİ, GAZETECİLERİ, HAYATA KARIŞAN, BİR DURUŞU OLAN İNSANLARI HEDEF ALIYORDU’

Terör örgütü Hizbullah''ın siyasal uzantısı HÜDAPAR''ın Cumhur İttifakı''na desteğini açıklamasının ardından yaşanan gelişmelerle ilgili 90''ların başında kaçırılıp katledilen kadınları hatırlatan Gökçe, "Konca Kuriş dönemin simge ismiydi ve bugün adı çok anıldı, ama AKP iktidarına doğan çocuklar bilmez belki, Hizbullah öğretmenleri, gazetecileri, hayata karışan, bir duruşu olan insanları hedef alıyordu. Kadınları tehdit ediyor, işlerini bırakmalarını istiyordu.  Hemen infaz etmiyordu, kaçırıyor, aylarca işkenceden sonra korkunç yöntemlerle katlediyordu.

''İLERİCİ KESİMİNİ TERÖRİZE ETME HAMLESİ BU''

Bakın bu terörize etmektir. AKP''nin bugün yaptığı da ittifakı genişletme adımı değil, başta kadınlar olmak üzere memleketin ilerici kesimini terörize etme hamlesi bu. Bizim derneğimiz öldürülen kadınlar, istismar edilen çocukların davaları için Türkiye''nin dört bir yanına gidiyor. Şırnak''a, Bingöl''e, Mardin''e defalarca gittik bu sene. Bölgedeki yoksulluğu, gericiliğin kıskacını, trajedinin boyutlarını hayal edemez yaşamayan, gidip görmeyen. Çocuklar ve kadınlar neye maruz kalıyorsa orda, bu yüzden kalıyor. Biz yine gideriz, gideceğiz de oralara. Ama Hüda-Par''dan meşru bir özne gibi bahsedilen yerde işimiz daha zor. Hüda-Par gibi öznelerin, peşine takıldıkları iktidarın, derhal kriminalize edilmesi gerekiyor. Kriminaller çünkü." ifadelerini kullandı.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği''nin İstanbul Sözleşmesine saldırdıklarında "Sırada 6284 var dedik" diye uyardığını hatırlatan Gökçe, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sırada çocukların cinsel şiddete karşı korunması hedefiyle devlete yükümlülükler getiren Lanzarote Sözleşmesi var dedik. Alttan alta zaten konu ediyorlardı, Facebook''ta gruplar kurup altında ağlaşıyorlardı, o kadar tuhaf ve gerçek dışı görünüyor kendilerine o kadar uyduruk isimler, yok ‘Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu’ yok ‘Boşanmış Mağdur Babalar Derneği’ koyuyorlar ki şaka sanıyordu herhalde insanlar. Ama hayır, alın işte şaka değiller.

‘1 GÜN EVLİ KALIP YILLARCA NAFAKA ALAN BİR KADIN YOK’

Kadınlar söyledi, kadınların dinlenmesi gerekiyordu. Süresiz nafaka diye bir şey yok, 1 gün evli kalıp yıllarca nafaka alan bir kadın yok. Yok. Velev ki varsa, velev ki bir hakim olur ya yanlış bir karar verdiyse, bunun sorumlusu da tüm çocuk ve kadınlar değildir. Adalet Bakanlığına defalarca çağrı yaptık kadın örgütleri olarak, kaç kadın nafaka alıyor, aylık ne kadar alıyor, ne kadar düzenli alıyor diye sorduk. Tek bir veri paylaşmadı. Temmuz ayında çıktı Adalet Bakanı, seçimden sonra çözeceğiz bu süresiz nafaka sorununu dedi. Yahu sen daha kaç kişinin nafaka aldığını söyleyemiyorsun, böyle bir sorun var mı onu kanıtlayamıyorsun, hayatını kadına çocuğa düşmanlığa adamış bir grup erkeğin Facebook grubu sızlanmalarını veri alıp mı nafaka hakkına göz dikiyorsun.

‘ESAS DERTLERİ MEDENİ KANUN’

Bunlar yalnız kadın değil çocuğa da düşmanlar. Yalnız yoksulluk nafakası değil, iştirak nafakasında da gözleri var. Konu tabii ki komik isimli Facebook gruplarının sızlaşmaları falan da değil, üç kuruşluk nafaka da değil, bunların yüreği yıllardır Medeni Kanun yüzünden sızlıyor. Sindiremiyorlar, esas dertleri Medeni Kanun. Nafakadan gelen yol, Medeni Kanun''dan kurtulmaya çıkıyor."

‘EVLENME YAŞI DÜŞSÜN, BÖYLECE BEYZADELER CİNSEL İSTİSMAR SUÇLUSU OLMAKTAN ÇIKSIN İSTİYORLAR’

Tarikatta cinsel istismar skandalına ilişkin sessizliği ile tepki çeken Diyanet''in çocuk yaşta evlilik konusundaki açıklamalarını ve Medeni Kanunu hatırlatan Gökçe, "Medeni Kanun''da evlenme yaşı 18''dir, evlatlıkla evlenmek yasaktır, evlilik birliğinin yönetiminde kadın ve erkek eşit söz hakkına sahiptir, ''kocanın evin reisi olduğu'' eski yasa kadınların çabasıyla 2001''de değişmişti. Peki Cumhur İttifakında toplaşanlar, hatta Millet İttifakının içindeki bazı unsurlar da, ne istiyor? Evlenme yaşı düşsün, böylece beyzadeler cinsel istismar suçlusu olmaktan çıksın istiyorlar. Daha geçenlerde Diyanet açık etti, evlatlıkla evlenilebilsin istiyorlar. Erkek yine evin reisi olsun, kadın köleleştirilsin, çocuk köleleştirilsin, her yer küçük küçük reislerle, köle tacirleriyle dolsun istiyorlar. Medeni Kanun bu düşlerine engel oluyor, şeriata dayalı hükümler yerine laik bir düzenleme getiriyor diye deliriyorlar." diye konuştu.

“YARGILANACAKLAR BAŞKA YOLU YOK”

Gökçe, Cumhur İttifakı''nın yeni paydaşları ile fitili ateşlenen 6284 tartışması ile ilgili ise şöyle konuştu:

"6284''ün, Medeni Kanun''un tartışmaya açılması çok olumsuz, hızla kesilmesi gerekiyor bunların sesinin, yargılanmalılar. Bu tartışmalar cinsel suçları, şiddet suçlarını normalleştiriyor, erkeğin üstünlüğünü, o üstünlükten devşirdiği şiddeti, şiddete hakkı varmış durumunu aklına yatırıyor insanların. Hatay''da ölülerinin 40. gününde yürüyen depremzedeler ne dedi: ‘hakkımızı helal etmiyoruz’. Çizgi buradan çekilmeli. Arkasına bu kadar büyük sermaye desteğini on yıllardır alabilmiş dinci gericilerin karşısında, kem küm muhalefet olmaz. Helalleşsek mi acaba diye duraklanmaz. Hesap sorulacak, hızla yargılanacaklar. Başka yolu yok.

‘TEK BİR VERİ PAYLAŞILMADI’

 İstanbul Sözleşmesine saldırdıklarında söyledik, sırada 6284 var dedik. Sırada çocukların cinsel şiddete karşı korunması hedefiyle devlete yükümlülükler getiren Lanzarote Sözleşmesi var dedik. Alttan alta zaten konu ediyorlardı, Facebook''ta gruplar kurup altında ağlaşıyorlardı, o kadar tuhaf ve gerçek dışı görünüyor kendilerine o kadar uyduruk isimler, yok ‘Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu’ yok ‘Boşanmış Mağdur Babalar Derneği’ koyuyorlar ki şaka sanıyordu herhalde insanlar. Ama hayır, alın işte şaka değiller. Kadınlar söyledi, kadınların dinlenmesi gerekiyordu. Süresiz nafaka diye bir şey yok, 1 gün evli kalıp yıllarca nafaka alan bir kadın yok. Yok. Velev ki varsa, velev ki bir hakim olur ya yanlış bir karar verdiyse, bunun sorumlusu da tüm çocuk ve kadınlar değildir. Adalet Bakanlığına defalarca çağrı yaptık kadın örgütleri olarak, kaç kadın nafaka alıyor, aylık ne kadar alıyor, ne kadar düzenli alıyor diye sorduk. Tek bir veri paylaşmadı. Temmuz ayında çıktı Adalet Bakanı, seçimden sonra çözeceğiz bu süresiz nafaka sorununu dedi. Yahu sen daha kaç kişinin nafaka aldığını söyleyemiyorsun, böyle bir sorun var mı onu kanıtlayamıyorsun, hayatını kadına çocuğa düşmanlığa adamış bir grup erkeğin Facebook grubu sızlanmalarını veri alıp mı nafaka hakkına göz dikiyorsun.

"YALNIZ KADINA DEĞİL ÇOCUĞA DA DÜŞMANLAR"

Bunlar yalnız kadın değil çocuğa da düşmanlar. Yalnız yoksulluk nafakası değil, iştirak nafakasında da gözleri var. Konu tabii ki komik isimli Facebook gruplarının sızlaşmaları falan da değil, üç kuruşluk nafaka da değil, bunların yüreği yıllardır Medeni Kanun yüzünden sızlıyor. Sindiremiyorlar, esas dertleri Medeni Kanun. Nafakadan gelen yol, Medeni Kanun''dan kurtulmaya çıkıyor."

‘KADIN HAREKETİ YILLARDIR CANLA BAŞLA MÜCADELE EDİYOR’

Cumhur İttifakı''nın gündeminde Anayasa değişikliği teklifi olduğunu belirten Gökçe, Cumhurbaşkanı teklifinin "aile kurumumuza yönelik tehditlerin önüne bir set daha çekmiş olacağız" şeklinde anlatıldığının altını çizerek, "İlk set İstanbul Sözleşmesi''nden kurtulmaktı herhalde onu kastediyordu. Teklif ettikleri de şu, dini inanca göre kıyafet kodlarını anayasaya sokmak. Kadınların kıyafetiyle anayasa yazacaklar yani. Yıllardır kemküm muhalefet edenler aynı kemkümde ısrar ederse, o anayasa da yazılır.  Kadın hareketi yıllardır canla başla mücadele ediyor. Kimse sokağa burnunu çıkaramazken kadınlar hep sokaktaydı. Neyi yapmayın diyorlarsa yapmanız lazım. Sokağa çıkma diyor, çıkacaksın, etek giyme diyor giyeceksin, çok konuşma diyor konuşacaksın. Hele de karşında sermayenin kendisi haline gelmiş, sermaye gruplarıyla yıllardır uzlaşmış yobazlar varsa, bu yobazlar ayrıcalıklarını yitirme korkusuyla iyice iplerini koparmışken." dedi.

"Şimdi biz seçim yaklaştı, o yüzden telaşa düşmüş falan değiliz yani, ülkenin en süreklilik sahibi mücadelesinin sahibi kadınlar." diyen Gökçe şöyle devam etti:

"Bu sürekliliğin bir parçası olarak seçimler için de elbette çalışacağız. Hayatta kalmak isteyen her kadının sözünü söylemesi şart oldu. Zaten söylüyoruz evet, daha fazlasını söylemeliyiz. Bir biçimde bu halk düşmanı öznelerin seçmeni olmuş, bunlara maruz kalmış kadınlara da ulaşmak zorundayız. O kadar zor ki kadınların hayatı, o kadar keşmekeş, angarya, yoksulluk, şiddet dolu ki, öyle terörize edilmiş durumda ki, bakın bu bazen dünyayı yorumlamayı, harekete geçmeyi de zorlaştırır, yanında durmamız, buradayız dememiz lazım, birbirimize yol yordam olmamız lazım. Gerçekten, kendimizden başka dostumuz yok. Uzaktan anlatmakla olmaz, aynılar arasında dönüp dönüp aynı şeyleri konuşmakla olmaz."

''SEÇİMDEN ÖNCE MÜCADELE EDİYORDUK, SEÇİMDEN SONRA DA EDECEĞİZ''

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği''nin 2022''de kadın cinayeti, cinsel saldırı, cinsel istismar davaları için 48 şehre gittiğini söyleyen Gökçe "Gittiğimiz her yerde de anlattık, ağzımıza ne geliyorsa söyledik, birilerinin hassasiyetleri falan diye lafı eveleyip gevelemedik. Hep de dostça sarmalandık, o birilerinin  dert anlatmaya değer görmedikleri, aman anlamazlar dedikleri insanlar Mardin''den, Urfa''dan, Giresun''dan kalkıp, Danıştay''daki İstanbul Sözleşmesi duruşmamıza geldiler.  Biz mücadele arkadaşı, yoldaşı olduk. Dememiz o ki, biz bu ülkenin yurttaşıysak, burada yaşamak istiyorsak, harekete geçme zamanı. Her sesin bir karşılığı var yeter ki emek verelim. Seçimden önce mücadele ediyorduk, seçimden sonra da edeceğiz." diyerek kadın hareketinin bir unsuru olarak, bunun sözünü verdiklerini vurguladı.

 

 

İlgili Haberler